31 Aralık 2013 Salı

32. GÜN ve ERTUĞRUL ÖZKÖK

Azıcık televizyon izleyen, şöyle böyle gazete okuyanlar arasında bile Mehmet Ali Birand’ı tanımayan var mıdır? Allah rahmet eylesin Türk basınında önemli simalardandı. Bir ara ne haber programlarını izledim, nede yazılarını okudum. Bunların arasında ünlü haber programı, Mehmet Ali Birand klasiği 32.gün adlı programını da boşlamıştım. Ölenin arkasından konuşmak kültürümüze göre ayıptır ama belirtmeden geçemeyeceğim; onun basmakalıp yasak savma türü sorularından bıkmıştım çünkü. Doymuş adam profilinin tipik örneğiydi benim için. Başarıya aç değildi en azından. Birde yağdanlıkları hiç sevmem. Mehmet Barlas kadar olmasa da her devrin adamı olmak konusunda oldukça tecrübeliydi. İktidarların dümen suyuna girmeye meraklı, AB için can vermeye yemin etmiş bir fanatikti. Üstüne üstlük birde konuşma özürlü.. siyasette konuşmacı olarak Mesut Yılmaz ve Deniz Baykal ne ise M.A.Birand’da oydu. İşinin gereği olarak  tek silahı konuşmak olmasına rağmen son derece kötü konuşurdu.

2010 yılı mart ayının başında rastlantı sonucu Kanal D ana haberin sonunda M.A.Birand’ın 32. günle ilgili duyurusunu dinlemiştim. Gece 01:00’de Hürriyet Gazetesi yazı işleri eski müdürü Ertuğrul Özkök’ün konuk olduğu programı seyretmek için uykusuz kalmayı göze almıştım. Dolaylı ve dolaysız baskılar ile görevden ayrılmak zorunda kalan bu tecrübeli gazeteciyi izlemek ilginç olabilir diye düşünmüştüm. Tamda düşündüğüm gibi oldu. Gerçekten ilginç bir 32. gün seyrettiğim ve seyredeceğime ilişkin düşüncemde yanılmadığım için seviniştim.

Ertuğrul Özkök darbeci generallerin olduğuna inanıyordu. Bunlar yargılanmalı diyordu. Adalettin sağlanması için de yaşla kurunun ayrılması gerektiğini söylüyordu. Ergenekon davasının sulandırıldığını, emekli generallerin darbe yapmalarının mümkün olmadığını belirtiyordu. Zamanında darbe hazırlığı yapmış bile olsalar, bugün soruşturulmalarının çok yersiz olduğunu ekleyerek, “o zaman genelkurmay başkanı olanların bunu gizleyerek suça ortak olduğunu düşünüyorum” diyor ve neden onların soruşturulmadıklarını soruyordu. Sizce de çok yerinde bir saptama değil mi?

Kendimi bildim bileli darbeleri onaylamıyorum. Bugünkü Ergenekonculuk oyunlarının Amerika’nın taraf değiştirmesiyle oynandığını düşünüyorum. Önceleri komünizme karşı desteklediği ve eğittiği ordumuzu, komünizm ortadan kalktığı için terk ederek, yeni dünya düzeni dedikleri düzeni kurmak için kendilerine bağlanabilecek yeni müttefikler oluşturarak ülke içinde ordu ile iktidarı karşı karşıya getirdiğini düşünüyorum.

Ertuğrul Özkök kürt açılımı konusunda da fikrini belirtirken “kürt açılımı sırasında, sınırda acilen kurulan mahkemelerle ülkeye giren teröristlerin zafer çığlıkları atmaları Türk’ün gururunun kırılmasına sebep oldu” diyordu. Mehmet Ali Birand kürt gururunu sorunca da apo’nun idam edilmeyerek kürt gururunun kırılmasının önüne geçildiğini belirtiyordu. Ona göre, şimdi önemli olan Türk gurunun nasıl tamir edileceğiydi?

Bu bence hala önemli bir sorudur. Ülkemizin şimşek hızıyla değişen gündemine rağmen gelinen noktada kendini aldatılmış, terk edilmiş, aşağılanmış hisseden çok insan vardır.

Türk gururu kimin umurunda? Baksanıza, 21 martta tüm Türk dünyasında ve Türkiye’de kutlanan nevruzun kürt siyasetçileriyle bir kürt direniş gününe indirgendiği gösterilerde Türk bayrakları olmadan yapılan kutlamaları, roman açılımında roman vatandaşlarımızın Türk bayrağına gösterdikleri bağlılığı örnek göstererek eleştirdiği için, kürt açılımına zarar verdiği gerekçesiyle bir bakan, dış ilişkilerden sorumlu başbakan yardımcısı devlet bakanlığı görevinden alınmış Türk gurunun düşünülmediği gösterilmişti.

Ertuğrul Özkök Türkiye’nin ekonomisinin de kötü etkilenmemesi için hiçbir zaman ekonomik manşetler atmadıklarını, hükümete Türk basınının bu konuda yardımcı olduğunu, belirterek şunları söyledi. “Demokrasi tarifi konusunda derin görüş farklılığımız var, en başında kendileri biat kültüründen geldikleri için eklemlenmeyenlere tahammül gösteremiyor. Oysa kent ve cumhuriyet bireyi olarak ben ve benim gibiler itiraz kültüründen geldiğimiz için, eklemlenmeyi kabul etmeyerek, demokrasiyi bireyleşebilmenin çok önemli teminatı olarak görüyoruz” dedi.

Daha ne denilebilir ki..



ürün� J � k X� �� bileği öp anlayışı vardır. Görme engelli bir yarışmacının lafazanlığını yarışma sonunda kazananı tebrik etmeyişiyle de gördük.bütün güzel sözleri yarışmaya devam etmesine verilen izin kadarmış. Elenirken kimseyi tebrik etmemişti çünkü. Oysa 12 yaşındaki çocuk yarışmacı 3. olarak elenirken kalanları tebrik ederek erdemin ne olduğunu göstermişti.


Böyle yarışmalar halk oyuna sunulunca sulandırılmış oluyor. Acun yarışma birincisine verilen ödülü halkın gönderdiği sms’lerle halka ödettiği için ortaya çıkan ucube bir sonuçtur.

Sonuç olarak kelimeyi bitişik yazarsak “Yeteneksizsiniz” olumsuzlamasının, ayrı iki kelime olarak yazarsak “Yetenek Sizsiniz” belirlemesinin çıktığı bir yarışmadan yetenekler kadar kendini yetenek sananları da çoook gördük. Bu yarışma devam ettiği sürece daha çoook göreceğimizden eminim.

Yayın Tarihi27.12.2013 
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder