Düşünmeden
edemediğim çok konu var sevgili okurlar. Örnek olarak İslam dünyasının
deyişiyle “kürreden zerreye,” batının materyalist felsefesiyle “maddeden atoma”
deyişlerini belirtebilirim. Bunun kısaca anlamı “bütünden parçaya” demektir.
İsterseniz dünya dışına çıkıp milyarlarca yıldızla birlikte dünyayı seyredin,
isterseniz inin dünyaya yeryüzündeki bütün canlıları seyredin. Yada daha
tekilleştirerek bir insanı seyredin. Hayatı devamlı kılacak eylem, bütün bu
saydığım şeyler içinde hep aynıdır. Bu eylem “devinimdir” durmadan
“harekettir.” Harekete bir engel çıkarsa hastalık başlar. O zaman bir taraf
sürekli sinyal verir. Düzeltilirse hareket devam eder, düzeltilmezse ölüm
gerçekleşir. Bütün biyolojik veya toplumsal olaylara baktığınızda bu mantığın
var olduğunu ve hiç değişmeden, hiç şaşmadan yol aldığını görürsünüz.
En ufak bir
yağmurda büyük kentleri ve özellikle İstanbul’u vuran su baskınları bütüncül
bakıldığında görüleceği gibi yukarıda anlattıklarımdan hiçte farklı değildir.
Aşırı göç, buna bağlı olarak artan nüfus yatay alanların bitmesine, dikey
alanların kullanılmasına sebep olmuştur. Biz bunları hep gelişmenin eseri
saydık. Yaşananlar hiçte öyle demiyor. Görüntüdeki makyajı biz güzelleştiğimizi
sanarak abarttık. Şimdi makyaj aktı, güzel olan şeyler bile çirkinleşti.
Eğer ormanı
yok ederseniz, eğer dere yataklarını ve denizleri doldurursanız, eğer
bataklıkları kurutursanız olacağı budur. Ben cahil yoksulların büyük kente
göçlerine bir şey demiyorum, onlar ekmek derdiyle oralara geldiler. Ama bütün
belediye başkanları, ülkenin bütün başbakanları bunu önleyecek programlar
üretemediler.
Yapılacak şey
çok basit aslında. İstanbul’da yaşamayı vergiye bağlı hale getirirseniz,
İstanbul’a gelmek vizeli mümkün olursa nüfus kontrolünü elinizde tutmuş
olursunuz. Böylelikle çarpık büyümenin önüne geçilir. Gelişmiş Avrupa
ülkelerinin büyük kentlerinde istediğiniz gibi gidip kalamazsınız. Orda rüşvet
işlemediği için polis kuş uçurtmuyor. İstanbul’a göçü ecdadımızda vize koyarak
önlemiş. Anadolu’dan gelen biri geldiği ilin nüfus müdürlüğünden evli anlamına
gelen “serbest”
(Ser: baş, Best: bağlı. Serbest - başı bağlı) kağıdını
göstermeden İstanbul’da kalamıyormuş. Evli olarak gelen eşini düşünerek
kalamayacağı, eşini almaya kalksa izin alamayacağı için, uzun süre kalamazmış.
Böylelikle İstanbul’un nüfusu göç yoluyla artmamış.
İstanbul’un
neredeyse son 20 yıldır yöneticileri Allahtan korktuğunu iddia eden, İslamcı
geçinen kesimdendir. Sermayenin el değiştirme işinde yeni rantlar yaratmaktan
başka ne yaptılar? Başbakanımız son sel felaketinden dolayı geçmiş belediyeleri
suçlayarak, yaşananlar için “derelerin intikamı” demiş. O geçmiş dönem dediği
dönemde 20 yılı saymıyor galiba. Orda onunda vebali var. Hadi onu geçtik, yeni
3B planıyla İstanbul’da yeni yerleşim alanları açarak, İstanbul’un kalan son
yeşil örtüsünü bitirme fikri kimin?
Tıpkı Karadeniz
Otoyolunun yapımında, suların kaçışının engellenmesiyle, yağan her yağmurda,
yol güzergâhındaki bütün kentlerin sel tehlikesini yaşaması gibi...
Samanyolu Galaksisinin içinde 250-300
milyar civarı yıldız, evrende 300 milyar Galaksi var. Bu rakamı düşündükçe
insanın ne kadar küçük, ne kadar aciz, ne kadar zayıf ama bir o kadar da
kibirli ve nankör bir canlı türü olduğunu görüyorum. Özellikle
yöneticilerimiz.. Allah onlara şöhretlerini ve keselerini düşünmeyecek vicdan
versin. AMİN!!!
Başa dönecek
olursak bütünün içinde yer alan parçaların her birinin kendi içinde uyumlu
eylemi bütünü uyumlu yapar. Uyumda bir tekleme varsa o uyumsuzluk demektir.
Yani bütünde bir hastalık vardır. İstanbul bu hastalığın kolayca görüleceği
kadar büyüklüktedir.
Kim sorarsa
İstanbul bizim gözbebeğimizdir. Onu fetheden kumandan peygamber efendimiz
tarafından övülmüştür de. Biz ne yapıyoruz peki? Sadece övünüyoruz.
Ramazan
girerken yazdığım “Ramazan: Edebi Öğrenme Ayı” başlıklı yazıda edebi anlatmış
bu bütünün sahibi Allah’ı hatırlayarak her eylemimizi tevazu ve sevgiyle
yapmamız gerektiğini belirtmiştim. Çıkan sonuca bakarsak henüz edebi
bilmediğimizi görürüz. Biz bu edebe sahip olmadıkça İstanbul kocaman bir köy
olmaya devam eder.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder