Muhteşem Yüzyılın kurucuları olan atalarımızın,
dedelerimizin mirasını devralan nesiller olarak Türk medeni kanunun hükmüne
rağmen gizli çok eşlilik demek olan metres tutmayı, yada doğuda olduğu gibi
kuma almayı olağan saydık. Bu iki yüzlülüğümüzden en çok yasal haklardan
yararlanamayan çocuklar çekti.
İşe bu konu üstüne kadının biri bir söz söylemiş, ortalık
karışmıştı. Bayramdan önceki yazımı da o sözlere karşılık yazmıştım. Bugün o
yazıya ekleme yapmak gereğini duydum. Yoksa o yazı, o haliyle eksik kalacaktı.
Çok eşliliği savunan ve bunu kadınlara da tavsiye eden Sibel
Üresin’in kadınlara önerdiği dayak yeme sebeplerini ortadan kaldırma
tekniklerine ve çok eşliliği gerekli görme gerekçelerine Esra Elönü adlı bir
kadın yazar epey içerlemiş olacak ki şöyle cevap veriyor:
“Bir takım adamlar tatmin olacak diye Allah’ın mübarek
ayetleri zamparalıklar için uygun gösterilmeye çalışıldı.
Bu adamların mesir macunuyla yıkanmış üreme sistemleri
dişiliğin çarkında döndükçe biz helâk olacağız. Asıl helâki biz bekliyoruz.
Aklı (…) sinek avlayan bir kadın çıkıp çok eşlilik yasal olsun dediğine göre
ikinci üçüncü onuncu açık büfe kadın olmayı da kabul ediyor demektir.
Allah’ın ayetlerinin sadece erkeklere dağıtıldığını düşünen sokak vaazcıları yüzünden kadınlar erkek hamalı oldu çıktı.”
Allah’ın ayetlerinin sadece erkeklere dağıtıldığını düşünen sokak vaazcıları yüzünden kadınlar erkek hamalı oldu çıktı.”
Esra Elönü haksız mı sizce? Önüne gelen olur olmaz her
konuda fetva vermeye başladı. Bence çok sakıncalı olan bu durum insanların
kafasını karıştırmaktan başka bir işe yaramıyor. Eskilerin bir sözü vardı; “az
bilen doktor candan eder, az bilen hoca dinden” derlerdi. Sokak vaazcıları ne
yazık ki kadınlar arasından çok çıkıyor. Bu hanımefendinin (Sibel Üresin) az
bilen konumunda olmaması gerektiğini düşünüyorum, çünkü taşıdığı sıfatlar iyi
bir eğitim aldığını gösteriyor. Esra Elönü’nin söylediklerini okumaya devam
edelim.
“Allah adil olandır Allah mahrum etmeyendir. Allah sizin
gişe rekorları kıran kadın avcılığınıza kılıf olacak ayetleri gönderdiğini nasıl
düşünürsünüz? Bu mu sizin anlayışınız? Merak edeniniz varsa alın okuyun azizim.
İhsan Eliaçık “Bana Dinden Bahset” adlı kitabında yazmış gümbür gümbür! Nur
Suresinde 3 ve 4 ayette denmek istenen Razi’nin nakline göre İkrime’den gelen
sebebi nüzul bilgilerini katarak yorumlamış
“Ey iman edenler! Sayı sınırı olmadan bir çok eşle ve yetimlerle birlikte yaşadığınız görülüyor. Bundan kaynaklanan sorunlar yaşıyorsunuz. Kendi mallarınız yetmeyince eşlerinizi geçindirmek için yanınızdaki yetimlerin mallarına göz dikiyorsunuz. Üst üste evlenmekten eş üstüne eş ilave etmekten dolayı sıkıntıya giriyor, hem eşleriniz arasında haksızlık yapıyor, hem de yetimlerin mallarını alıp eşlerinizin geçimine harcamaya kalkıyorsunuz.
Eğer hem eşlerinize hem de yetimlere haksızlık etmek istemiyorsanız, eşlerinizin sayısını azaltarak; dörde, üçe, ikiye hatta bire indirerek evlenin. Eğer adaletsizlik yapmak istemiyorsanız böyle üst üste evlenmekten uzak durun! Münasip gördüğünüz, size uygun birisi ile ya da savaşlarda esir aldığınız kadınlardan biriyle evlenin.”
“Ey iman edenler! Sayı sınırı olmadan bir çok eşle ve yetimlerle birlikte yaşadığınız görülüyor. Bundan kaynaklanan sorunlar yaşıyorsunuz. Kendi mallarınız yetmeyince eşlerinizi geçindirmek için yanınızdaki yetimlerin mallarına göz dikiyorsunuz. Üst üste evlenmekten eş üstüne eş ilave etmekten dolayı sıkıntıya giriyor, hem eşleriniz arasında haksızlık yapıyor, hem de yetimlerin mallarını alıp eşlerinizin geçimine harcamaya kalkıyorsunuz.
Eğer hem eşlerinize hem de yetimlere haksızlık etmek istemiyorsanız, eşlerinizin sayısını azaltarak; dörde, üçe, ikiye hatta bire indirerek evlenin. Eğer adaletsizlik yapmak istemiyorsanız böyle üst üste evlenmekten uzak durun! Münasip gördüğünüz, size uygun birisi ile ya da savaşlarda esir aldığınız kadınlardan biriyle evlenin.”
(Kaynak Razi: İkrime)
Esra Elönü’den aktaracaklarım bu kadar. Tereciye tere satmak
niyetinde değilim. Konunun uzmanları beni hoş görsünler. Bir iki söz edip
konuyu bitireceğim.
2000 yılının başında Sabah gazetesinde kadın olan yazarının
adını şimdi hatırlamıyorum, hacimli bir yazı okumuştum. Yazara göre
bireyselleşmenin artması sonucu evlilikler giderek sihrini kaybediyor, bu
yüzden boşanmalar artıyordu. Yazar buna çare olarak evlilikleri rekabete açma
önerisinde bulunmuştu. Nasıl olacaktı bu? Erkeğin kaçamakları hoş görülerek mi?
Eşitlikçi anlayışa göre kadında bu yola baş vurarak mı evlilikler kurtulurdu?
Bu soruların cevabı rekabet anlayışının içinde vardı zaten. İçini ne ile
doldurursanız doldurun. O size kalmış. Bana göre egemen anlayışın reddi her
şeyi çözmeyeceği için bu görüşte sonuçta ömürlü olamaz.
Modern söylemin her dediği doğru olmasa bile tek eşliliği
savunan modern söylemciler doğruyu söylüyor olabilirler. Bunu duyan bazı
kişiler bundan etkilenebilirler. Etkilenerek vardıkları sonuç söylemin
yanlışlığını giderir. Önemli olan sonuçtur. Sonuca taç giydirmek akil adamların
işidir. Onuda onlara bırakalım.
Aslında Kur’an’n tavsiyesi de tek eşliliktir. Nisa suresi
üçüncü ayetine göre “Eşinize eziyet etmemeniz için en az olanı daha
makbûldür.” Peygamberimiz gençliğinin en hızlı yıllarında 40 yaşına kadar
tek eşli kalmış. Kızı Hz. Fatıma ile evliyken üzerine başka bir kadınla daha
evlenmek istemesi üzerine peygamberimiz Hz. Ali’yi azarladı. Hz. Ali’ye verdiği
cevaptan kızlarıyla everirken Hz. Osman’dan da böyle bir söz aldığını dolaylı
olarak anlatmasına rağmen bu anlaşılıyor. Peki, Peygamberimizde mi modern
akıldan etkilendi?
Hayır, işin aslı bu... Diğeri ruhsat.
Yazıyı bitirirken bir önceki yazıda dediğimi gene diyeceğim.
Çok eşli olmak isteyene yasal yol açık olmalı ama evlilikten doğan hakları da
içermeli. Böyle olursa uçkuru bozuk erkekler mallarına ortaklar artacak
düşüncesiyle çok eşlilikten kaçarlar. Çünkü insanları ne yasak ne günah
engelleyemiyor. Paranın gücü galiba her şeyden daha baskın.
Yayın Tarihi: 10.10.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder