Sevgili okuyucum, 18 mart 2016 günü halamın vefat haberini aldım. Bu yüzden Pazar ve pazartesi günlerinin yazılarını gazeteye veremedim. Bundan sonra ara verme gereği doğmadan yazma fırsatı buluruz dilerim. İki günlük ara için affınıza sığınırım. Yazımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Akademisyen, psikolog, yazar ve televizyon
programcısı Üstün Dökmen’in seçme sözlerine yer verip o sözleri kendimce
yorumladığım veya açtığım yazı dizimize devam ediyorum
*
-Kimseye yalvarma.
Konuşmak ne kadar önemli değil mi? Konuşmayı kelimelerle
sınırlayamayız. Sınırlamamalıyız da.. duruşumuzla da konuşuruz, bakışımızla da
konuşuruz, yaptıklarımızla da konuşuruz. Jest ve mimiklerden tutunda, iş ve
spor faaliyetleride bunun içine girer, sanat ve düşünce faaliyetleride.
Bunların hepsi kendimizi ifade edebilme yollarıdır. İfade eksikliği insanda
zaaflar yaratır. Bu zaafı daha da arttıran yalvarmaktır. Alamayacağın şeyi isteme
derlerdi büyüklerimiz. Alamadıklarını almak için yalvarmak zorunda
kalabilirsin. Kısaca yalvarmanın kişilik sapmasına, bozulmasına yol açtığını
söyleyebiliriz.
-Asla dönüp arkana
bakma.
Söylenen söz ağızdan, atılan ok yaydan çıkmıştır. Geri
gelmeleri mümkün değildir. Onlar hedefe varsalar da, hedefi görmeseler de
yöneldikleri yere varırlar. İstediğiniz hedefe ulaşamadığınız için pişman
olmayın. Sonucu ne olursa olsun sizi üzecek konularda geriye dönüp bakmayın.
Petse etmeyin. Tekrar, tekrar ve tekrar deneyin.
-Sır tutmasını bil.
Gizli kalması istenerek söylenmiş söz size güvenilerek
söylenmiş sözdür. İnsanlar güvendikleri insanla 1.’si sırlarının ortaya
dökülmeyeceğini bilmekle, 2.’si içlerine dert olan ve taşımakta zorlandıkları
şeyleri başkasıyla paylaşmış olmakla iki türlü huzur bulurlar. Güvenli elin,
güvenli sesin bizi sarması, okşaması ruhumuzun kırışıklıklarını giderir.
İletişimin, ilişkinin sürekliliği için sır saklamasını bilmek gerekir. İşin
burasında da boşboğaz olmamanın önemi ortaya çıkar.
-Dostlarının yeri
ayrı, sevgilinin yeri ayrı. Sevgilin için dostlarını, dostların için sevgilini
satma.
Her insanın yeri ayrıdır. Anne baba eş ve evlatlar ilk
kategoriyse, kardeşler ikinci, dostlar arkadaşlar üçüncü kategoridirler. Olması
gereken budur, fakat kişisel tercihler farklı olabilir. Hayatınızda öyle
insanlar olabilir ki, herkesten öne geçer. Kişisel tercihleri anlayışla
karşılasam da olması gerekeni savunacağım. Şayet hayatınızı kopartmanlara
bölerseniz buna gerek kalmaz. Her kopartmanın önemi ayrıdır, insanları da ayrıdır.
Ev halkını dışarıdaki eş dostla karıştırmamalıyız. Aynı şekilde terside
geçerlidir. Kimse için kimseyi satmamak iyi insan olabilmeye bağlıdır.
-Kimsenin lafıyla
dolduruşa gelme, ama aklının bir köşesinde de tut.
Herkes her konuda tavsiyede bulunabilir, hatta öğüt
verebilir. Bunların haklı yanlarıda olabilir. Bizim göremediğimiz
eksikliklerimizi karşımızdakiler görebilirler. Görüp söyledikleri şey hoşumuza
gitsin gitmesin faydalıda olabilir. O an, o tavsiyeleri uygulamayabilirsiniz.
Hatta fazla üstelenen kişilerle ilgili tavsiyeleri veya öğütler kışkırtıcı ve
dolduruşa getirme çabası görebilirsiniz. Her ne ise onu unutmayın ve aklınızda
tutun. Bir gün gerekebilir.
-Bir ilişkiyi kafanda
bitirdikten sonra iki çift tatlı söz, iki damla gözyaşı için asla yumuşama.
Herkes ikinci bir şansı hak eder. Bu ister iş ilişkisinde
olsun, ister arkadaş ilişkisinde olsun, ister eşlerin ilişkisinde olsun fark
etmez. Gelen günlerin birinde öleceğimizi bilmemize rağmen her gelen günden
umutlu olmamız kaderimizin değişeceğine olan inancımızı göstermiyor mu?
İnansana ikinci kez neden inanmayalım? İnsanda kaderin bir parçasıdır. Kader
değişiyorsa, insan haydi haydi değişir. Ama bu ikinci şansın üçüncüsü olmamalı.
Olursa ilişkiler laçkalaşır. Ne kadar tatlı söz söylenirse söylensin, ne kadar
gözyaşı dökülürse dökülsün duyguları örselemekten öteye gitmeyecektir.
DEVAM EDECEK
Yayın Tarihi: 23.03.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder