31 Mart 2016 Perşembe

ÜSTÜN DÖKMEN SÖZLERİNE BİR YAZI 2


Sevgili okuyucum, 18 mart 2016 günü halamın vefat haberini aldım. Bu yüzden Pazar ve pazartesi günlerinin yazılarını gazeteye veremedim. Bundan sonra ara verme gereği doğmadan yazma fırsatı buluruz dilerim. İki günlük ara için affınıza sığınırım. Yazımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Akademisyen, psikolog, yazar ve televizyon programcısı Üstün Dökmen’in seçme sözlerine yer verip o sözleri kendimce yorumladığım veya açtığım yazı dizimize devam ediyorum

*

-Kimseye yalvarma.

Konuşmak ne kadar önemli değil mi? Konuşmayı kelimelerle sınırlayamayız. Sınırlamamalıyız da.. duruşumuzla da konuşuruz, bakışımızla da konuşuruz, yaptıklarımızla da konuşuruz. Jest ve mimiklerden tutunda, iş ve spor faaliyetleride bunun içine girer, sanat ve düşünce faaliyetleride. Bunların hepsi kendimizi ifade edebilme yollarıdır. İfade eksikliği insanda zaaflar yaratır. Bu zaafı daha da arttıran yalvarmaktır. Alamayacağın şeyi isteme derlerdi büyüklerimiz. Alamadıklarını almak için yalvarmak zorunda kalabilirsin. Kısaca yalvarmanın kişilik sapmasına, bozulmasına yol açtığını söyleyebiliriz.  

-Asla dönüp arkana bakma.

Söylenen söz ağızdan, atılan ok yaydan çıkmıştır. Geri gelmeleri mümkün değildir. Onlar hedefe varsalar da, hedefi görmeseler de yöneldikleri yere varırlar. İstediğiniz hedefe ulaşamadığınız için pişman olmayın. Sonucu ne olursa olsun sizi üzecek konularda geriye dönüp bakmayın. Petse etmeyin. Tekrar, tekrar ve tekrar deneyin. 

-Sır tutmasını bil.

Gizli kalması istenerek söylenmiş söz size güvenilerek söylenmiş sözdür. İnsanlar güvendikleri insanla 1.’si sırlarının ortaya dökülmeyeceğini bilmekle, 2.’si içlerine dert olan ve taşımakta zorlandıkları şeyleri başkasıyla paylaşmış olmakla iki türlü huzur bulurlar. Güvenli elin, güvenli sesin bizi sarması, okşaması ruhumuzun kırışıklıklarını giderir. İletişimin, ilişkinin sürekliliği için sır saklamasını bilmek gerekir. İşin burasında da boşboğaz olmamanın önemi ortaya çıkar. 

-Dostlarının yeri ayrı, sevgilinin yeri ayrı. Sevgilin için dostlarını, dostların için sevgilini satma.

Her insanın yeri ayrıdır. Anne baba eş ve evlatlar ilk kategoriyse, kardeşler ikinci, dostlar arkadaşlar üçüncü kategoridirler. Olması gereken budur, fakat kişisel tercihler farklı olabilir. Hayatınızda öyle insanlar olabilir ki, herkesten öne geçer. Kişisel tercihleri anlayışla karşılasam da olması gerekeni savunacağım. Şayet hayatınızı kopartmanlara bölerseniz buna gerek kalmaz. Her kopartmanın önemi ayrıdır, insanları da ayrıdır. Ev halkını dışarıdaki eş dostla karıştırmamalıyız. Aynı şekilde terside geçerlidir. Kimse için kimseyi satmamak iyi insan olabilmeye bağlıdır.   

-Kimsenin lafıyla dolduruşa gelme, ama aklının bir köşesinde de tut.

Herkes her konuda tavsiyede bulunabilir, hatta öğüt verebilir. Bunların haklı yanlarıda olabilir. Bizim göremediğimiz eksikliklerimizi karşımızdakiler görebilirler. Görüp söyledikleri şey hoşumuza gitsin gitmesin faydalıda olabilir. O an, o tavsiyeleri uygulamayabilirsiniz. Hatta fazla üstelenen kişilerle ilgili tavsiyeleri veya öğütler kışkırtıcı ve dolduruşa getirme çabası görebilirsiniz. Her ne ise onu unutmayın ve aklınızda tutun. Bir gün gerekebilir.

-Bir ilişkiyi kafanda bitirdikten sonra iki çift tatlı söz, iki damla gözyaşı için asla yumuşama.

Herkes ikinci bir şansı hak eder. Bu ister iş ilişkisinde olsun, ister arkadaş ilişkisinde olsun, ister eşlerin ilişkisinde olsun fark etmez. Gelen günlerin birinde öleceğimizi bilmemize rağmen her gelen günden umutlu olmamız kaderimizin değişeceğine olan inancımızı göstermiyor mu? İnansana ikinci kez neden inanmayalım? İnsanda kaderin bir parçasıdır. Kader değişiyorsa, insan haydi haydi değişir. Ama bu ikinci şansın üçüncüsü olmamalı. Olursa ilişkiler laçkalaşır. Ne kadar tatlı söz söylenirse söylensin, ne kadar gözyaşı dökülürse dökülsün duyguları örselemekten öteye gitmeyecektir.


DEVAM EDECEK


Yayın Tarihi: 23.03.2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder