30 Haziran 2016 Perşembe

DÜŞÜNCE EVRENİNDE 17

“Düşünce Evreninde” adlı bu yazı dizimizde, düşünce dünyasında kullanılan dili ve/veya düşünce yöntemlerini göstermek amacım. Her kavramın, her eylemin isimlendirilerek hatırlanmasının sağlandığı bu yöntem, bilimsel ve teknolojik gelişmeye bağlı olarak topluma yerleşmiş değildir. Hatta tüketimin daha çok arttırılmasının düşüncenin reddedilmesine bağlı olduğu kabul edilmiştir. Böylelikle insanın bulunduğu üretim aşamalarında öncelikle alınır satılır bir meta haline gelmesi sonra ürettiği ürüne sanayi toplumu öncesinde olduğu gibi bedelsiz sahip olamaması buna bağlıdır. İnsanın üretim aşamalarında makinenin bir parçası olduğu düşünülecek olursa insan olmaktan çıktığını anlamak zor olmaz. Kapitalist düzendeki uzlaşmaz çelişki buradadır. Yaşadığımız bu çelişkiyi ortaya koymak gibi bir iddia taşımayan yazı dizimize devam ediyoruz.

MANTIKDIŞICILIK -ALOGİSME-
Mantıkdışıcılık... Gerçeğe sezgi ya da inanla varabileceğini ileri süren öğretiler, gerçeğe mantıksal akıl yürütmeyle varılabileceğini reddettikleri için bu adla anılmışlardır. Özellikle akıldışıcılar, inancılar ve sezgiciler, genellikle de gizemciler bu adla nitelenirler.

ALTBİLİNÇ 
Osmanlıca: Tahteşşuur, Matahteşşuur, Nimemşuur, Gayrı meş’urun bih, Şuuraltı, 
Fransızca: Subconscient, 
Almanca: Unterbewusst.
İngilizce: Subconscios, 
İtalyanca: Subcosciente, Subcoscio
Bilinç süreçlerini etkileyen bilinçdışı ruhsal süreçler... Dilimizde daha çok bilinçaltı deyimiyle dile getirilmektedir. Kimi sözcüklerde güçsüz bilinç (Osmanlıcası Zayıf şuur, Fransızcası Faiblement conscient) olarak tanımlanmış ve bilinçdışı (Osmanlıcası Gayrı şuur Fransızcası İnconscient) deyimiyle anlamdaş sayılmıştır.

ALTIK
Osmanlıca: Mütedahil, Arazi, Madun, Tekabülü basit;
Fransızca: Subelterne, 
Almanca: Subeltern, Subelternirt, Untergeordnet;
İngilizce: Subaltern, Subalternate;
İtalyanca: Subalterna Subalternata.
Külli yani bütüncül, cüz’i yani kısmi, günümüz Türkçesiyle tümel ve tikel karşıtlığını taşıyan önermelerin birbirlerine göre durumu.... Altık önermeler, nicelikçe karşıolumlu önermelerdir.

DENEYSELCİLİK -AMPİRİZM-
Bilginin tek kaynağının deney olduğunu ileri süren öğreti... Bu öğreti bilginin sadece duyumlardan geldiğini ve deney dışında hiçbir yoldan bilgi edinilemeyeceğini savunur. Bilginin duyumlara dayandığı savı, akıldan ve doğuştan bilgi olmadığı anlamını içerir. Ampirizm, duyumdan ayrı bilgi prensipleri olarak aksiyomların, akli prensiplerin, doğuştan fikirlerin ve kategorilerin varlığını inkâr eder. Dolayısıyla bütün bilgimizin dayandığı esasların duyulabilir tecrübenin eseri ve mahsulü olduğunu ileri sürer. Önsel (apriori) olan hiçbir şeyi kabul etmez.

Ampirizm, insanın doğuştan bir takım bilgi esasları olduğunu iddia eden idealizm ve rasyonalizmin karşısındadır. Ampirizme göre akıl, mantıki bir role sahiptir, yani olaylardan değil, gözlemlerden elde edilen önermeleri, tutarlı bir sistem halinde düzenleme rolüne sahiptir.

Ampirizm, şu önemli yanılgıları taşır: Maddesel ilişkilendirmekten yoksun olduğu için tek yanlıdır, bilgi sürecinde deneyin rolünü metafizik bir tutumla mutlaklaştırır. İkinci olarak ve bundan ötürü bilgi sürecinde düşüncenin rolünü küçümser. Üçüncü olarak ve bundan ötürü bilgi sürecinde düşüncenin göreli bağımsızlığını reddeder. Dördüncü olarak ve bunlardan ötürü de kişisel öğrenme sürecini etkin bir süreç olarak değil, pasif bir süreç olarak görür.

Ampirist John Locke doğuştan, önsel, bir bilgi olmadığını göstermek için “boş levha (tabula rasa) deyimini kullanmıştır. Locke göre insan beyni, doğduğu anda boş bir levha gibidir. Bu levha, yaşandıkça duyular yoluyla elde edilen algılarla dolacaktır. Bu yüzdendir ki yeni doğan çocuk hiçbir şey bilmez ve aptalların levhaları ömür boyu boş kalır. Çünkü doğuştan bilgi yoktur. Bilgi, ancak duyularla elde edilebilir. Kendisine sözü edilmeyen bir şeyi kendiliğinden bilen bir tek kişi gösterilemez. Anadan doğma körde renk bilgisi yoktur, çünkü rengi algılayamamaktadır.

DENEYSEL -AMPİRİK- DEYİ
Türkçe: Marksbilim
Kuramsal deyi karşıtı, eylemsel deyi... Herhangi bir olgunun kuramsal deyimi, ampirik deyiminden başkadır. Örneğin, ekonomide değer kuramsal deyi, fiyat aynı olgunun ampirik deyimi’dir. Artık-değer ve kar deyileri de böyledirler. Birincisi aynı olunun kuramsal deyimini, ikincisi ampirik deyimini dile getirirler. Ampirik deyi ile kuramsal deyi, her zaman, birbirine uygun düşmezler. Örneğin değer ve fiyat aynı değildirler, bir malın değeri on kuruş olduğu halde fiyatı on beş kuruş olabilir. Ampirik olgu, kuramdan (Fransızcası Téorie, teori) uzaklaşabilir ama kuramsız anlaşılmaz. Bu iki deyi biçimi arasındaki önemli farkın anlaşılmaması, ekonomi alanında birçok yanlış sonuçlara varılmasının nedeni olmuştur. 



DEVAM EDECEK


Yayın Tarihi: 24.06.2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder