30 Haziran 2014 Pazartesi

KURU SU

Aşağıdaki haberin başlığını okuyunca gözlerime inanamadım. Gerçekten inanılır gibi değildi. Kim bilir? Belki bu haber gerçek değildir. Bilimsel keşif ve buluşlarda sınır tanımadığını biliyorum. Gene de inanması zor haberler alıyorum. Bu seferki buluş veya keşif sizleri de şaşkına çevirecek. Bilim insanlarının son keşfi ‘kuru su’ olmuş. Kurak bir kışın ardından sular sellerle geçen bir ilkbahar sonu, yaz başında  ne ilginç konu değil mi?

Buyurun haberi okuyalım.

Bilim dünyası yeni keşiflerde sınır tanımıyor. Bilim insanlarının son keşfi ‘kuru su’ oldu.

Bu teknolojiyle küresel ısınmayla savaşılacağı gibi sera gazı salınımının önüne de geçilmesi bekleniyor.

‘Kuru suyun’ aslında yüzde 95'i ‘ıslak’ sudan oluşuyor. Sadece normal su silika kumuyla kaplanarak ‘kuru suya’ dönüştürülüyor. Bilim insanları, kuru suyun, karbondioksiti normal sudan üç kat daha iyi absorbe ettiğini de belirtiyor.

Peki kuru su ne işe yarayacak? İnsanlar kuru suyu içebilecek mi? Bu soruların cevabı henüz net olmamakla birlikte silika suyuyla kaplı suyun ilaç yapımında, gıda üretiminde ve tüketim mallarında kullanılması bekleniyor.

Kuru suyun, doğal gaz arama çalışmalarında metan gazını emerek, bu alanda daha hızlı sonuca ulaşılmasını sağlaması da bekleniyor.”

Haber böyleydi. Su işleriyle uğraşan biri sulu biri midir? Bu sululuğa son vermek için mi suyu kuruttu acaba?

Suyu kurutanlar evli miydi, merak ettim şimdi. Bence değildi. Temizliğe ve sağlığa daha çok özen gösteren hanımlar olduğu için evli bir bilim adamının bunu keşfetmesine bence eşi izin vermezdi.

Evliliği kötüleyecek değilim. Toplumsal hayatın gereği evlilik olacak elbette. Ama bakın her evli olan da her istediğini eşine sormadan yapabiliyor mu?

Sizce Kristof Kolomb Amerika’yı keşfettiği yolculuk sırasında evlimiydi? Hayır dediyseniz kazandınız. Evli olsaydı o yolculuğa çıkabilir miydi? Evli olsaydı aralarında şöyle bir konuşma geçerdi herhalde.

* Ben gidiyorum karıcım.

- Nereye gidiyorsun?
- Kiminle gidiyorsun?
- Niçin gidiyorsun?
- Nasıl gidiyorsun?

* Keşif için gidiyorum.

- Neyin keşfine gidiyorsun?
- Niye bir tek sen gidiyorsun?

* Bilmiyorum şansımıza ne çıkarsa onu keşfederim.  

- Sen dönene kadar ben ne yapacağım?
- Ben de seninle gelebilir miyim?
- Senin kürekçilerin var mı?
- Personel listeni bana göstersene!
- Peki ne zaman dönüyorsun?
- Doğru söyle niçin gidiyorsun?

* Doğru söylüyorum keşfe çıkıyoruz.

- Sen bu seyahati bensiz planladın değil mi?
- Bana cevap versene?
- Bu seyahattin amacı ne?
- Yoksa biriyle mi kaçıyorsun?
- Senden nasıl haber alacağım?
- Senin orada neler çevirdiğin ne malum?
- Gemide kadın da var mı demiştin? (unutmayın kadınlar kuşkucudur)

* Yok karıcım, yemin olsun ki yok! Dişi sinek bile almadım gemiye.
 
- Ben hala neyin keşfi olduğunu anlayamadım?

* Bende bilmiyorum ki.. zaten neyi keşfettiğimi bilsem o keşfetmek olmazdı karıcım. Onun için neyi veya nereyi keşfedeceğimi bilmiyorum. Şansımıza ne çıkarsa..

- Senden başka keşif yapacak yok mu ?
- Sen zaten her zaman böyle yapıyorsun!
- Sen kendini bana karşı ön plana çıkartıyorsun!
- Ben anlamıyorum keşfedilecek başka bir şey daha kaldı mı ki?
- Benim kırık kalbimi niye keşfetmiyorsun?

* Gideyim geleyim onu da keşfe çıkarım karıcım, hiç merak etme sen.

- Onu bunu bilmem ben de seninle geleceğim!
- Yalnız annemler seyahatten dönene kadar bir ay beklemen lazım!

* Neden?

- Çünkü onların da gelmelerini istiyorum!
- Annemler bugüne kadar hiçbir yeri keşfetmediler!

Şimdi beni anladınız mı?

Bugün konumuz çok su götürür bir konu. Geçmişte sularla boğuşa boğuşa keşiflere gitmişler. Bugünse suyu kurutmuşlar. Göllerde, derelerde bu bekâr bilim adamları tarafından mı  kurutuldu yoksa? Şaka şaka..


Yayın Tarihi: 11.06.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder