30 Nisan 2016 Cumartesi

ÜSTÜN DÖKMEN SÖZLERİNE BİR YAZI 6


Akademisyen, psikolog, yazar ve televizyon programcısı Üstün Dökmen’in seçme sözlerine yer verip o sözleri kendimce yorumladığım veya açtığım yazı dizimizi bugün bitiriyoruz.

-Dostluğunla yetinmeyenler için hiçbir fedakârlık yapma.
Dost kazanmak öyle hemen olacak şey değildir. İki tarafın birbirini gönülden sevmesi, birbirine güvenebilmesi gerekir. Hatta bunların üstüne ikiz kardeş gibi birbirini hissetmeyi de eklemeli. Böyle bir dostluk hayata anlam ve derinlik katar. Hiçbir güçlük önünüzde duramaz. Tabii buna değen insanı bulursanız. Buna değmeyen insan için paralanmaya hiç gerek yok! Öylesi kendinize eziyet etmektir. Birde bu çılgın bireyleşme çağında insanı kollarıyla ahtapot gibi saran yalnızlık dostluk kurmayı mümkün kılmaz. Gene de dostu olana ne mutlu.

-İnsanları kaybediyorsun diye ağlayıp sızlama, ama kazandığın insanların değerini bil.
Kaç yaşında olursanız olun hayatın doldur boşalt mantığına sahip olduğunu anlamadıysanız, çok şey kaçırmışsınız demektir. Hayatınızda hala çocukluktaki dar çevreden gelen kaç kişi var? İlköğretim zamanından bugün sorulsa kaç kişiyi hatırlarsınız? Lise arkadaşlarınızla, askerlik arkadaşlarınızla ortak belirlediğiniz bir zamanda senede bir gün buluşuyor musunuz? Daha pek çok şeyle de gösterilebilir; hayatımızın her döneminde pek çok insanla tanışır, birlikte olur, kimilerini zaman elimizden alır, kimilerini kendimiz hayatımızdan çıkarırız. Kimileride kendileri hayatımızdan çıkar gider. Hayatımızdan çıkıp gidenlere acı bile olsa güle güle demesini bilmeliyiz. Ağlayıp sızlama yerine kazandığımız birçok insanın farkına varalım yeter.    

-Kimseye taşıyabileceğinden fazla değer verip bununla övünmesine fırsat verme.
Eskiler çok güzel sözlere sahipti. Her söz bir hayat felsefesi içerirdi. Nede olsa yaşanmış onca hayat tecrübesinin imbikten geçmiş sözleriydi onlar. “Olgun başaklar boynun eğer” bunlardan biridir. Gerçektende başaklar doldukça ağırlıktan yer çekimi kanunu gereği sapı aşağı çeker. Boş başakları çeken bir ağırlık olmadığı için diktir. Değer verdiklerimiz dik başaklar gibi boş olursa bize karşı övünme fırsatı yakalarlar. Bu övünme canımızı yakacak şekilde olabilir. Babam vefat etmişti. İstanbul’dan kardeşim geldi, bir akrabamızla birlikte cenaze hazırlıkları yapıldı. Akrabamızın iş bitiriciliği yok! Sadece arkadaşlık etti. O bile yeter o anda. Aradan bir zaman geçtikten sonra akrabamız olan annesi anneme oğlu olmasa cenaze işlerinin aksayacağını söylemiş. Ama inanın oğlunun tek dahli bile yok. Sadece refakatçı. Ona verilen değere bakın ardından gelen övünmeye bakın. Böyle övünmeye fırsat vermemek gerekir gerçektende. 

-İstediğini almak için asla duygu sömürüsü yapma.
Bu sözün başka türlü söylenen biçimi de var. “Alamayacağın şeyi isteme” derler. Alamayacağı şeyi istememek onurlu olmayı gerektirir. Onurlu olan ihtiyaçlarını sınırsız tutmaz. En azla yetinmeyi bilmeden onurlu olunamaz. Bir şeyi alıyorsanız karşılığında bir şeyi vermek zorunda kalabilirsiniz. Bu kişiliğinizden taviz vermeye gelmesin. Kişilikten dolaylı veya doğrudan taviz vermek duygu sömürüsüyle olur. Duygu sömürüsünüde dolaylı veya doğrudan yapabilirsiniz. Doğrudan olanın en çirkini yalvarmak olsa gerek. Çocukların seçtiği metot bu. Çocuklar onuru öğrendiği zaman böyle davranmayı bırakıyorlar. Onur hayata gökyüzü kazandırmaktır. Gökyüzü yüksek olduğu ölçüde başımız dik olur.

-Sana duyulan sevgiyi ve güveni istismar etme.
İnsan sevmekte sevilmekte ister. Çünkü bu ikili ilişki arkamızı güvenle dönebilme imkânı sağlar. Yoksa sırtımız duvara yaslı dururuz. Eski çağlarda güçlünün egemen olduğu barbar dönemlerde toplumsal antlaşmalar olmadığı için elinde bir şey bulunduranın saldırıya uğraması beklenir şeydi. Çünkü tek gerçek güçtü. Güçlü yaşardı, güçsüz yok olurdu. Zamanla toplumsal birliktelikler devleti, daha sonra devletler ülkeleri doğurdu. Yüksek dağlarda erişilmez kalelerde yaşayan halk düze indi. Bu insanların ayırım gütmeksizin birbirini sevebilme şartlarını doğurdu. Bu çağda daha birçok sebebi sayılabilir ama şu kadarıyla yetinelim insanların ekilen nefret tohumlarına rağmen birbirini sevme imkânı daha çoktur. Yeter ki bu imkânı istismar ederek güveni yok etmeyelim.


SON



Yayın Tarihi: 01.04.2016 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder