31 Ekim 2014 Cuma

GERİSİ NE GAM



Seçim düzlemine henüz girmedik. Ne var ki seçimler pekte uzak değil. Demokrasinin olmazsa olmaz ilk kuralı elbette seçimlerdir. Yani halkın önüne konan sandıktır. Ama sandık her şey değildir. Sandık gücüyle yasama gücü, sandık gücüyle güvenlik gücü, sandık gücüyle istihbarat gücü, sandık gücüyle uluslar arası politika gücü belirlenmez. Bunlar süreğen şeylerdir ve devletin önceliklerine göre belirlenir. Keşke eğitimde, sağlıkta, sanayide v.b konularda partiler tarafından oyuncak durumuna düşürülmese.. bu süreğenlik devleti devlet yapar. Yoksa o devlet devlet olmaktan çıkar, çadırlı oba yönetimi olur ki orda bile süreğenlik vardır.

Bu konuda süreğenliğiyle övünebileceğimiz tek konu halkın oyuna başvurma arzumuzdur. Demokrasimizi kör topalda olsa ayakta tutanda budur.

Neden böyle diyorum? 

Çünkü bizde seçimler biter sonuçlar alınır. Herkesin konumu dört yıllığına belirlenir. Sadece belirlenemeyen genelde muhalefet, özelde CHP’nin ne olacağı.. seçim sonrasında bütün muhalefeti saran “başarılıyım, başarılı değilsin” tartışmalarına CHP kendini iyice kaptırır. Umarım bu seçimlerde bu tartışmalara girmeyip başarısız olma durumunda yöneticiler istifa ederler. Kafasını kim kuma sokarsa bilsinki bölgemizde ve dünyada olan şeyler onları tarih önünde kifayetsizler bölümünde anılmasına sebep olacaktır. Çünkü ülkemiz ve çevresinde olağan üstü şeyler olmaya devam ediyor. Bunun sorumluluğundan iktidar ve muhalefet kurtulamaz.

Bu günü anlamak için dünde söylenen sözler ve gazetelere yazılan makalelere bakalım. Yazılarımda sık sık yabancı basında çıkan yazıları okuyorsunuz. Gene öyle yapacağım. Bundan bir süre önce bir makalede “Osmanlı”lık konu edinilmişti. ABD’nin haftalık Newswek dergisi bir sayısında  Niall Ferguson imzasıyla yayımlanan “Orta doğunun Bir Sonraki İkilemi” başlıklı yazısında “Osmanlılığın Yeniden Doğuşu” vurgusuyla gene ülkemizi konu edinmişti.

Büyük devletler çok daha ileriyi görüp tasarlamalarıyla büyük olmuşlardır. Toplumdaki her sesin duyulması sağlanarak büyük aklın ortaya çıkmasıyla gerçekleştirme imkânı buldukları tasarıları onların bugünkü büyüklüklerinin sebebidir. Büyük aklı ortaya çıkarırken tasavvurlarını saklama gerekliliğini düşünmezler bile. Hatta sesli düşünmekten büyük keyif alırlar. Newswek dergisisinin o yazısı da böyle bir sesli düşünme ürünü.

“ABD’nin Büyük Ortadoğu’daki askeri varlığını azaltması konusunda, Cumhuriyetçi başkan adayları ile Başkan arasında mutabakat bulunduğu, hiç kimsenin cevaplamak istemediği sorunun ise ABD’nin buradan çekildikten sonra neler olacağı.” Yazıda, bu duruma ilişkin üç muhtemel senaryodan söz edildi. İlki “Mutlu senaryo”, ülkelerin ardı ardına Batı demokrasisini kucaklaması, ikincisi “kabus senaryosu”, ya iç savaş ya da İslami devrimin ortaya çıkması denilirken, üçüncü muhtemel senaryonun ise “yeniden canlanmış bir Osmanlı İmparatorluğu” olduğu belirtildi.

Yazı devamında Osmanlı İmparatorluğu’nun 17’inci yüzyıla kadar elde ettiği topraklar ve kapladığı geniş coğrafyadan söz edilerek, sonraki iki yüzyılda ise İmparatorluğun Balkanlar ve Kuzey Afrika’daki topraklarının büyük bölümünü kaybederek, “Avrupa’nın hasta adamı” haline geldiği ve Birinci Dünya Savaşı sonrasında ise sona ererek, ardından Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu anlatılıyor. Yazıda, yakın zamana kadar Türkiye’nin AB’ye katılıp katılamayacağı, hatta ne zaman katılacağı sorusu sorulurken, şimdi agresif İslamcı olmak değil, bölgesel süper güç olduğu Osmanlı dönemine dönme yönünde olduğu özellikle vurgulanıyor.

“Bunu tesis etmek için gücünü muhtemelen artıracak şekilde anayasayı değiştirmeye yönelik çabası, İsrail’in Gazze’de ‘devlet terörizmi’ uyguladığı yönünde giderek dozunu artırdığı eleştirileri, Arap Baharının sunduğu fırsatlardan istifade etmeye dönük, Suriye’yi ağır biçimde eleştirmesi, İran’ı kontrol altına alma çabası ve kendisini rol model olarak tanıtması gibi becerikli manevralarının bunu gösterdiği” şeklinde yorumlanıyor.

ABD Başkanı Barack Obama’nın ilk ziyaretlerinden birini Türkiye’ye yapmasının tesadüf olarak görülemeyeceği kaydedilen yazıda, iktidar partisinin son seçimleri kazanarak üçüncü kez art arda iktidara gelmesinin de sürpriz olmadığı belirtilerek, “Ancak (yine de Türkiye’de olan) bitene daha yakından bakmaya ihtiyacımız var. Çünkü Türkiye, Kanuni Sultan Süleyman’ın hayran kalacağı şekilde dönüştürülürken ülkenin hayallerinde olan şeyin bu olduğundan şüphelenmek için iyi nedenler bulunmakta” deniliyor.

Türkiye’nin istikameti Ortadoğu’da yeni bir Osmanlı (Müslüman) imparatorluğu şekline bürünürse, bir sürpriz bizi bekliyor olabilir” yorumuyla sona eriyor.

Batılı ülkelerin Libya’daki iç karışıklığı gündeme geldiğinde birleşmiş milletler vasıtasıyla “kendi halkına soykırım uygulayan devletlere müdahale” kararı (beş daimi üye tarafından ittifakla olmasa bile veto edilmeyerek) yürürlüğe girdiğinde varmak istedikleri hedefi görmüştüm. Bu yazı ne kadar haklı olduğumu gösteriyor.  Bütün partiler bu dönemde değilde ne zaman faydalı olacak? Siz seçim kaybedersiniz sadece, oysa bütün bir halk olarak hepimiz vatan derdindeyiz. Gerisi ne gam?

 


Yayın Tarihi: 27.10.14

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder