31 Ağustos 2013 Cumartesi

MOZAİK DEĞİL EBRUYUZ

Yazmaya başladığım günden bu yana beni gören arkadaşlar konu sıkıntısı çekmiyor musun diye soruyorlar. Cevap olarak bende onlara “yaşadığın ülke Türkiye ise konular tükenmez” diyorum. Canınızın sıkılmasına bile fırsat bulamazsınız. Boş oturmanın, aylak aylak dolaşmanın can sıkıntısını bilirim. Kaldırım mühendisliğini bu yüzden icat etmedik mi? Alem bir milletiz, yaptıklarımız da elbette alemlik olacak. Şöyle etrafınıza bakın alemlikle nitelendireceğiniz çok şey bulacaksınız. Kimine gülersiniz kimine kızarsınız. Alemlik olayların içlerinde benim çok kızdıklarım da var çok güldüklerimde.. kızdıklarım arasında sanatçı tutumu gereği bilgece tavırla gösterilmek istenen -Sezen Aksu gibi rotasızlardan söz ediyorum-, kim sorarsa tarafsız ve insani duruş dedikleri alemlik durumlarda var. Biz bir mozaiğiz demiyorlar mı birde.. dünyada bir mozaik ona bakarsanız, ama herkes birbirini boğazlıyor.

İçerden dışarıdan onca uğraşanlara rağmen biz mozaik olmadığımız için, boğaz boğaza değiliz. Mozaik dağılmaya uygun bir birleşimdir. Dağıldığında da her rengi sağa sola saçılır. Oysa biz -Yılmaz Özdil’in dediği gibi- ebruyuz, ne yaparsanız yapın renkleri birbiri içine giren ve kaynaşan ebruyu ayıramazsınız. İçimizde kürt-laz, laz-arnavut, çerkez-boşnak, abaza-tatar gibi daha bir çok örnek gösterebilir, evlilik yapmamış kaç kişi vardır? Benim bir komşum çingene ile evliydi, bir arkadaşımın annesi laz babası çingene idi. Yeğenlerimden biri bir ermeni vatandaşımızla evli. Kardeşim laz anadan-kürt babadan doğma bir kız aldı. Bizim annemiz Arnavut, babamızsa Konya’dan Rumeli’ye giden Türk’lerdendir. Böyle bir karışım kaç ülkede var ki? Sonra kalkıp soruyorlar; bu ülkede Türk var mı? Evet kardeşim Türk var ve ben bir Türküm. Bütün taşıdığım renklere rağmen ben Türküm. Çünkü bu topraklar Türklükle yoğrulmuştur. Atalarımız üstünede İslamiyet’i katarak Türk zenginliğiyle yoğurmuş bu toprakları. Nereye giderseniz gidin bunun kokusunu duyar, bunun rengini görürsünüz. Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” sözüyle de belirttiği gibi istediği de bu değil miydi.? 

Önemli olan insan olmak! Millet ayrımı yapan insan ayrımı yapıyor demektir. Milletlerin sadece iyisi veya sadece kötüsü yoktur. Ama insanın iyisi ve kötüsü vardır. Biz ayırımı bu yönde yapmak zorundayız. Yoksa iyi özelliklerine hayran olacağımız bizden olmayan diye ayırdığımız insanlardan mahrum kalırız.

Bazı kesimlerce Türk olmak faşist olmakla eş görülür oldu. Şimdi Türküm demek ayıp karşılanıyor. Türküm demek faşistlik oluyorsa kürdüm demek olmuyor mu? Ezilen milletler bir takım haklara sahipmiş kimilerince.. onun için bir çeşit ayrılıkçı tavır denilecek davranışlar doğalmış. Böyle diyenler dünyada “ezilen” milletlerden hiç görmemişler de ondan böyle diyorlar. İmparatorlukların egemen olduğu eski dönemlerde, kentin meydanında yerel halkın atla dolaşmasına izin verilmezmiş. İngilizlerin Hindistanı sömürgeleştirdiğinde yaptığı buydu. Gene o dönemlerde yerel halk, egemen  halkın bırakın yöneticilerini, sıradan bireyinin bile önünden geçemezmiş. Durum böyle olursa o asli unsurlar yerel halka muhtarlık bile vermezler. Bizde ise cumhurbaşkanı bile olurlar. Bumudur ezilme?  Niye diğer unsurlar ezilme teraneleriyle vakit geçirmiyorlar? Çünkü onlar zenginleşmenin istemekle değil, ayrışmayla değil, çalışmakla ve üretmekle mümkün olacağını kabul etmişlerdir. Sonra onlar, ürettiği artı değeri vergi yoluyla bu vatandaşlarımızla paylaşmışlardır. Bumudur faşistlik?

Bir toplumsal dönüşümü başarıp henüz köylüleşemeyen bölge insanının birden bire kentli olacağını mı sanıyorsunuz? Şehirler ne kadar çağdaş görünümlü olursa olsun, halkın eğitim düzeyi yüksek değilse, kökeni henüz köylülüğe ulaşmamışsa asıl gelişmeden söz edilemez. İsterse bu halk en gelişmiş İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlere göç etmiş olsunlar.  Bu şekilde bir göçle şehirlilik bilincine sahip yerli halkta azınlık durumuna düştüğü için şehir kültür erozyonuna uğrar. Biliyor ve görüyorsunuz artık koca kentler birer köyden farksızdır. Epey oluyor, ulusal televizyonların birinde verilen bir haberde dört katlı bir binanın dördüncü katında inek beslediklerini görmüştüm. Onlara da bu davranışlarından dolayı hak vermiyor değilim. İnsan alışkanlıklarından kolay kolay vazgeçemez.

Başa dönecek olursak vergilerimizle yurdumuzun her yanının kalkınmasını sağlamaya çalışıyoruz. Bunda hepimizin, alt kimlik üst kimlik demeden, payı var. Biz hepimiz bu yurdun asli unsuruyuz. Yerel öğelerimizi kaşıyıp öne çıkaran bizim servetimize, doğal varlıklarımıza göz diken yabancılardır.

Ekonomik gelişmemiz sürdüğü sürece zenginleşiriz. Zenginleştiğimiz oranda dinlenilir olacağımızı unutmayalım. Zenginlikler ayrılıklardan değil en az çalışma kadar birlikteliklerden doğar.


Kimse bizim mozaik olduğumuzu söylemesin. Biz Mozaik değil Ebruyuz.


Yayın Tarihi30.08.2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder