Hızırtepe’nin Yeşiltepe mahallesinde engellilerin akülü
aküsüz bütün arabalarını tamir eden ve bu arabaları üreten “POLATSAN” adlı bir
atölyenin varlığından haberdar mıydınız? Sahibi Aydın Polat’ı tanır mıydınız?
Evet kentimizde böyle idealist insanlarda var. 9-10 yıl önce bu fikirlere sahip
biri olarak tanımıştım kendisini. Açıkçası başarılı olmasını diliyor ama pekte
başarılı olacağına inanmıyordum. Çünkü bu araçları üreten yabancı firmalar her
parçanın seri numarasına kadar bilgi veriyor fakat, iş ana beyine gelince
oradaki seri numaralarını siliyorlardı. Sakarya Üniversitesi’nde bu araçları
incelemeye alan birkaç eloktronik ve bilgisayar öğretim görevlisinin bu noktada
bilginin gizlendiğini gördüklerini duymuştum. Aydın Polat yılmamış ve aracını
geliştirip gün ışığına çıkarmıştı. Bununla da kalmamış, cüzi bir ücret
karşılığı belediyenin bu araçların tamiri için belirlediği şantiyesinde sıra
beklemek istemeyen engellilere hizmet vermeye başlamışt. Aydın bey engellilere
hem araç üretim ve satışı, hem araç bakımı konularında hizmet vermeye devam
ediyor mu bilmiyorum. Keşke bu konu sadece “Polatsan”la sınırlı kalmasa.
İlimizden daha başka firmalarda ortaya çıksa. Ne yazık ki engelli bireylerin
yaşadıkları istihdam sorununa bağlı olarak satın alma gücü olmadığı için buna
pek imkân ve ihtimâl yok. Devlet veya belediyeler alıcı olmazsa ne engellilerin
nede üretici firmaların yüzü güler. Engellilerin yüzünü ilk güldüren ilimizin
Hendek ilçesinin Belediye Başkanı sayın Ali İnci’ydi. Daha sonra merkez
belediyemizde engellinin yüzünü güldüren belediye oldu. Yurt dışında yaşayan
Türkler’in kurdukları derneklerle topladıkları araçları 9 yıldır dağıtıyorlardı
ki, Büyükşehir Belediyesi Çin malı ithalatçısı bir firmanın Adapazarı bayiiyle
anlaşarak bu kervana katıldı.
Bu arda Sadettin Yılmaz’ın 9 yıl önce meclis üyeliği
sırasındaki girişimleriyle, Ortopedik Özürlüler Derneğine gelmiş olan
Amsterdam’daki Türk yardım derneklerinin getirmek istedikleri akülü araçları
Adapazarı Merkez Belediyesinin getirmesi sağlanmış, merkez belediye başkanı (30
martta yapılan yerel seçimler sonrasın da 3. kez seçilen) Süleyman dişli
bununla kalmayıp makine ikmal dairesinde bu araçların montajı, bakım ve tamiri
için bir birim oluşturmuştu. O birimde Harun usta engellilerle tek başına
boğuşuyor. Geçen sene asansörlü bir minibüs alarak engellilerin onarım gereken
araçları dahakolay taşınıyorlar. Harun usta bütün engellilerin ağbisi, kardeşi.
Kendiside hafif engelli. Ben dahil hepimiz ona çok şey borçluyuz. Ne yapsak
hakkını ödeyemeyiz.
Türkiye sakatlar derneği Adapazarı şubesi ve Sakarya
Ortopedik Özürlüler Derneği aynı binada hizmet veriyorlar biliyorsunuz değil
mi? O bina Yunus Marketin yanında bulunan prefabrik bir yapı. Yunus marketin
karşısına yapılan Essen market dışarıdaki manav reyonunun çekiciliğinden akşam
üstleri yolun gidiş geliş yönünde araçların park etmeleri nedeniyle zaten yoğun
olan trafik içinden çıkılmaz hal alıyor. Engelli araçlarımızla karşıdan karşıya
geçmemiz neredeyse imkansız. Derneğimizin bulunduğu bu cadde de (Sakarbaba
Caddesi) engelli uyarı levhası olmasına rağmen araç sürücüleri park ile
trafikteki seyir hallerinden hiç vazgeçmeden gönüllerince davranmayı
sürdürüyorlar. Bazen yarım saatte karşıya geçemiyoruz. Galiba kentimizde ki
sürücülerin engelliler konusunda eğitilmesi gerekecek.
Bunun için Yunus Market ve karşısındaki Essen Marketin
olduğu noktada yayalar için BAS-GEÇ konulmasını hassaten rica ediyoruz. Bu
konuda ilgili birime verilmiş bir dilekçemizde var.
Adapazarı halkı olarak gezdiğimiz yerlerdeki olumsuzlukları
görebiliyor muyuz? Peki gördüğümüz olumsuzlukları ilgili yerlere bildiriyor
muyuz? Aslında bu hem bir hak, hem de vatandaşlık görevidir. Nedense bu hakkı
kullanmıyor ve görevimizi pek yerine getiremiyoruz.
Sizde hak verirsiniz ki, her yerde bulunmam mümkün değil. Her
şeyi oralarda yaşayanlar kadarda göremeyebilirim. Bunun için sizlerin bana
gördüklerinizi varsa şikayetlerinizi yazmanızı istiyorum.
Akıncılar Mahallesi Berber ve 15 numaralı Sokaklardaki bir
çok ev yollar kilitli parke taşla kaplandıktan sonra diğer mahalle ve
sokaklarda olduğu gibi adeta gömülmüşlerdi. Hele Berber Sokaktaki arkadaşım, şu
an kanserle boğuşan Recep Coşgun’un evini bir görseniz. İki büklüm eğilmeden
eve girmek çıkmak mümkün değil. Orda çok kişi kafasını kapı kasasının üstüne
vurmuştu. Ya engelliler ne yapsın? Bunu düşünen var mı? Benim gibi bir
engellinin arkadaşını ziyaret etme hakkı olamaz mı? Olmuyor işte. Ona
misafirliğe gittiğimde kapısının önünde dışarıda oturuyoruz. Ramazanda iftara
çağırıyordu, iftarımızı sırf bu yüzden sokakta yapıyorduk inanın. Deprem öncesi
evinin kapısı yolla bir hizadaydı. Rahatlıkla evine girip çıkabiliyordum.
Deprem sonrasında yapılan yollar yükselince artık ona çok ender ziyarete
gidiyorum. Bu yüzden her yol yapılışında
deprem öncesinde de asfalt üstüne asfalt atılmasını da bildiğim için gömülme
korkusuna kapılıyorum. Gidin bakın birçok yerde bahçeler en az yarım metre
aşağıdadır. Bu ilkellik değimlidir? Her yol yapımında evlerimizi yıkıp yeni ev
mi yapacağız? Maalesef geçmiş Belediye Başkanlarının işgüzâr tutumları yüzünden
Adapazarı bu hale geldi. Deprem bu açıdan yeni bir başlangıç fırsatı verdi.
Orda da bütün çalışmalar düşünülüp yapılmadığı için bu fırsat kaçtı. Biz yapboz
oyununu icat etmedik ama yapbozu çok seviyoruz. Bakkallar durağından Yeni Cami yönüne
giderken sağ taraftaki kaldırımlara dikkat ettiniz mi? Ben engelli olarak
kaldırımları kullanamıyorum. Kiminde iniş rampası yok. Kiminde kaldırım taşları
paramparça. Sözün gelişi “beni boş verin diyelim” de oranın esnafı bu
görüntüden nasıl rahatsız olmazlar anlamıyorum. Ben Akıncılar Mahallesinde
oturuyorum. Yeni Cami’den Bakkallar yönüne gidişte ışıklardan karşıya geçmek
daha kolay ve daha güvenli. Fakat sözünü ettiğim kaldırımların bu hali
nedeniyle ters yol aldığım için trafikte tehlikelerle karşılaşıyorum. O zaman
bu kaldırımlar neden var?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder