31 Ekim 2014 Cuma

ŞAİRLERİN ŞİİRLERİYLE SÖYLEDİĞİ



Gene günlerden Pazar. Gene şiirlerle karşınızdayım. Bu gün kendi şiirlerimden önce 18 mayıs 1048 - 4 aralık 1131 tarihleri arasında yaşayan İranlı şair Ömer Hayyam’dan seçtiğim şiirlere yer veriyorum.

Neden Ömer Hayyam; çünkü evreni anlamak için, içinde yetiştiği İslam kültüründeki hakim anlayıştan ayrılmış, kendi içinde yaptığı akıl yürütmeleri eşine az rastlanır bir edebi başarı ile dörtlükler halinde dışa aktarmıştır. Bu yanıyla dönemi için ilk sayılabilecek din dışı anlayışı temsil etmiştir. Burada da bu şiirlerden örnekler bulacaksınız.

... ...

ARKADAŞ DÜNYA İÇİN
arkadaş dünya için boş yere üzülme
şu hurda dünya için gereksiz yere üzülme
var olan zaten geçti yok da ortada yok
şen ol da var için yok için üzülme
ÖMER HAYYAM

***

AŞK
Ezeli sırları ne sen bilirsin ne de ben
Bu muammayı ne sen okuyabilirsin ne de ben
Perde ardında sen ben dedikodusu var amma...
Perde kalktı mı ne sen kalırsın ne de ben

Ey dünyanın işinden haberi olmayan sen yoksun
Dünya esen yel üstüne kuruldu..
Varlığımız iki yokluk arasındadır
Çevrendekilerde hiçdir sen de bir hiçsin

Medresede söz vardır tekkede de hal
Fakat bu aşk sözden de dışarıdır halden de
İster şeriat müftüsü ol ister şehir vaizi
Aşk mahkemesine gelindi mi dilsiz kesilir

Bugün zevk etmek elindeyken zevkine bak
Yarını düşünmen beyhude bir heves
Bir çok kişiden arda kalanlar
Sana da kalmayacak sen de göçüp gideceksin...
ÖMER HAYYAM

***

RÜBAİLER
Ey bütün bir evrenin
En seçkin yaratığı olan sen!
Sen ki;
İki gözümden ve canımdan
Daha da azizsin.
Ey güzel kimse!
Candan aziz birşey yoktur.
Sen bana;
Candan da yüz kere daha azizsin.
ÖMER HAYYAM

***

Ey hoca!
Yalnız bir dileğimizi yerine getir.
Konuşma. Kes sesini.
Allah'la aramıza girme.
Biz doğru yoldayız.
Yalnız sen,
Bu yolu eğri görüyorsun.
Git... Gözlerini tedavi ettir.
Ya da rahat bırak bizi.
ÖMER HAYYAM

***

Kalk gel!
Hatırımız için gel.
dileğimizce bir zorumuzu hallet.
Bir testi şarap getir.
Ki, vücudumuzun toprağından
Testi yapılmadan önce
Kana kana testiden içelim.
ÖMER HAYYAM

***

Boyun eğeceksin,
Doğa kanunları önünde.
İşe yaramaz başka bir şey...
İnsanların önünde,
Gösteriş ve riyadan başka
Bir şey fayda etmez...
Kül ettim aklın düşünebildiği her şeyi.
Lakin;
Doğa'nın emirlerine çaresiz kaldım.
ÖMER HAYYAM

***

Ömer Hayyam şiirlerini tadında bırakalım. Şimdi sırada kendi yazdığım şiirler var. Bu şiirlerde biraz iri sözlerle gevezelik ettiğimi kabul ederim. Ama şiir biraz iri söz söyleme sanatı değil midir? İri sözler söylemek “delici ışıkları” (projektör dedikleri şeye bu sözcüğü ben şimdi uydurdum) bir yere yöneltmek gibidir. Konusu gene “sevgi” bile olsa iri sözler biraz felsefe kokar. Şiire biraz coşku katar. Dikkatleri de daima diri tutar. Umarım beğenirsiniz.

... ...

258
Şairin dili konuşmazsa yüreği konuşur
Bütün şairler gibi çirkinim
Yüreği konuşmazsa alev alev tutuşur
Sevgiyi unuttular gerginim
Seven yokmuş şairden başka

Aydın Göle
19 mayıs 2003

***

49
Kel alâkaları alâkalandırmak
ve inandırmak zor,
şablonlara takılmış kafaları.
dala uçurtmanın kuyruğunu
taktırmış çocuk gibidirler.
İpi ucundan çekip dururlar.
İpten vazgeçmezler,
uçurtmayı feda edemezler.
Vedaları yoktur onların inatçıdırlar.
Kurtarsalar hem ipi, hem uçurtmayı
Rüzgâr diner, yağmur başlardı
Özlem başka bahara kalır mı kalırdı
Rüzgârları yitirmeden uçurtmayı uçurmalı

Aydın Göle
20 mayıs 2003

***

50
İğne deliğinden ışık sızmaz
Retinası yırtık gözlere ışık ne gerek
Görmeye göz yok kimsede
Çiçek yok bu bahçede
Işık sonsuz yolculukta
Yiter gider sonsuz boşlukta
Biz yitiyoruz canım biz yitiyoruz
Geveze falcıların karanlık odalarında
Biraz ışık arıyoruz

Aydın Göle
21 mayıs 2003

***

51
Sallayıp durur başını
Esrik ve eski kentin dervişi
Susması çok bilmesinden mi
Belleği sileceksiz çıkmış yağmura
Başını sallar durur
Bildiğini bilen,
bildiklerinin;
bilmediklerinin yanında
hiç olduğunu bilir.
Kendini bilen
bilmeyle süzer özünü
özbe öz adamdır o
telâşsız, soluksuz
ama sakin hızlarla
Telâş var mı bak zamanın aynasında
Kararlı ve vakurdurlar
Çok açmış gülün katmerleri
gül dalına dizilmiş
Yatılmış zamanlar üstüne
Hiç dikey gezilmemiş
Katmerden katmere seker gibi
Sekip parabollerde geziye çıkmak lâzım
Geçmişten hisler getirmeli
Bugünden bilgi götürmeli
Cellâtlığı mahkûm etmeli sevgiye
Kara suratları aşkla yıkamalı
Sevgi yeşertir kankam
kayayı dahi

Aydın Göle
21 mayıs 2003

***

Hepinize iyi pazarlar sevgili okurlar. Haftaya gene görüşmek üzere hoşça kalın!



Yayın Tarihi: 26.10.14

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder