Akademisyen, psikolog, yazar ve televizyon
programcısı Üstün Dökmen’in seçme sözlerine yer verip o sözleri kendimce
yorumladığım veya açtığım yazı dizimizi bugün bitiriyoruz.
-Dostluğunla
yetinmeyenler için hiçbir fedakârlık yapma.
Dost kazanmak öyle hemen olacak şey değildir. İki tarafın
birbirini gönülden sevmesi, birbirine güvenebilmesi gerekir. Hatta bunların
üstüne ikiz kardeş gibi birbirini hissetmeyi de eklemeli. Böyle bir dostluk
hayata anlam ve derinlik katar. Hiçbir güçlük önünüzde duramaz. Tabii buna
değen insanı bulursanız. Buna değmeyen insan için paralanmaya hiç gerek yok!
Öylesi kendinize eziyet etmektir. Birde bu çılgın bireyleşme çağında insanı kollarıyla
ahtapot gibi saran yalnızlık dostluk kurmayı mümkün kılmaz. Gene de dostu olana
ne mutlu.
-İnsanları
kaybediyorsun diye ağlayıp sızlama, ama kazandığın insanların değerini bil.
Kaç yaşında olursanız olun hayatın doldur boşalt mantığına
sahip olduğunu anlamadıysanız, çok şey kaçırmışsınız demektir. Hayatınızda hala
çocukluktaki dar çevreden gelen kaç kişi var? İlköğretim zamanından bugün
sorulsa kaç kişiyi hatırlarsınız? Lise arkadaşlarınızla, askerlik
arkadaşlarınızla ortak belirlediğiniz bir zamanda senede bir gün buluşuyor
musunuz? Daha pek çok şeyle de gösterilebilir; hayatımızın her döneminde pek
çok insanla tanışır, birlikte olur, kimilerini zaman elimizden alır, kimilerini
kendimiz hayatımızdan çıkarırız. Kimileride kendileri hayatımızdan çıkar gider.
Hayatımızdan çıkıp gidenlere acı bile olsa güle güle demesini bilmeliyiz.
Ağlayıp sızlama yerine kazandığımız birçok insanın farkına varalım yeter.
-Kimseye
taşıyabileceğinden fazla değer verip bununla övünmesine fırsat verme.
Eskiler çok güzel sözlere sahipti. Her söz bir hayat
felsefesi içerirdi. Nede olsa yaşanmış onca hayat tecrübesinin imbikten geçmiş
sözleriydi onlar. “Olgun başaklar boynun eğer” bunlardan biridir. Gerçektende
başaklar doldukça ağırlıktan yer çekimi kanunu gereği sapı aşağı çeker. Boş
başakları çeken bir ağırlık olmadığı için diktir. Değer verdiklerimiz dik
başaklar gibi boş olursa bize karşı övünme fırsatı yakalarlar. Bu övünme
canımızı yakacak şekilde olabilir. Babam vefat etmişti. İstanbul’dan kardeşim
geldi, bir akrabamızla birlikte cenaze hazırlıkları yapıldı. Akrabamızın iş
bitiriciliği yok! Sadece arkadaşlık etti. O bile yeter o anda. Aradan bir zaman
geçtikten sonra akrabamız olan annesi anneme oğlu olmasa cenaze işlerinin
aksayacağını söylemiş. Ama inanın oğlunun tek dahli bile yok. Sadece refakatçı.
Ona verilen değere bakın ardından gelen övünmeye bakın. Böyle övünmeye fırsat
vermemek gerekir gerçektende.
-İstediğini almak
için asla duygu sömürüsü yapma.
Bu sözün başka türlü söylenen biçimi de var. “Alamayacağın
şeyi isteme” derler. Alamayacağı şeyi istememek onurlu olmayı gerektirir.
Onurlu olan ihtiyaçlarını sınırsız tutmaz. En azla yetinmeyi bilmeden onurlu
olunamaz. Bir şeyi alıyorsanız karşılığında bir şeyi vermek zorunda kalabilirsiniz.
Bu kişiliğinizden taviz vermeye gelmesin. Kişilikten dolaylı veya doğrudan
taviz vermek duygu sömürüsüyle olur. Duygu sömürüsünüde dolaylı veya doğrudan
yapabilirsiniz. Doğrudan olanın en çirkini yalvarmak olsa gerek. Çocukların
seçtiği metot bu. Çocuklar onuru öğrendiği zaman böyle davranmayı bırakıyorlar.
Onur hayata gökyüzü kazandırmaktır. Gökyüzü yüksek olduğu ölçüde başımız dik
olur.
-Sana duyulan sevgiyi
ve güveni istismar etme.
İnsan sevmekte sevilmekte ister. Çünkü bu ikili ilişki
arkamızı güvenle dönebilme imkânı sağlar. Yoksa sırtımız duvara yaslı dururuz.
Eski çağlarda güçlünün egemen olduğu barbar dönemlerde toplumsal antlaşmalar
olmadığı için elinde bir şey bulunduranın saldırıya uğraması beklenir şeydi.
Çünkü tek gerçek güçtü. Güçlü yaşardı, güçsüz yok olurdu. Zamanla toplumsal
birliktelikler devleti, daha sonra devletler ülkeleri doğurdu. Yüksek dağlarda
erişilmez kalelerde yaşayan halk düze indi. Bu insanların ayırım gütmeksizin
birbirini sevebilme şartlarını doğurdu. Bu çağda daha birçok sebebi sayılabilir
ama şu kadarıyla yetinelim insanların ekilen nefret tohumlarına rağmen
birbirini sevme imkânı daha çoktur. Yeter ki bu imkânı istismar ederek güveni
yok etmeyelim.
SON
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder