Her şey paraymış gibi davranıyoruz. Onu kazanmak için ömür
tüketiyoruz, ömür. Bir gün göçüp gideceğiz bu dünyadan. Kim bilir, belki de hayattan
hiç tat almadan. Hiç anlamadan hayatı şalterler inecek, “inşaat bitti; yapı
paydos” denecek bir gün.
İşte o zaman eyvah!
Gerçi her ölen pişman ölür. Yapmak isteyip yapamadıkları
için değil. Yapmaması gerekenleri yaptığı için.. bunun en başında para kazanmak
geliyor. Tabiat, Allahın inayetiyle bize cömert davranıyor olmasına rağmen onun
üretim ve sevkiyatını elinde tutanlar bu cömertlikten uzak. Hele ülkemiz gibi
küçük sermaye sahibi bol olan ülkelerde çok nadir cömert işletmeciye
rastlarsınız. Buna devletide ekleyin.
İşi azdırmakta üstlerine yok!
Kıt kanat geçinmeye çalışanların halleri hiç umurlarında
değildir. İşin ekonomik ve siyasi yönünü anlatmayacağım bugün.
Amacım başka!
Para ekonomisine sıkıştırılıp kalmak kötü. Bu karşılıklılık
ilkesi insanı çıkarcı yapıyor. İnsan alınır satılır bir metadır, farkında
değil.
Edepsizlik burada başlıyor işte.
Tembelliğe, aylaklığa övgü yapacağımı sanıyorsanız
yanılırsınız. Bir filme konu olan Mandıra filozofluğuda yapmıyorum inanın.
Derdim, inasın insan olma özelliklerinin kaybolmasıdır.
İnsanın insan olma özelliklerini kazanması para ekonomisine
dayanmıyor. Karşılıklılık ilkesi geçersizdir burada.
Peki nedir geçeli olan?
Hemen cevaplayalım. Allahın yalınkat yarattığı biçimiyle
tabiat varlığı İNSAN OLMAK!
Onun için paraya gerek yoktur, kredi kartına hiç yoktur.
Onlarla geçici, tüketilen, yok edilen şeyler alabilirsiniz. Ardınızda çöp
dağları bırakırsınız.
Oysa parasız alınan ve nesilden nesile kalan şeylerde
vardır.
İnsan olmak için en başta “Edep” almamız gerekir. Buna
dünyanın hiçbir yerinde bir ödeme yapılmıyor.
“Gönül” almanında bir fiyatı yok!
Bu konular için gerekli olan “Öğüt”lerdir.
Siz isteyin yeterki, hevesli çok insan önünüze çıkar.
Birde yaşadıklarınızdan ve başkalarının yaşadıklarından
“Örnek” ve “Ders” almanız gerekir.
Size gerekli olan gözlem gücüdür, para değil.
Yayın Tarihi: 02.03.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder