30 Nisan 2014 Çarşamba

KENTİMİZDEKİ GÜZELLİKLER, BİR DİLEK VE BİR KAÇ ELEŞTİRİ

Hızırtepe’nin Yeşiltepe mahallesinde engellilerin akülü aküsüz bütün arabalarını tamir eden ve bu arabaları üreten “POLATSAN” adlı bir atölyenin varlığından haberdar mıydınız? Sahibi Aydın Polat’ı tanır mıydınız? Evet kentimizde böyle idealist insanlarda var. 9-10 yıl önce bu fikirlere sahip biri olarak tanımıştım kendisini. Açıkçası başarılı olmasını diliyor ama pekte başarılı olacağına inanmıyordum. Çünkü bu araçları üreten yabancı firmalar her parçanın seri numarasına kadar bilgi veriyor fakat, iş ana beyine gelince oradaki seri numaralarını siliyorlardı. Sakarya Üniversitesi’nde bu araçları incelemeye alan birkaç eloktronik ve bilgisayar öğretim görevlisinin bu noktada bilginin gizlendiğini gördüklerini duymuştum. Aydın Polat yılmamış ve aracını geliştirip gün ışığına çıkarmıştı. Bununla da kalmamış, cüzi bir ücret karşılığı belediyenin bu araçların tamiri için belirlediği şantiyesinde sıra beklemek istemeyen engellilere hizmet vermeye başlamışt. Aydın bey engellilere hem araç üretim ve satışı, hem araç bakımı konularında hizmet vermeye devam ediyor mu bilmiyorum. Keşke bu konu sadece “Polatsan”la sınırlı kalmasa. İlimizden daha başka firmalarda ortaya çıksa. Ne yazık ki engelli bireylerin yaşadıkları istihdam sorununa bağlı olarak satın alma gücü olmadığı için buna pek imkân ve ihtimâl yok. Devlet veya belediyeler alıcı olmazsa ne engellilerin nede üretici firmaların yüzü güler. Engellilerin yüzünü ilk güldüren ilimizin Hendek ilçesinin Belediye Başkanı sayın Ali İnci’ydi. Daha sonra merkez belediyemizde engellinin yüzünü güldüren belediye oldu. Yurt dışında yaşayan Türkler’in kurdukları derneklerle topladıkları araçları 9 yıldır dağıtıyorlardı ki, Büyükşehir Belediyesi Çin malı ithalatçısı bir firmanın Adapazarı bayiiyle anlaşarak bu kervana katıldı.  

Bu arda Sadettin Yılmaz’ın 9 yıl önce meclis üyeliği sırasındaki girişimleriyle, Ortopedik Özürlüler Derneğine gelmiş olan Amsterdam’daki Türk yardım derneklerinin getirmek istedikleri akülü araçları Adapazarı Merkez Belediyesinin getirmesi sağlanmış, merkez belediye başkanı (30 martta yapılan yerel seçimler sonrasın da 3. kez seçilen) Süleyman dişli bununla kalmayıp makine ikmal dairesinde bu araçların montajı, bakım ve tamiri için bir birim oluşturmuştu. O birimde Harun usta engellilerle tek başına boğuşuyor. Geçen sene asansörlü bir minibüs alarak engellilerin onarım gereken araçları dahakolay taşınıyorlar. Harun usta bütün engellilerin ağbisi, kardeşi. Kendiside hafif engelli. Ben dahil hepimiz ona çok şey borçluyuz. Ne yapsak hakkını ödeyemeyiz.

Türkiye sakatlar derneği Adapazarı şubesi ve Sakarya Ortopedik Özürlüler Derneği aynı binada hizmet veriyorlar biliyorsunuz değil mi? O bina Yunus Marketin yanında bulunan prefabrik bir yapı. Yunus marketin karşısına yapılan Essen market dışarıdaki manav reyonunun çekiciliğinden akşam üstleri yolun gidiş geliş yönünde araçların park etmeleri nedeniyle zaten yoğun olan trafik içinden çıkılmaz hal alıyor. Engelli araçlarımızla karşıdan karşıya geçmemiz neredeyse imkansız. Derneğimizin bulunduğu bu cadde de (Sakarbaba Caddesi) engelli uyarı levhası olmasına rağmen araç sürücüleri park ile trafikteki seyir hallerinden hiç vazgeçmeden gönüllerince davranmayı sürdürüyorlar. Bazen yarım saatte karşıya geçemiyoruz. Galiba kentimizde ki sürücülerin engelliler konusunda eğitilmesi gerekecek.

Bunun için Yunus Market ve karşısındaki Essen Marketin olduğu noktada yayalar için BAS-GEÇ konulmasını hassaten rica ediyoruz. Bu konuda ilgili birime verilmiş bir dilekçemizde var.

Adapazarı halkı olarak gezdiğimiz yerlerdeki olumsuzlukları görebiliyor muyuz? Peki gördüğümüz olumsuzlukları ilgili yerlere bildiriyor muyuz? Aslında bu hem bir hak, hem de vatandaşlık görevidir. Nedense bu hakkı kullanmıyor ve görevimizi pek yerine getiremiyoruz.

Sizde hak verirsiniz ki, her yerde bulunmam mümkün değil. Her şeyi oralarda yaşayanlar kadarda göremeyebilirim. Bunun için sizlerin bana gördüklerinizi varsa şikayetlerinizi yazmanızı istiyorum.

Akıncılar Mahallesi Berber ve 15 numaralı Sokaklardaki bir çok ev yollar kilitli parke taşla kaplandıktan sonra diğer mahalle ve sokaklarda olduğu gibi adeta gömülmüşlerdi. Hele Berber Sokaktaki arkadaşım, şu an kanserle boğuşan Recep Coşgun’un evini bir görseniz. İki büklüm eğilmeden eve girmek çıkmak mümkün değil. Orda çok kişi kafasını kapı kasasının üstüne vurmuştu. Ya engelliler ne yapsın? Bunu düşünen var mı? Benim gibi bir engellinin arkadaşını ziyaret etme hakkı olamaz mı? Olmuyor işte. Ona misafirliğe gittiğimde kapısının önünde dışarıda oturuyoruz. Ramazanda iftara çağırıyordu, iftarımızı sırf bu yüzden sokakta yapıyorduk inanın. Deprem öncesi evinin kapısı yolla bir hizadaydı. Rahatlıkla evine girip çıkabiliyordum. Deprem sonrasında yapılan yollar yükselince artık ona çok ender ziyarete gidiyorum.  Bu yüzden her yol yapılışında deprem öncesinde de asfalt üstüne asfalt atılmasını da bildiğim için gömülme korkusuna kapılıyorum. Gidin bakın birçok yerde bahçeler en az yarım metre aşağıdadır. Bu ilkellik değimlidir? Her yol yapımında evlerimizi yıkıp yeni ev mi yapacağız? Maalesef geçmiş Belediye Başkanlarının işgüzâr tutumları yüzünden Adapazarı bu hale geldi. Deprem bu açıdan yeni bir başlangıç fırsatı verdi. Orda da bütün çalışmalar düşünülüp yapılmadığı için bu fırsat kaçtı. Biz yapboz oyununu icat etmedik ama yapbozu çok seviyoruz. Bakkallar durağından Yeni Cami yönüne giderken sağ taraftaki kaldırımlara dikkat ettiniz mi? Ben engelli olarak kaldırımları kullanamıyorum. Kiminde iniş rampası yok. Kiminde kaldırım taşları paramparça. Sözün gelişi “beni boş verin diyelim” de oranın esnafı bu görüntüden nasıl rahatsız olmazlar anlamıyorum. Ben Akıncılar Mahallesinde oturuyorum. Yeni Cami’den Bakkallar yönüne gidişte ışıklardan karşıya geçmek daha kolay ve daha güvenli. Fakat sözünü ettiğim kaldırımların bu hali nedeniyle ters yol aldığım için trafikte tehlikelerle karşılaşıyorum. O zaman bu kaldırımlar neden var?


Yayın Tarihi: 11.04.2014 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder