30 Nisan 2014 Çarşamba

NEREYE ÇEKERSENİZ ÇEKİN HİKÂYELERİ

Milliyet Gazetesinden Hasan Pulur ustamız bir Pazar günü köşesine küçük küçük hikâyeler koymuştu. Onları not almıştım. Her biri bir ders niteliğinde.. anlamları her konuya uygun hikâyeler bunlar. Hani derler ya nereye çekersen çek, o cinsten. Başınız sıkıştığında baş vuracağınız hikâyeleriniz yoksa işiniz zordur. O zaman anlatacaklarınızı daha detaylı ve uzun uzun anlatmak zorunda kalırsınız. Ama anlatacak böyle küçük hikâyeleriniz varsa sohbetiniz hem renkli ve keyifli, hem daha anlaşılır olacak, bu arada sizde daha az yorulacaksınız.
İşte nereye isterseniz oraya çekeceğiniz ilk hikâyemiz.

***

Tavuk, çayırda otlayan ineğe gitmiş: “Merhaba inek hanım!” İnek, tavuğun kendisine, merhaba demesini yadırgamış:
“Hayrola?”
“Size, ortaklık teklif etsem, ne dersiniz?”
İnek, ne kadar inek olsa da, bir işi reddedecek kadar inek olmadığından, inekleşmemiş:
“Söyle bakalım, ne iş bu?”
“Sizinle sucuklu yumurta yapalım, insanlar sucuklu yumurtaya bayılır!”
  İneğin aklı yatmış, tavuk ortaklık şartlarını sıralamış:
“Bana münasip bir yerde folluk gösterin, gidip yumurtalarımı folluğa doldurayım!”
Birkaç gün sonra, tavuk, bir küfe yumurtayla çıkagelmiş, inek memnun, yalnız tavuğun yanındaki eli bıçaklı adamı gözü tutmamış:
“Ortak, bu adam kim?
“Kasap, sucuklu yumurta için… Sizi kesecek, sucuk yapacak, benim de yumurtalarım var, ortaklık tamam!”
İnek ayılır gibi olmuş:
“Bu ortaklık benim canıma mal olacak galiba!”
“Maalesef inek hazretleri, amacımız, insanlara bol, lezzetli ve şişmanlatmayan sucuklu yumurta yedirmek, değim mi? Hadi, lütfen kendinizi sayın kasaba teslim ediniz!”
………. 
İlk hikâyemize siz ne anlam verirsiniz bilmiyorum ama usta yazar, gelişmiş ülkelerle gelişmemiş ülkelerin ticaret anlaşması olarak nitelemiş.
İşte nereye isterseniz oraya çekeceğiniz ikinci hikâyemiz.

***
Cambazın biri (ip cambazı aklınıza gelmesin sakın, eskiden canlı hayvan alıp satanlara da cambaz denirdi A.G.), eşeği yularından çekip gelmiş, bir cambaz yanaşmış:
“Kaça bu eşek?”
“Bin lira!”
“Aldım gitti, ver elini helalleşelim!”
Birkaç kişi alıcının kulağına fısıldamış:
“Yahu görmüyor musun, bu eşek topal; onun için ucuza verdi!”
“O eşek topal değil, tırnağının arasına taş kaçmış, topal sanıp ucuza elden çıkarmağa bakıyor!”
Eşeği satana koşmuşlar:
“Yahu bu topal değilmiş, tırnağına taş kaçmış!”
Satıcı gülmüş:
“Eşek topal olmasına topal da, öyle sansınlar diye taşı tırnağına ben koydum!”
Alıcıya koşmuşlar:
“Yahu bu eşek gerçekten topalmış, taşı o koymuş. Seni de kandırdı, parayı aldı!”
Alıcı dövünmeğe başlamış:
“Vay namussuz; eğer verdiğim para sahte olmasaydı, beni kazıklayacaktı!”
........
Usta yazar bunu da serbest piyasaya örnek vermiş. Bende seçim ve halkoylamasıyla demokrasicilik oynayarak halkı kandıran muhalefet ve iktidar farkı olmaksızın bütün siyasetçileri örnek verirsem yanlış olmayacağını sanıyorum. Seçim zamanı iyice seviyesizleşen üslûpla ÇOCUKLARIMIZI koruyamaz duruma geldik. Onlar oyunlarında bu dili kullanıyorlar. Hele bazıları tam kabadayı..
Nereye isterseniz oraya çekeceğiniz üçüncü hikâyemize geldi sıra..

***

Aslan, eşek ve tilki ava çıkmışlar; bir geyiği vurup gelmişler. Aslan emretmiş:
“Şunu pay edin!”
Eşek avı üç eşit parçaya bölmüş, herkesin payını vermiş; ama aslan beğenmemiş:
“Hani benim aslan payım!”
Eşek, eşekliğinden olacak anlamamış:
“Ne demek aslan payı!”
Aslan bir pençede eşeği parçalamış, sonra, tilkiye dönmüş:
“Hadi, sen pay et!”
“Efendim sizin olduğunuz yerde pay etmek ne demek? Hepsi sizin, buyurun afiyetle yiyin!”
Aslan hayretle sormuş:
“Sen bunu kimden öğrendin?”
Tilki cansız yatan eşeği göstermiş:
........
Hasan Pulur bu hikâyeyi “sosyal adaletçilikle” özdeşleştirmiş. Ben gücün tehlikesinden söz edeceğim. Bütün gücü elinde tutan iktidarlar hangi yetkiyi paylaşır, sorarım.



Yayın Tarihi: 25.04.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder