Merhaba sevgili okurlar. Gene bir Pazar günü, ama bu kez
yılın son Pazar günün ekonomi ve siyaset gibi sıkıcı konulardan uzak biri uzun,
beş şiirimle sizlerle birlikte olmanın mutluluk ve keyfini yaşıyorum. İlk
şiirim, çoğunlukta olan kısa şiirlerimin tersine biraz uzunca bir şiir. Kendini
beğenmiş bir bayana yazılmıştı. Baksanız öyle olduğunu söyleyemezdiniz.
Çok sıcak çok samimi görünüyordu. Meğer sevenlerine zalimleşiyormuş.
…. …. ….
Sen buz dağısın hayatıma çarpan, kayıtsız..
Nerden çıktın geldin volkanıma?
Buz dağımı yürür, yoksa volkanik dağ mı sevdaya
Yoksa sevda yüce bir dağ mı, yücelerine ulaşılmayan
Buz dağlarını da, volkanik dağları da boş gezdiren
Dağlar yürür sevgilim sen yürümezsin
Evet ben zor yürürüm, ayaklarım felçli,
Yüreğim çocuksu yüreğiyle sana koşuyor,
Dizleri paramparça, dizleri kan içinde.
Sen istersen sevme beni
İstersen “deli” de benim için
İstersen inanma sevdiğime
Allah katına gitti çığlıklarım
Allah ve ben biliyoruz gerçeği
“O” şahit uykusuz gecelerime ve yazdığım şiirler
Sen üzülme sevgilim!
İstersen mışıl mışıl uyu
İstersen zamanla oynaş
İstersen kendinle seviş
Soğuk aynalarda öp dudaklarını uzun uzun
Saçlarını tara dalgın ve melül bakarak kendine
Dudaklarını kırmızıya boya
Kırmızı gül olsun dudakların
Mor eteğini giy beyaz bluzunu üstüne
Beyaz pabuçlarını pembe ayaklarına
Beyaz küçük bir çanta al eline
Başına mor bir şapka koy, hafif yana devrik
Her günün bayram nasılsa her günün seyran
Seni duyanda, seni görende sana hayran
Çık gez kaldırımlarında caddelerin
Trafik keşmekeş olsun geçtiğin her yerde
Sen aldırma, boş ver, zaten bu sana yetmez mi?
Ne önemi var, mühim olan sensin sana.
Birde bana, birde bana..
Ben seni seviyorum
Ben seni seviyorum
Sen buz dağısın hayatıma çarpan
Ben sönmüş volkandım
Şimdi içimin gürültüsüne dayanamıyorum.
Aydın Göle
04.02.2002
*** *** ***
Yıl 1992. Bir konser için solistim Recep Coşgun’un evinde
prova yaptık. O çalışmanın bir yerinde mola verdik. Mola sırasında Coşkun çay
çörek hazırlarken o dönemin en güzel orglarından Yamaha PSR 6300 ile doğaçlama
yapıyordum. Bir ara Coşkun koşarak içeri girdi, ne çaldığımı sordu. “Hiiç, öyle
seslerle oynuyordum” dedim. Bana “baba” der. “Baba gene aynı biçimde o seslerle
oynasana” dedi. Unutmamışım, seslerle aynı şekilde oynadım. “Bunu kaydet!”
dedi, orgun üstündeki kayıt bölümünü açtım, 52 metronom sayılı çok düşük tempo
ve slowroc ritmiyle kaydettim. Beste olmuştu, fakat sözü yoktu. Kaç kere “Şuna
söz yazda programlarımızda okuyalım baba” dedi, yazdığım hiçbir sözü içime
sindiremedim ve o beste öyle kaldı.
Bir yaz gecesi beni ziyarete geldi. “Sen uyu uyu” dedi. Bir
şarkı söylemeye başladı. Duymamıştım ama yabancı da gelmiyordu hani. Hele
nakarat bölümü.. “Bu senin bizim evde yaptığın besten değil mi?” diye sorunca
fark ettim. Doğru söylüyordu, nakarat bölümü, Coşkun’un sayesinde beste
arşivime eklediğim bestemle nerdeyse aynıydı. Söylediği şarkı pop müziğinde
kendine özgü yeri olan Yaşar’ın “Aldanırım” şarkısıydı. Aradan dokuz sene
geçmiş ve böyle bir parça sevilmişti. Sevineyim mi üzüleyim mi bilemedim. Bir
sene sonra aşağıda okuyacağınız sözler çıktı. Böylece beste tamamlandı.
.... .... ....
Giderken demiştin ki bana sen
Gün gelip döneceğim
Dönmedin aylardır bilki hasretinden
Sonunda öleceğim
Ben seni severken
Ben seni özlerken
Gelmeni beklerken hep
Sen beni ağlattın
Sen beni aldattın
Gelmedin yanıma hiç
Hayatım kurulu hep ve hiç üstüne
Bunu nasıl çözeceğim
Gelmezsen beni ne çok sevdiğini
Ben nerden bileceğim
Böylemi sürecek bu sevdamız
Böylemi sonsuza dek
Söyle bir tanem söyle ömrümüz
Özlemle mi bitecek
Aydın Göle
07.02.2002
*** *** ***
Bugünkü ilk şiirde bahsettiğim sevgiliyi konu alan bir şiir
daha. Evet o sonsuz nişanlı ve hep nişanlı kalacak. Özlemini çektiği şeyler
için uygulamada bir şey yapmıyordu. Bir şey yapmamakta ona göre bir şey
yapmaktı.
.... .... ....
90
Sonsuz nişanlı
Her sevdiğiyle
Sonu gelmez aşklarının
Bir şimşir tarağı var
Birde uzun kapkara saçları
Deler gibi uzun ve yeşil bakar
Tövbeler olsun dudakları
Korkarım öptüğü yeri yakar
Aydın Göle
10.02.2002
*** *** ***
Burada kendimi anlatıyorum. O zaman 46 yaşındayım. Ne
melankolik halim vardı bilseniz. Veremli gibi sarı ve solgun bir gözlükle
dünyaya bakıyordum. Eskiler vereme ince hastalık derlermiş. Evet çok
inceltiyordu, doğru. Birde sevdalıysa.. ben mi? Yok canım benim kilom
yerindeydi, hatta fazlası vardı. Sevdalıydım yalnız.
…. …. ….
91
Adam biraz çirkince
Yaşı da hayli geçkince
Boyu kısa elleri kalınca
Ak düşmüş saçlarına
Hem birazda tombulca
Seni sevdi, seviyor delice
Yüreği biraz burukça
Yalnızlık yaşıyor çoğunca
Ne fark eder sevince
Yalnızlık sevdanın yurdu
Aydın Göle
10.02.2002
*** *** ***
Nasıl bir sevgi istediğimi anlattığım bir şarkı sözü.
Bestelenemedi gitti. Bu günde bu şarkı sözüyle sizlere veda
edeceğim.
…. …. ….
92
Al beni ısıt beni
İster öp ister yut beni
Sıtmalar denizindeyim
Küçük bir teknedeyim
Hem ıslandım hem üşüdüm
Ben senin izindeyim
Al beni ısıt beni
İster öp ister yut beni
Önce sarıl boynuma
Sinende uyut beni
Çorbanda kaşığın olayım
Kız senin aşığın olayım
Kalbindeki tahtı ver
Senin sarmaşığın olayım
Al beni ısıt beni
İster öp ister yut beni
Önce sarıl boynuma
Sinende uyut beni
Hepinize mutlu bir hafta diliyorum. Yeni yılın ilk pazarında
görüşmek üzere…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder