Merhaba sevgili okurlar. Henüz daha kavurucu sıcakların
hüküm sürmediği yazın ilk ayını bitirirken nefes alacak serin köşeler bulmak
mümkün, değmeyin keyfimize. Sıcaklarda en büyük nimet bu serin köşelerdir. Bu
sene kurak bir kışın ardından yağmurlar bahar sonuna yaz başına sarktı.
Zamanında yağmayan yağmurlar nedeniyle boşalan su havzaları bu yağmurlarla
dolmadı tabii. Ama çiftçi için bu yağmurlar bereket demek. Bundan sonrasına da
güneş gerekli. Sebzenin arzı endamını sürdürmesi için güneşede ihtiyaç var.
Şimdi yaz yazlığını göstersin değil mi? Bu arada sıcaklardan dolayı
yakınmalarımız olacaktır. Biz insanoğlu olarak sınırlarımızı çabuk unutan
bir varlık olduğumuz için her şeyden şikâyet ediyoruz. Hoş unutmasak ne
olacaktı? Dayanma gücümüz değişmeyecekti ki.. yer yer mevsim normallerinin
üzerinde sıcaklar gene olacaktı ve biz gene şikâyet edecektik.
Bu sıcaklar başlarken üstüne ramazan ayıda geldi. Dini
yükümlülüklerini yerine getiren her Müslüman kaybettiği suyu oruçlu olduğu sırada
yerine koyamadığı için gelecek sıcaklardan daha fazla etkilenecektir. Her
ramazanın ilk gününde çok etkilenirim. Ter yoluyla çok sıvı kaybedildiği için
idrar yollarım biber gibi yanar. Doğrusu kendimden korkarım. Ertesi günlerde
daha az hareket etmeye çalışırım. Af edersiniz; daha az yüz numaralı odayı ziyaret
ederim. Vücudumdaki su kaybını biraz engellemiş olmalıyım ki ilk gün kadar
idrar yollarım yanmaz. Birde ben 25 senedir tek böbrekliyim. Kalan böbreğimin
zorlanmamasını sağlığım için düşünmek zorundayım. Diyalizler çekilir şey değil.
Allah onu çekmemizi emretmişse amenna. Fakat gene de dikkatli olmak
şart. Bunun için sağlığınızı zora sokacaksa ve doktorunuz oruç tutmamanızı
öneriyorsa tutmayın. Düzenli ilaç alanlar en başta olmak üzere ameliyat sonrası
dinlenme ve iyileşme süresi demek olan nekâhat süresinde olanlar oruç
tutmamalılar. Unutmayın Allah bu vücudu bize iyi bakalım diye emanet verdi.
Emanete hıyanet olmaz!
Bütün oruç tutanlara Allah sabrını da verir. Ben oruçlu
olanlara irade savaşlarında başarılar dilerim. Allah her dua edenin duasını,
her ibadet edenin ibadetlerini kabul etsin.
Bugün ramazanın ilk günü, yazı yazmakta çok zor. Bilgisayar
başında ne yazayım diye düşünüyorum. Laptopum da bir ısınıyor ki, sormayın. Bu
şartlarda bu yazılar sizin huzurunuza geliyor. Gazeteyi yayına hazırlayan, yazı
kurulu ve matbaa bölümünde çalışanların durumu daha zor. Onlara da sabırlar
diliyorum.
Bu haftaki şiirlerle 55 haftada bir ajandayı bitirmiş
oluyorum. 1971-2003 yılları arasında yazdığım şiirlerin tamamı elinizin
altında. Bundan sonra nerdeyse yarım ciltlik bir ajanda daha var. Onlardan da
yayınlanabilir nitelikte olanları seçerek sizlere sunmaya devam edeceğim.
İzin verirseniz bu haftada şiirlerin arasına girmeyeceğim.
Şiirlerin yazılış öyküsü yada bende bıraktığı düşünsel izi okumak ve öğrenmek
hoşunuza gidiyor muydu bilmiyorum ama bunları da sizlerle paylaşmayı çok
seviyorum. Bazen şiirler bütün bunları anlatmaya gerektirmeyecek kadar açık
anlamlı olunca üstüne bir şey yazmanın anlamı kalmıyor. Bu sevda şiirleri de
böyle
…
72
Bana beni anlatamıyorum sensiz
Bir sen var ki içimde,
kurtulmak imkânsız
Sen su gibi kaydın ellerimden
Sensiz seni taşırım dermansız
Olmak, var olmak değil, yok olmakla eş
Oldum da olamadım olmanın zoru bu
Olmak yer almaksa mekânda cismimle
Oldum ışığı yansıtıp gören gözlere
Kalbinde var değilim heyhat!..
Aydın Göle
26 aralık 2002
***
73
Ben seni seyrediyorum
Yüreğim çıkacak gibi
Senin her tavrın
Benden kaçacak gibi
Korkuyorum yıllardan
Bizi de yutacak gibi
Sevdaya sözüm yok
O davetsiz misafir
Yüreğe getirdiği
Ne elmas, ne safir
Getirdiği taşınmaz ağır bir taştır
Yüz yıllarca pişmez bir aştır
Pişirsen en harlı ocakta
Soğuk terler döktürür
Kar yağarken ocakta
Senin dudakların bana gülecek gibi
Aydın Göle
26 aralık 2002
***
74
Sana sevgilim diyemem
Sen en sevdiğimsin
Sana bir tanem diyemem
Sen yegânemsin
Ellerinde yüreğimi görüyor musun
İstediğim sevgiyi bana vermiyorsun
Buradan trenler geçer
Yalnızlığım kadar bomboş
Neden geçer, nereye gider
Rayları eskiterek
Kendide eskir, eskiyen takvimlerle
Sana sevgilim diyemem
En sevdiğim sensin
Aydın Göle
26 aralık 2002
***
75
Bir serçe kondu pencereme
Beni gördü, hemen uçtu
O sen miydin yoksa,
Seni görmek sanki suçtu
Dursan biraz konuşsak
Ben sana sensizliği anlatsam
Sen dinlesen halimi
O sen miydin yoksa
Beni gördün uçtun
Sonra güvercin kondu pencereme
Sardunyalar arasında bir çift göz
Baktı, bakıştık uzun uzun
Gözlerini seyrettim, büyülendim
Yoksa o sen miydin
Sanki bir şeyler söyler gibiydin
Sen var ya sen
Sen kırk kıratlık elmas
İçine ışık giymişsin
Gözümü alıyorsun, aklımı da
Sen var ya sen
Bir gülüşünle beni
Bin yıl esir alırsın
Aydın Göle
01 ocak 2003
*** ***
76
Güneş kutup güneşi gibi
Tan yerinden guruba koştu
Yaz yağmuru gibi,
Heyecanlı bir yağmur yağdı kısacık
Doymadık, doymadık
Güneşe yağmura doymadık
Bir rüyaydı yaşadıklarımız
Uyandık
Aydın Göle
01 ocak 2003
***
İyi bir hafta sonu geçirmeniz dileğiyle hoşça kalın
sevgili okurlar. Haftaya Pazar günü görüşmek üzere..
Yayın Tarihi: 29.06.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder