Merhaba sevgili okurlar. Bir Pazar günü gene sizler için
seçtiğim şiirlerle birlikte evlerinize konuk geldim. Bir şey istemem, çayı
kahveyi boş verin, susarsam susuzluğumu dindirmek için bir bardak su yeter. Bu
günde sizlere şiirler okuyacağım çünkü. Şiirlerini seçtiğim şair Fransız şairi
Arthur Rimbaud (Artur Rimbo). Bakalım beğenecek misiniz? Nesir yazıları bile
başka bir dile çevirirken yazıldığı dildeki tadından kaybederken, şiiri başka
dile çevirmekle tadının çok daha fazlasını kaybeder. Bu çeviri şiirleri bizim
beğeni düzeyimize uygun gördüm. Okunduğunda çok anlamsız kalmıyorlar. Yabancı
dilim yok! Bunların özgün halini bilmiyorum. Ama şiirleri bizim dilimizde de,
yani Türkçe okurken de bir tadı olduğunu fark ettim. Umarım sizlerde
beğenirsiniz.
... ...
ASKERİN ÖLÜMÜ
Yemyeşil bir çukur,
burda bir ırmak çağlar
Gümüş paçavraları atlara çılgınca takan
Burda güneş mağrur dağın tepesinden parlar
Küçük bir vadi ki bu, köpürür ışıklardan
Genç bir asker uyuyor, başı çıplak , ağzı açık,
Ve ensesi taze mavi terlerle yıkanmış..
Yeşil yatağına yağmur gibi yağıyor ışık,
Bulutların altında, solgun otlara uzanmış...
Hasta çocuklar gibi uykuda gülümsüyor
Ayakları zambaklar içinde; askercik üşüyor
Tabiat, beşiğinde salla onu, sıcak sar!
Burun kanatları artık, ürpermiyor korkuyla;
Eli göğsünde, sakin, güneşte dalmış uykuya
Yalnız sağ yanında kırmızı iki delik var.
Gümüş paçavraları atlara çılgınca takan
Burda güneş mağrur dağın tepesinden parlar
Küçük bir vadi ki bu, köpürür ışıklardan
Genç bir asker uyuyor, başı çıplak , ağzı açık,
Ve ensesi taze mavi terlerle yıkanmış..
Yeşil yatağına yağmur gibi yağıyor ışık,
Bulutların altında, solgun otlara uzanmış...
Hasta çocuklar gibi uykuda gülümsüyor
Ayakları zambaklar içinde; askercik üşüyor
Tabiat, beşiğinde salla onu, sıcak sar!
Burun kanatları artık, ürpermiyor korkuyla;
Eli göğsünde, sakin, güneşte dalmış uykuya
Yalnız sağ yanında kırmızı iki delik var.
ARTHUR RİMBAUD
***
ÇAPKIN KIZ
Kahverengi bir salon,
cila ve meyva kokan,
Kurulmuş koca iskemleye tıkınıyordum,
Bir Belçika yemeği, buyursun canı çeken,
Yeter ki karnım doysun, aldırmayıp yiyordum,
Rahattım - oh ne güzel çalar saatin sesi-
Derken, mutfak açıldı, sürünmüş, sürmelenmiş,
Kılık kıyafetine ise biraz boş vermiş,
Yanaştı cilvelenip aşevi hizmetçisi.
İstediği tatlı bir öpücüktü sanırım
Belçikalı kızları bakışından tanırım,
Fazla çatal kaşıkları masadan topladı,
Dudak büktü gülerek çocuk bir yüzle bana:
Bastırıp parmağını şeftali yanağına,
"Buramı üşütmüşüm, dokun anlarsın" dedi.
Kurulmuş koca iskemleye tıkınıyordum,
Bir Belçika yemeği, buyursun canı çeken,
Yeter ki karnım doysun, aldırmayıp yiyordum,
Rahattım - oh ne güzel çalar saatin sesi-
Derken, mutfak açıldı, sürünmüş, sürmelenmiş,
Kılık kıyafetine ise biraz boş vermiş,
Yanaştı cilvelenip aşevi hizmetçisi.
İstediği tatlı bir öpücüktü sanırım
Belçikalı kızları bakışından tanırım,
Fazla çatal kaşıkları masadan topladı,
Dudak büktü gülerek çocuk bir yüzle bana:
Bastırıp parmağını şeftali yanağına,
"Buramı üşütmüşüm, dokun anlarsın" dedi.
ARTHUR RİMBAUD
***
ÇENGİ MİDİR?
Çengi midir, nedir?..
İlk mavisinde sabahın
Düşer mi ölü çiçekler gibi darmadağın...
Duruyor önünde, ışığa gömülmüş kentin
Soluduğu aydınlık, görkemli düzlüklerin!
Her şey güzel! çok güzel! güzel olması gerek,
- Balıkçı kız ve şarkısı için böylesi gerek,
Böylesi gerek çünkü hâlâ inanıyorlar,
Denizde gece törenleri var sanıyorlar.
Düşer mi ölü çiçekler gibi darmadağın...
Duruyor önünde, ışığa gömülmüş kentin
Soluduğu aydınlık, görkemli düzlüklerin!
Her şey güzel! çok güzel! güzel olması gerek,
- Balıkçı kız ve şarkısı için böylesi gerek,
Böylesi gerek çünkü hâlâ inanıyorlar,
Denizde gece törenleri var sanıyorlar.
ARTHUR RİMBAUD
*** ***
Her zaman ki gibi sırada benim yazdığım şiirler var. Bu gün
yedi tane küçük şiire yer verdim. Anlamları çok açık. Üstüne fazla söz
söylememe gerek yok!
... ...
254
Sakin ol deme
heyecanlıyım
Ben zaten yarım
canlıyım
Her söylediğin sonum
olacak
Seni umutla beklerim
ay doğarken
Ellerin gelir aklıma
yağmur yağarken
Sevgiyle saçlarımı
okşayan ellerin
Aydın Göle
9 mayıs 2003
***
255
Güneş seçilmiş hayata
Dünya haytalığı
bırakmış güneşi görünce
Seçilmişlerden
seçilen bir yediveren
Goncasında ateş
görmüşler kıpkırmızı
Aydın Göle
10 mayıs 2003
***
256
Kadehler kalksın
sabahlar şerefine
Kuşların uçtuğu yere
doğru
Umut yükselsin gelsin
senin yanına
Gitmenin vaktidir
kırlara doğru
Aydın Göle
10 mayıs 2003
***
257
Gece indi siyah ipek
gibi kayarak güne
Kimi gitti dönüşsüz
yola, kimi düğüne
Takvim bir yaprak
daha döktü zamanın hazanında
Bitecekse ömür bitsin
dostun yanında
Aydın Göle
10 mayıs 2003
***
258
Ben size kimliğimi
verdim
İsteyin benliğimi de
alın
Gelsem yanınıza taze
bir dalın
Bahar çiçeklerini
versem
Sonra mutlulukla
rüyaya dalın
Mehtabı seyredip
bulutsuz gecede
Aydın Göle
10 mayıs 2003
***
47
Seni değişmem bütün
sevgililerime
Belki doğmadın ama
benim ellerime
Seninle asırları
yaşamış gibiyim
Git deme bana nasıl
gideyim
Sensizlik
zindanlarına kankam
Aydın Göle
11 mayıs 2003
***
48
Rüzgâr esmiyor,
yıldızlar küsmüş
Bulutlu bu gece
gökler
Kimsede ses yok
herkes susmuş
Gönül bir merhaba
bekler
Unutanları unutalım kankam
çaresiz
Aydın Göle
19 mayıs 2003
***
Gönlünüze göre bir hafta sonu geçirmeniz dileğiyle..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder