Ömrünce hiç aynaya bakmamış olan var mıdır acaba? Bir günde
kim bilir kaç kere ayna karşısına geçeriz? Evimizin bir çok yerinde ayna olması
nedeniyle bunu saymak imkansız. Aynaya baktığımızda kendimizi hanım olarak ne
kadar güzel, veya bey olarak ne kadar yakışıklı buluruz değil mi? Kendini ayna
karşısında beğenmeyen nerdeyse yoktur bence. Gerçekçi insanlar hariç, tıpkı her
şarkı söyleyenin kötü sesini beğenmesi gibi ayna karşısında herkes kendini
beğenir. İnsanın kendisiyle barışık olması güzel şeydir de, gerçeği görememesi
körlük derecesinde olmamalıdır. İnsan ne kadar mükemmeliyetin peşinde olursa
olsun kusursuz olması mümkün değil. Ya fiziksel ya zihinsel, ya ruhsal bir
eksiği muhakkak vardır. Ne eksiği varsa, o yüzüne muhakkak yansır. Bunu
gizleyebilen ancak tiyatro oyuncularıdır. Kimse onlar kadar bu konuda
ustalaşamaz.
Belki de bu yüzden masallarda aynaya kendisinden daha güzeli
var mı diye sorulur. Daha güzeli olduğu öğrenilince, ayna tuz buz edilir bu
yüzden. İşi azıtıp güzeli ortadan kaldırmaya da çalışır masaldaki kıskanç
hanım. Aslında o masaldaki biziz. Bütün çirkinliğimize rağmen aynadan soytarı
olmasını bekleriz. Soğuk cam parçası soytarılığı ne bilsin, ne var ne yoksa
gösterir, bütün doğruculuğuyla.
Peki aynanın tarihi ne kadardır? Nasıl icat edilmiştir? Ayna
olmadan önce insanlar kendilerini görme imkanına sahip değimliydi? Son soruyla
cevaplara başlayalım. Ayna icat edilmeden önce insanlar durgun ve daha sığ göllerde,
derelerde kendilerini görebiliyorlardı. Aynanın icadına sebep olan
yanardağların kurumuş lavlarından da kendilerini görmüşlerdi.
Her gün baktığımız ve
kadınların elinden düşmeyen aynaların nasıl icat edildiğini biliyor musunuz?
Ben bilmiyordum. Bu yazı için araştırdım ve öğrendim. Bakın nasıl icat edilmiş.
“Günümüzden 4 bin yıl önce,
Ortadoğu ve İtalya’nın kuzey kesimlerinde, yanardağ lavlarının
parlak artıklarının cilalanmasıyla, görüntüyü aksettiren ilk aynalar yapılmış. İnsanoğlu hem yok eder hem yapar. Yok eden şeyleri bile böyle faydalı duruma getirmesini de bilir.
parlak artıklarının cilalanmasıyla, görüntüyü aksettiren ilk aynalar yapılmış. İnsanoğlu hem yok eder hem yapar. Yok eden şeyleri bile böyle faydalı duruma getirmesini de bilir.
Neyse, konumuza devam edelim.
Gümüşleme yöntemiyle ayna elde etme tekniği ise, 14. yüzyılda Venedik’te
geliştirilmiş. Venedikliler, bir cam tabakasının arka yüzeyine cıva sürerek,
ayna yapmayı başarmışlar ve o tarihten sonra bu cam parçası, özellikle kadınların
ellerinden düşmez olmuş.
Asıldıkları odanın içinde bulunan her şeyi
yansıtan dışbükey aynalar, ilk kez 14. yüzyılda
Almanya’nın Nürnberg kentinde yapılmış. Cam ustaları, üfleme yöntemiyle cam küreler
oluşturduktan sonra, bunları ortadan ikiye bölüyorlarmış, sonra da iç kısımlarını ince bir cıva
tabakasıyla kaplayarak dışbükey aynayı elde ediyorlarmış. Günümüzde ayna yapmak için kullanılan yöntemin temelleri ise, 1835 yılında, Alman kimyageri Justus von Liebig tarafından atıldı. Gümüş nitrat, özel bir yöntemle cama tatbik edildiğinde, içindeki gümüş cama yapışıyor ve böylece son derece net görüntü veren bir ayna elde ediliyordu.
Almanya’nın Nürnberg kentinde yapılmış. Cam ustaları, üfleme yöntemiyle cam küreler
oluşturduktan sonra, bunları ortadan ikiye bölüyorlarmış, sonra da iç kısımlarını ince bir cıva
tabakasıyla kaplayarak dışbükey aynayı elde ediyorlarmış. Günümüzde ayna yapmak için kullanılan yöntemin temelleri ise, 1835 yılında, Alman kimyageri Justus von Liebig tarafından atıldı. Gümüş nitrat, özel bir yöntemle cama tatbik edildiğinde, içindeki gümüş cama yapışıyor ve böylece son derece net görüntü veren bir ayna elde ediliyordu.
Aynanın icadı ve yapımı konusunu anlatmayı
burada bırakalım. Bizi ilgilendiren aynanın nasıl yapıldığından çok nasıl
kullanıldığı…
Aynanın kullanılmadığı yer nerdeyse yok! Bütün
kapalı mekan ve araçlarda ayna var. Ayna araçlarda çok önemlidir. Önden geleni
görürsünüz, ama arkanızdakini göremezsiniz. Ayna işte bunu sağlayarak geliş ve
gidiş yönünü birlikte görmenize yardımcı olur. Ayna takip etmeyi bilmeyen iyi
sürücü olamaz. Bu sözü bir yere bağlayacağım, onun için unutmayın. Ama şimdi kullanıldığı başka bir alandan daha
söz etmek istiyorum.
Teknoloji artık kadınların karar verme
süreçlerini hızlandırıyor. Kararsız kadınlar akıllı aynadan satın alacakları
ruja ve kıyafetlere göre karar veriyor.. Şimdilik mağazalarda kullanılacak
akıllı aynalar kararsız kadınların makyaj malzemelerini seçerken işini
kolaylaştırıyor. Mağazaları ziyaret eden kadınların hızlı karar vermesi mağaza
içindeki süreçleri kolaylaştırıyor. Akıllı aynalar maliyetleri
dolayısıyla kozmetik firmalarının, yada büyük departman mağazaların ilgisini
çekiyor. Fotoğraf makinelerinde bulunan yüz tanıma teknolojisinin bir benzerini
kullanan akılı aynalar makyaj malzemelerinin kullanılmadan sonucun görülmesini
sağlıyor.
Akıllı aynaların evlere girmesi şimdilik zor, çünkü henüz
oldukça yüksek fiyatlara satılıyor. Bu akıllı ayna sistemleri öncelikli olarak
mağazalarda kullanılacak. Alman Metro şirketi geleceğin mağaza örnekleri
arasında gösterdiği tasarımlarda akıllı aynaları kullanarak kıyafet değiştirme
sürecini kısaltıyor. Elbisenin üzerindeki minik çip okutulduğu anda akıllı
aynanın karşısındaki müşteri kıyafeti üstünde görüyor.
Böylece defalarca deneyip çıkarma süreci kısalıyor. Hem küçük mağazalarda kıyafet odası
Böylece defalarca deneyip çıkarma süreci kısalıyor. Hem küçük mağazalarda kıyafet odası
için alan harcanmıyor hemde müşterilerin karar süreleri
kısalıyor. Müşteriler ürünün stok ve
beden durumunu da aynadan takip edebiliyor. Mağazacılığı
değiştirecek bu teknoloji yakında internet siteleri tarafından da kullanılacak.
Böylece müşteri evden çıkmadan alış veriş yapabilecek. Şık tasarım ve ihtiyaç
kadınların tercih nedeni. Kadınlar teknolojik cihazları şık bir aksesuar gibi
taşımayı seviyor. Ancak erkekler gibi duygusal davranıp ihtiyacı olmasa da
satın almıyor. Erkekler telefon ve bilgisayarı bir statü sembolü olarak görüp
işlevi için kullanıyor gibi görünse de çoğu zaman gerçeği yansıtmıyor. Kadınlar
teknolojik ürünlerle duygusal bağ kurmak yerine ihtiyaca göre karar veriyor.
Ancak ürünlerin yetenekleri ve tasarımı arasında karar vermek gerektiğinde
şıklık ön plana çıkıyor. Şimdilik taşınabilir bir şıklık olmadığı için bu
aynalar sadece mağazalarda yer bulabilecek.
Gördünüz mü aynalardaki gelişmeyi? Benim çocukluğumda
erkeklerin cebinde var olan horozlu aynalardan yukarıda okuduğunuz mağaza
aynalarına kadar geldik.
Ayna yalın gerçekliktir. Hiçbir nesneyi şeyi gizlemez,
son derece tarafsızdır. Yargılamaz, hüküm vermez. Her şeyi bütün çıplaklığıyla
büyüleyici çerçeve içine alır. Sanat, sanatçı, yazar ve çizerler kişisel
görüşleri nedeniyle ayna kadar tarafsız olmasa da gerçekleri gösterirler.
Aynaya kızan masaldaki güzellik iddiasını bitiren ayna gibi sanat ve sanatçı da
iktidarı uyarmak ve yönlendirmek görevine sahiptir. Tıpkı trafikteki aracın aynaları
gibi. Tersi soytarılık olur değimli? Yazının bir yerinde unutmayın dediğim yere
geldik. Ne demiştim: “Ayna takip etmeyi bilmeyen iyi sürücü olamaz.”
Mutlaka trafikte ya kaza yapar, yada kazaya sebep olur. Yazarlar, çizerler;
sanatçı ve bilim adamları da topluma ve yöneticilere yön gösteren insanlardır.
İşte bu yüzden özellikle yöneticiler sevsin veya sevmesin, beğensin veya
beğenmesin aynaların gösterdiklerine uymalıdırlar. Uymak şöyle dursun,
öfkelenip kızıyorlar. Oysa Aynaya Kızmak olmaz!
Yayın Tarihi: 16.12.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder