Merhaba
sevgili okurlar! Bu yıl kurak bir kış geçirdik. Yazın çok hissedeceğiz bunu.
Uzmanlar batı bölgeleri susuzluğu hissedecek diyor. Sapancayı’da gafletimiz
yüzünden kaybediyoruz. Taşkısığın’da Enka’nın elektrik üreten doğal gaz çevrim
istasyonuyla artık kışları ilimizde kar görmüyoruz. Diğer fabrikaların baca
atıkları buna dahil değil. Çevreci değilim. Herkes büyüyüp gelişirken
çevreciliğe takılmak bence akla ziyan bir durumdur. Zaten bugünkü sosyo
ekonomik geriliğimizin sebebi sınaileşmekte geç kalmış olmamızdır. Demokrasi
kültürümüzde 150 yılı aşkın çabamıza rağmen bunun için yoktur. Konuyu
uzatmayayım, çevreci değilim ama çevrenin korunması için hoyratça davranmamamız
gerektiğini de düşünüyorum. Doğal afetler hoyratça davrandığımız için çok can
alıyor. Bu aynı zamanda uyarıdır da. Görmek istersek tabii.
Bu haftaki
ilk üç şiir gönderilmemiş şiirlerden oluşuyor. Ayrılık şiirlerine devam ediyoruz.
…. ….
34
Olmaz ya, oldu diyelim
Çıkıp gelsen bir gün
Beni sevdiğini söylesen
Ne olur bilir misin?
Dünya yörüngesinden şaşar
Ay patlaması sarar dünyayı
Her parçası bizden mektup
Gider evrenin her yanına
Sakın renkleri unutma
Ateş kırmızı, gök, deniz mavi
Yaprak yeşil, başak sarı
Umut pembedir aşkım.
Ben renkleri unuttum
Suskun siyaha boyadım kendimi
Var mıyım, sor beni?
Sor beni gören var mı?
Beş çaylarına, çerez şarkılardan vazgeçtim.
Sarhoş sofralarına meze değil şarkılarım.
Aşkım kadar yüklü şarkılarla ben,
Sana ermek isterim,
Aşkın duası şarkılarla..
Hey erenler! Bana da öğretin ermeyi.
Vermekse işin sırrı,
Bende biliyorum almadan vermeyi.
Bir türlü sevgiliye eremiyorum
Arafta olmak istemiyorum
Muhakkak bir tarafta olayım
Cehennem olsun harlasın ateş
Ateş ormanında kaybolayım
Cennet olsun essin meltemler
Serin sularında sunalar yıkansın
Arafta kalmak istemem
Olmaz ya, olsada gelsen..
Aydın Göle
23 ağustos 2002
*** ***
35
Ağardı tan yeri
Tam yeri
Ve tam zamanı
Söylüyorum gönlümde yatanı
Ben hep seni sevdim, seviyorum
Şükürle anıp bizi yaratanı.
Ruhlar yaratıldığından beri
Seni sevdim, seviyorum.
Bu sevda o kadar eski gülüm
Masallarda adımız sevdamızla anılır
Sevdamız bir masal mıydı yoksa
İçimde bir çalar saat var sana çalan
Her çalışında gastritim azıyor
Hem bana nefes kadar yakınsın
Hem dokunamadığım kadar uzak..
Bu sevda o kadar zor gülüm
Aydın Göle
23 ağustos 2002
*** ***
36
Bak bakalım sevenine sahip çıkanlara
Onlar mutluluğu hak edenlerdir
Sevenini bulursa insan ermişini bulur
Sen ona ermemiş olsan da hayıflanma
Herkes eremez, bulamazsın arasan da
En koyu muhabbetin içinde
Kendimden geçmişken
“Yaşananlar yalandı.” Düştü aklıma
Yalandı bunlar, külliyen yalan
Beni bırakıp gitmen yalandı
Sevmek tek gerçek
Gözlerin pırıl pırıl yemyeşil bakardı
Buz gibi camlar titrerdi her bakışında
Ben titrerdim cansız yaprak gibi
Al sevgimi yüreğine sevgilim
Uzun bir uykudan uyanacağız göreceksin
Ben seni seviyorum
Yalanın itibarını bozacağım
Bir taşı tekmeler gibi uzaklaştıracağım hayattan
Kadehleri, tabakları
Pencerelerde camları kıracağım
Ceketimi yakacağım sen döndüğün gün
Havai fişeklerle geceye yıldız ekleyeceğim
Güvercin uçuracağım başının üstünde
Gelirsen..
Olmaz ya hani,
Olurda gelirsen
Bak bakalım sevenine sahip çıkanlara
Aydın Göle
26 ağustos 2002
*** ***
GÖNDERİLMİŞ ŞİİRLER
Bu hafta
gönderilmiş şiirlerden iki şiir sunuyorum. Kime gönderdiğim aklımda değil.
Didaktik (öğretici, eğitici) şiire örnek mi diye kendime soruyorum ve
fazlasıyla öğretici buluyorum. Bu tarz bir edebiyat emredici yapıya sahip
olduğu için bence pek sevimli değildir. Aynı düşünceyi paylaşıyorsak şunu
soracağınızdan eminim; “peki bu şiiri neden bize sundun?” İşte bütün sorunda
orda zaten. Bu şiiri kendine güveni çok az olan bir kişiye yazdığıma emin
olabilirsiniz. Onu yerden kaldırmanın başka yolu yoktu ki.. sizlere de bunu
anlatmak için sunuyorum.
…. ….
183
Eğer kavgan varsa yumruklarına güven
Aşka düştüysen apansız, yüreğine güven
Eğer dostluksa istediğin adaletine güven
Adaletse aradığın, terazideki eline güven
Güvenirsen kendine, ihtimallerin sonsuzluğunda
Güneş doğar topraklarına bin yıllarca
En kadim dostunla ekmeğini bölüşürsün
Düşmanınla bir tas suyunu..
Düşmanın dahi sever seni, güven verirsen
Önce kendine güven, sonra herkese güven ver
Sevgi güvenin nazlı kızı
Aydın Göle
26 ağustos 2002
*** ***
Kim yalandan
hoşnuttur? Sadece yalan söyleyen.. yalana maruz kalan hiçte hoşnut değildir.
Çünkü aldatılmıştır. Aldatılanlarda aldatmayı seven olursa ne olur peki? Bütün
toplum yalancı olur değil mi? İşte bunun için yalana karşı yazıldı bu şiir.
184
Ben yalanın itibarını bozacağım
Taşı tekmeler gibi uzaklaştıracağım hayattan
Eğer yapamadıysam yalana acıdığımdan değil
Tekme vuran ayağımdan utandığım için
Aydın Göle
26 ağustos 2002
*** ***
GÖNDERİLMEMİŞ ŞİİRLER
Gönderilmemiş
şiirlere kaldığım yerden devam ediyorum. Bu şiirde sevda ile kazanılan
kimlikten bahsediyorum. Yıldırımların krallığından gök kuşağı tacına başka
nasıl geçilir ki? Ayrıca sevda küçük çocukluktur, orda hiç yaşlanılmaz.
37
Ben yıldırım krallığından tahtımı terk ettim
Gök kuşağından taç aldım düşüp sevdaya
Şiir okudum gecenin koynunda uyumadan önce
Uyumadan önce seni düşündüm
Seni düşünerek merdivenden kayan çocuklar gibi
Uykuya kaydım
Beni beklerken buldum rüyanın içinde seni
Memnuniyetimden kediler süt çalmadılar bugün
Çünkü ben verdim
Sana rüyada dokunamadım
Ama hayallerim yırtılmıştı
Uç uca diktim
Artık sende büyümesen olur, benim gibi
Aydın Göle
26 ağustos 2002
*** ***
Yağmurların
dudakları kurumuşsa benim dudaklarımı serinletecek su nerdedir. Ona cevap bu
şiir.
…. ….
38
Bahar dalları açmış ellerin
Ellerini öpmeli dudaklarım
Dudaklarım kavruldu sensizlikten
Sensizlikten yağmaz oldu yağmurlar
Yağmurlarında dudakları kupkuru sensiz
Aydın Göle
27 ağustos 2002
*** ***
İnsan
sevdiğiyle ne çok övünür. Hem herkesin görüp bilmesini ister, hem de gören
bilenlerin çalmasından korkar. İşte böyle bir şiir bu şiir.
…. ….
39
Dağıt saçlarını
Yalın ayak yürü toprağın üstünde
Bir papatya tak kulak arkana
Kraliçeler kıskansın seni
Tanrı seni yarattığıyla övünsün
Bende seni sevmekle..
Bende seni sevmekle övüneyim
Kimse bilmesin seni, kimse görmesin
Yok, yok!.. Herkes bilsin tanısın!
Övüneceksem seni herkes bilmeli
Yok, hayır, bilmesinler
Çalarlar seni benden
Çünkü sen yakutum, elmasımsın
Aydın Göle
28 ağustos 2002
İyi pazarlar sevgili okurlar. Haftaya şiirlerle buluşmak
üzere..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder