Kamelyalı kadın Alexandre Dumas’nın klasikleşmiş ünlü aşk ve
romantizm romanıdır. Yazarın anlattığı kadın kendi sevgilisidir. Gerçek hayatta
bir hayat kadınıdır.
Herkesin kamelyalı bir kadını vardır. İşte aşık, o kamelyalı
kadının kim olduğuna bakmaz. Tıpkı Mecn’un; Leyla’nın kim olduğuna bakmadığı
gibi. Bence aşıka kim olduğu değil, kim olarak göründüğü daha önemlidir.
Sevgilidir, yardır işte! Başka şeyler ayrıntıdır. Ayrıntıysa aşık usandırır. Bu
şiirler Leyla’ya Şirin’e, kamelyalı kadına yazıldı.
69
Uykusuz gecelerin
ardından
Yorgun gözlere
müjdedir gün ışığı
Sevgide yorgun
kalplere müjde
Sen benim tatlı
müjdemsin
Her sabah yanımda
bulduğum
Aydın Göle
11.10.2001
*** *** ***
Sevgisizliğin nelere benzediğini sonunda da ne olduğunu
anlattığım bir şiir. Yazılışı biraz uzun (nerdeyse 9 yıl) sürdü.
…. ….
70
Bulutsuz gök
Kuşsuz dam
Meyvesiz dal
Bebeksiz beşik
Ayaksız eşik
İnsansız döşek
Unsuz elek
Ekmeksiz fırın
Umutsuz yarın
Yazısız kâğıt
Kâğıtsız kalem
Kalemsiz mürekkep
Karşıtsız zıtlık
Zıtlıksız birlik
Birliksiz dirlik
Kitapsız bilmek
Bilmeksiz eylem
Eylemsiz hayat
Susuz dünya
Güneşsiz evren
Sevgisiz insan
Sönmüş yıldızdır
Kara deliktir
Kuşkusuz deliliktir
Aydın Göle
13.10.2001-15.01.2010
*** *** ***
Geceler sanki sevdaların azması için yaratılmıştır. Hele
yalnızlık, hele yalnızlık.. Kimsesizliği değil ama yalnızlığı severim. Yalnızlığın
içinde ne hülyalar ne hayaller var. Sevgilinin kendinden çok hayali çıkar gelir
yalnızlığımıza.
71
Yalnız kaldığım için
geceyi
Senle dolduğum için
yalnızlığımı
Geceme parlayan
ışığını
Hasılı seni çok
seviyorum seni
Aydın Göle
14.10.2001
*** *** ***
Hangi sevdada seven bir bütündür ki?.. karanlığın ışığa
yenilmesi gibi seven sevdiğine paramparça olarak yenilir .
72
Güneş ışıdı dünyaya
Karanlık ipek şal
gibi kaydı günden
ışığa yenildi
Ben sana yenildim
ışığım
Bin parçaya böldün
beni
Bütün olamıyorum
Aydın Göle
24.10.2001
*** *** ***
Bu şiiri yazdığımda baba Bush Irak’a naklen yayınlanan
savaşla saldırmıştı. Şiirde bu saldırının öncesine ve sonrasına gönderme var.
Bir aşk şiiri olmasına rağmen Amerika’yı hafiften alaya alıyorum.
73
Usame bin Ladin’e
inat
Seni usanmadan
SEVİYORUM!
Yanlış yerleri
bombaladı
Beni vurmalıydı
Amerika
Çünkü
Seni sevmekten vazgeçmiyorum
Aydın Göle
24.10.2001
*** *** ***
“Sevinçler paylaşıldıkça artar, üzüntüler paylaştıkça
azalır” boşuna dememişler. Üzüntülü sevgiliye sunulan başını koyacağı bir omuz,
bir tunç siperi sine her ilaçtan daha etkili tedavi edicidir.
74
Bir damla göz yaşın
benim ölümü yıkasın
Ağlama sen gül daima
Bırak kendini
kollarıma
Başını göğsüme koy
Ne dertler erir
sinelerde görünmez
Aydın Göle
03.11.2001
*** *** ***
Eskilerin bir sözü vardı. Karşılıklılık ilkesini bir güzel
anlatır. “Sev beni, seveyim seni” derlerdi. Bu şiir bu sözü başka türlü
anlatmanın yoludur. İkincil olarak öpmek sevginin hasadı olduğunu vurgulamak
istedim. Öyle ya, sevmediklerimizi hiç öpmeyiz.
75
Dudaklarını öpmek
Bağdan üzüm yemektir.
Sevginin hasat
mevsimi geldi
Bağdan üzüm koparır
gibi
Öp beni, öpeyim seni
Aydın Göle
07.11.2001
*** *** ***
İnsanın en uzun yürüyüşü bir kalbe olan yürüyüşüdür. Göründüğü
kadar kolay değildir ama. İçindeki hayal kırıklıkları, içindeki kıskançlıklar,
içindeki ümit ve ümitsizlikler bu yolculuğu çok zorlaştırır. Yara bere içinde
kalsak da bu yürüyüşten vazgeçmeyiz. İyi ki vazgeçmeyiz. Yoksa hayat çorak
topraklara dönerdi.
76
Sen hayatım boyunca
hep özel kalacaksın
Yıllara kafa tutup
hep güzel kalacaksın
Uzun bir yürüyüşteyim
kalbine doğru
Aydın Göle
08.11.2001
*** *** ***
İç çekmelerimizin şahidi gündüz çiçekler, gece ise
yıldızlardır. Sevdada iç çekmeyen nerdeyse hiç yok! Belki bu yüzden bizi hiç
bıkmadan dinlerler. Ne sırlarımızı bilirler kim bilir?
78
Çiçekler yıldızların
göz yaşlarımıdır yere
düşen
Yıldızlar çiçekler
midir
göğe ekilmiş
Gündüz çiçeklere,
gece yıldızlara bak!
Onlarda sevdadan
çekilmiş
ne ahlar göreceksin
Aydın Göle
24.11.2001
İyi pazarlar sevgili okurlar. Haftaya gene şiirlerle
görüşmek üzere esen kalın.
Yayın Tarihi: 15.12.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder