Aydın kimdir?
Bugün yazının 3. gününde konuyu anlamak için aydın kelimesinin anlamını bir kez
daha görelim mi? Aydın
parlaklık demektir, ışıklı demektir. Eskiden bu kelimenin karşılığı münevverdi.
Onunda anlamı nurlu, yani ışıklıdır.
Aydın kelimesi günümüzde özünü
kaybetti. Artık kimler aydın değil ki? Mankeni, sanatçısı, popçusu, topçusu,
politikacısı, esnafı, toto ve loto milyarderi, gaspçısı, dolandırıcısı,
köylüsü, şehirlisi.. herkes ama herkes kendini aydın sanıyor. Özel
televizyonların ilk zamanlarında İzmirli iş adamı Dinç Bilgin’in Sabah Gazete
gurubuna ait “atv” televizyonunda sabahları “Ayşe Özgün, Her gün” adında
tartışma programında cumhuriyeti savunan aydınlar safında manken ENGİN KOÇ’u
görünce hayıflanmadan edemezdim. Modernliği savunmak ona kaldıysa vah bu
ülkenin haline..
Aydın olmak bu kadar ucuz mudur? Türk aydını 150 yıldır kendini farklı bir yola yönlendirmiştir. Yani kendini hep batılılarla kıyas ederek teknolojik üstünlük karşısında ezilmiş ve kabuğuna çekilmiştir. Çaresiz kalan aydın batıyı taklit etmeyi çağdaşlık ve ilericilik saymıştır.
Kendi köklerinin, tarihinin, edebiyatının ve kültürün zenginliğini kavrayamadığı gibi ona hep tepeden bakmıştır. Böyle olunca da sonuç bu günkü gibi yıkım olmuştur. Peki neden bu gün tam anlamıyla bir aydın yetişmiyor?
Aydın olmak bu kadar ucuz mudur? Türk aydını 150 yıldır kendini farklı bir yola yönlendirmiştir. Yani kendini hep batılılarla kıyas ederek teknolojik üstünlük karşısında ezilmiş ve kabuğuna çekilmiştir. Çaresiz kalan aydın batıyı taklit etmeyi çağdaşlık ve ilericilik saymıştır.
Kendi köklerinin, tarihinin, edebiyatının ve kültürün zenginliğini kavrayamadığı gibi ona hep tepeden bakmıştır. Böyle olunca da sonuç bu günkü gibi yıkım olmuştur. Peki neden bu gün tam anlamıyla bir aydın yetişmiyor?
Bunun en önemli sebebi özelikle
Çanakkale savaşıdır. Bu savaş Türk’ün var olma savaşıdır. Liseli
öğrencilerimize kadar bu savaşta okumuş insanımızın, düşünen insanımızın şehit
olmasıyla, aydın konusunda büyük bir boşluk doğmuştur. Bu boşluk hiçbir zaman
da dolmamıştır. Bir ülke milli varlıklarını kaybederse yeniden o varlığını
kurabilir. Ama aydınını kaybederse dört başı mamur bir ülke olamaz, dolayısıyla
yaşayamaz. Ülkemizin sorunu burada gizlidir.
Kurtuluş savaşı sonrasında cumhuriyet
aydınının yetişmesi için çok çaba harcandı. Tıpkı Osmanlı zamanında olduğu gibi
gene yabancı ülkelerde eğitim görenlerin baskınına uğradık ne yazık ki? Ya
İngiltere’den, ya Almanya’dan, yada Fransa’dan aynı konuda eğitim alarak gelen
uzmanlaşmış kişiler, bir iş söz konusu olduğunda yöntem belirleme kavgası
içinde buldular kendilerini. Çünkü bu ülkeler kendi coğrafik ve ulusal
kimliklerinden kaynaklanan özelliklerin farklılığıyla aynı konuda farklı eğitim
veriyorlardı. Ülkemizde her gelen iktidarın, örnek olarak ulaştırma bakanlığı
gösterilecekse, gelen bakan kadar yöntem uygulanmıştır. Hatta aynı iktidarın
aynı bakanlığa iki farklı isim getirdiğinde de bu durum yaşanmıştır.
Bırakınız aydın konusunu, hizmetlerde
bile çok başlılık yukarda ki sebeplerden dolayı giderilememiş, ülke
gerçekleriyle örtüşen bir tarz oluşturulamamıştır.
Aydınımızda bu durumdan ayrı
tutulamaz. Onunda yöntem konusunda hem kafası karışıktır, hem ülkesine
yabancıdır.
Türk aydını ;
Diliyle kavgalı,
Tarihiyle mahkemelik,
Milletiyle problemli,
Diniyle çatışmalı,
Kendisiyle küskündür.
Bu sorun çözülmeden bu toplumda hiçbir şey çözülemez.
Türk toplumunun sancısı aydın yetiştirememektir. Yetişenleri hain, uçuk saymaktır. Aydın yada eski adıyla Münevver okuyan, düşünen, memleket ve millet sevdasıyla tutuşan, onunla sevinen, onunla üzülen, onunla ağlayıp onunla gülen, çağa yön veren, dünyayı anlayan ve yorumlayan kişidir.
Sizce bu ülkede bu ölçülere uyan aydın var mı? Elbette var! Ama sanıldığı kadar çok değildirler. Hatta azınlıktadırlar.
Türk aydını ;
Diliyle kavgalı,
Tarihiyle mahkemelik,
Milletiyle problemli,
Diniyle çatışmalı,
Kendisiyle küskündür.
Bu sorun çözülmeden bu toplumda hiçbir şey çözülemez.
Türk toplumunun sancısı aydın yetiştirememektir. Yetişenleri hain, uçuk saymaktır. Aydın yada eski adıyla Münevver okuyan, düşünen, memleket ve millet sevdasıyla tutuşan, onunla sevinen, onunla üzülen, onunla ağlayıp onunla gülen, çağa yön veren, dünyayı anlayan ve yorumlayan kişidir.
Sizce bu ülkede bu ölçülere uyan aydın var mı? Elbette var! Ama sanıldığı kadar çok değildirler. Hatta azınlıktadırlar.
kilim gibi dokumada mutsuzluğu
Gidip gelen kara kuşlar havada
Saflar tutulmuş top sesleri gerilerden
Tabanında depremi kara güllelerin
Duymuyor musun
kaldır başını kan uykulardan
Böyle yürek böyle atardamar
Atmaz olsun
Ses ol ışık ol yumruk ol
Karayeller başına indirmeden çatını
Sel suları bastığın toprağı dönüm dönüm
Alıp götürmeden büyük denizlere
Çabuk ol
Tam çağı işe başlamanın doğan günle
Bul içine tükürdüğün kitapları yeniden
Her satırında buram buram alınteri
Her sayfası günlük güneşlik
Utanma suçun tümü senin değil
Yırt otuzunda aldığın diplomayı
Alfabelik çocuk ol
Yollar kesilmiş alanlar sarılmış
Tel örgüler çevirmiş yöreni
Fırıl fırıl alıcı kuşlar tepende
Benden geçti mi demek istiyorsun
Aç iki kolunu iki yanına
Korkuluk ol
Rifat Ilgaz
Aydın!
Aydınlatan mı?
Aydınlık olan mı?
Aydınlanmış olan mı?
Her ne ise...
Aydın her şeyden önce sorgulayandır.
En başta da
kendini....duruşunu...eylemini... Tüm bunlara kaynaklık eden düşüncelerini...
Aydın başta ideolojisi olmak üzere , özeleştirisini sürekli
kılandır.
Aydın kesin; yani körü-körüne, araştırmadan, incelemeden her bulguya
inanmayandır.
Biraz kuşkucu yanı da olandır...
Aydın kendinden ve insanlıktan vazgeçmeyendir.
Aydın çıkarlarının zedeleneceğini bildiği durumda dahi adil
olandır.
Aydın özgürlükten yanadır.
Aydın muhalif tavırlıdır, ancak muhalefetini benliğinin doyumuna ve
varoluşunu gerçekleştirmenin hizmetine vermeyendir.
Aydın yaşam öyküsünün talihsizliğinin diyetini topluma ödetmeyi
düşünmeyendir.
Aydın emeğin
değerini bilendir.
Aydın
yeri geldiğinde inancının dayatmalarına karşı çıkıp , insana kıyamayandır.
Aydın kendi ruhunun huzurunu , toplumun
iyiliğine feda edendir.
Aydın, farklı düşünen ve inanan aydınlarla
ortak insani değerlerde buluşandır.
Yöntemi şiddet ve
kıyıcılık olmayandır aydın.
Aydın gerçeklik karşısında romantik körlükte ısrar etmeyendir.
Aydın koşullar gerektiğinde
iktidar gücünden vazgeçendir.
Kısaca, aydın olmak zor zanaattir.
BİTTİ
Yayın Tarihi: 16.08.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder