30 Haziran 2014 Pazartesi

ŞAİRLERİN ŞİİRLERİYLE SÖYLEDİĞİ

Merhaba sevgili okurlar. İlimizdeki basın dünyasının amiral gemisi değiliz belki, ama onurlu ve yapıcı dik duruş sergilediğimiz tavrımızla belli bir okuyucu kitlesine de sahip olduğumuzu düşünüyorum. Demokrasi bu değil midir zaten? Karşıtların ve zıtların hayat hakkı bulması kadar doğal ne var değil mi? Toplumda tıpkı bir beden gibidir. Uyumlu uyumsuz her şeyi içinde barındırarak bir genel yapı ortaya çıkar. Eğer tıpkı kanser gibi marazi bir uyumsuzluk söz konusu değilse, bundan fayda bile görülür. Toplumsal ilerlemeyi ben burada görüyorum. Bilimde, sanatta, edebiyatta ve felsefede, sözün kısası, düşünsel ve güzel duyu oluşturma konusunda ilerleme sağlamanın birinci şartı buna bağlıdır. Uygar toplum böyle olunur ve böyle olunacaktır.

Hayat zaten çelişkilerin toplamı değil mi? Bilim, sanat ve felsefeyle bu çelişkilere çözüm aranır. En azından bu çelişkilerin derinleşmesinin bu yolla önüne geçilmeye çalışılır.
Bu günlerde en büyük çelişki siyasi partilerdeki sessizlik mi, yoksa geleceği söylenen bunaltıcı sıcaklara rağmen çok rahatlatıcı serin ve ferah, yağmurlu geçen bir yaz mı? Kimi yerlerde hissedilen sıcaklığın 70 derecelere, bizim gibi Anadolu’nun kuzey illerinde 50 derecelere ulaşacak olması mı diye sorsam ne dersiniz? Bu bunaltıcı sıcaklara hiçbir şey fayda etmez değil mi?

İşte bu sıcakta aşağıda sunacağım şiirler sizlerin ne kadar ilginizi çeker bilmiyorum ama, güzel bir ses, güzel bir duygu bırakmak isteğiyle sunduğuma emin olabilirsiniz.
Bu haftada şiirlerin arasına girmeyeceğim. Konu olarak kendilerini çabuk ele veren şiirler. Bu yüzden fazla söze gerek görmüyorum.

...

66
Sen ruhumda akan ırmak
Dur desem durmazsın
Mümkün değil durmak
Bir uçurumdan düşürür gibi
Sularını şelalelerin
Kalbime doldun
İçinde kayboldum o batık şehirlerin.
Aşktandır bendeki şehrayinlerin.
Debdebesi yetmez ki ayinlerin
Faydasız kalksa da ellerin
Seni benden almaya

Aydın Göle
7 aralık 2002

***

228
Art arda yağıyordu şiir
Garipti, masumdu, mahzundu
Gözleri nemliydi, elleri üşümüştü
Mosmordu dudakları
Art arda yağıyordu şiir
Gül sağanağı gibi,
güvercin sağanağı yağıyordu.
Kanatlarını kartallar kanatmış,
güneş yakmış.
Şiir yağıyordu,
ben ağıyordum karanlığın üstüne
Yangınımla beraber

Aydın Göle
9 aralık 2002

***

229
Beyaz, bembeyaz kedim vardı
Munisti, sokulgandı
Belki biraz sıkılgandı
Ben bilirdim, birde sen bilirdin
Kapıları açık bırakmışım, gitmiş..
Gecedir..
Nicedir..

Aydın Göle
9 aralık 2002

***

67
Sevgilim
Ben alıp başımı gidiyorum buralardan
Seni sana bırakıyorum
Yıldızları, mehtabı, güneşi sana
Yağmurlar gene eskisi gibi yağacak
Rüzgarlar gene eskisi gibi esecek
Çiçekler açmaya devam edecek bütün ihtişamıyla
Gök gene mavi
Yaprak gene yeşil
Deniz gene dalgalı
Hatta kimi zaman kudurgan olacak
Ben olmasamda davetkâr olacak parklar
Çimenler senin oturman için
tüm yeşilliğiyle bekleyecekler
Hayat seni yaşamaya kışkırtacak ben olmasam da
Buz gibi sular yanmış dudağına cam sürahilerde
Kırmızı domatesler dişlerini duymak için etlerinde
Çıldırasıya gülümseyecekler sana.
Sevgilim
Ben gidiyorum sevgilim
Soğuk yalnızlığıma gidiyorum
Dönmemek, ölmek üzere gidiyorum.

Aydın Göle
16 aralık 2002

***

68
Ben seni ömrüme inat sevdim
Ben seni ölüme inat sevdim
Yaşayacak bir günüm kalsa bile
Her saniyesinde
Bütün hücrelerimde duyarak sevdim
Ben seni inatlara inat sevdim

Aydın Göle
24 aralık 2002

***

69
Denizin dalgası
Başağın sarısı
Saçlarına,
Gülün kokusu nefesine
Bülbülün sesi, sesine
Ama gecenin karanlığı
Kalbine bulaşmış
Ona sevginin ışığını getirdim

Aydın Göle
21 aralık 2002

***

70
Belki rüyadır yaşanan
Belki gerçektir rüyalar
Belki sevgi bulur bizi
Belki sevgiyi biz buluruz
Belki ölümden korkarız
Belki mutluluğumuzdan ölüm
Belki kendine söylemeye korkuyorsun sevgini
Belki sevgi korkutur gözünü
Belki korktuğun sevgi değildir
Belki kalbin sırra kadem basmıştır
Belki ben çalmışımdır, bilemezsin
Belki kuytudadır kalbin
Belki boş sokaklardadır
Belki dolaşıyordur bir başına
Belki bir gün sen dönersin bana
Belki ben gelirim umut yüklü
Belki elimde bir kuşla

Aydın Göle
25 aralık 2002

***

71
Alma beni boşluk
Çekme hiçliğine beni
Kavrulmuş kahve
Ve susam kokusu
Genzimi kaşıyor
Şaşıyor beni gören
Toprağa karışıp
Nebat olmalıymışım çoktan

Aydın Göle
25 aralık 2002

***

İyi pazarlar sevgili okurlar. Haftaya tekrar buluşmak üzere o bunaltıcı sıcaklarda soğuk ve tatlı içeceklerle serin, yeşil ve kuytu köşeler dilerim.


Yayın Tarihi22.06.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder