31 Mayıs 2016 Salı

DÜŞÜNCE EVRENİNDE 3

Düşünce evreninde gezeceğimizi belirtmiştik. “Mum kokulu geceleriyle Amişler” yazı dizisini yazarken bu yazının ana fikride doğmuştu. Geçen bölümde “Ahlak” konusunu incelemeye başlamıştık. Fakat sakatlar haftası etkinliğimizi duyurmak amacıyla bu yazı dizisine bir gün ara verdim. Bunun için beni bağışlarsınız umarım. Bugünde “Ahlak” konusuna devam edelim.

Şurada kalmıştık.

Ahlak insanların bir arada yaşamasını sağlayan kurallar bütünüdür. Yalnız insan ahlaka ihtiyaç duymayabilir. Ahlaklı olmak için bir başka insana ihtiyaç vardır. Kimsenin olmadığı bir ortamda gürültü çıkarsanız ahlaksız olmazsınız. Bomboş bir ovada görünme ihtimali hiç yokken tuvalete çıksanız ahlaksız olmazsınız. Bir ıssız adada küfürler etseniz ahlaksız olmazsınız. Sahipsiz bir bağın üzümünü yeseniz ahlakınız eksilmez. Ahlaksız olabilmeniz için bulunduğunuz ortamda insanların olması gerekir. Kısaca ahlak insanlar arasında çatışmayı önleyen kanun kadar etkili yazısız kurallardır.

O kurallar şu başlıklarda toplanabilir: 

Adaletlilik, fedakârlık, doğruluk, dürüstlük, bağışlayıcılık, güvenirlilik, sorumluluk, hayır severlik, cesaretlilik, sabırlılık, bilgililik, iyilik etme, mahrum ve zayıf düşenleri savunma, teşekkür etme, eli açıklık, cömertlik, sözünde durma, tevekkül, alçak gönüllülük, yumuşak başlılık ve halka hizmet.

Ahlaklı insan görevler edinebilen insandır. İnsanın insan olabilmesinin birinci şartı faydalı olabilmesidir. İlk önce bunu görev edinir. İlk görev kendimize olan görevlerdir. Sonra şöyle bir sırayı izler.

1. Kendi şahsımıza karşı görevlerimiz.
2. Ailemize karşı görevlerimiz.
3. Vatan ve milletimize karşı görevlerimiz.
4. Bütün insanlara karşı görevlerimiz.

Kendimize karşı görevlerimiz kendimizi tanımakla başlar. Kendimizi tanımak kendimizi bilmektir. Ne tür olaylarda nasıl tepki vereceğimizi önceden bilemezsek istemeden birçok yanlışı yaparız. Bunun için kendimizi tanıyalım diyorum. Öz denetim denilen irade kontrolü ancak böyle mümkündür. İyileştiremediğimiz kötü huylarımızdan en az zararı görmek önce kendimizi tanımakla başlar. Kendimizi tanımak kadar önemli olan beden, akıl ve ruh sağlığımızı korumakta vardır. Bunlardan biri bile eksik olmamalıdır.

Ailemize karşı görevlerimiz bir yuvanın kurulmasıyla başlayıp, onun sürdürülmesini sağlamakla devam eder. Herkesin mutlu olmaya hakkı vardır. Ama çocukların daha fazla mutlu olma hakları vardır. Çünkü onlar kendi hayatlarını kendilerinden akıl ve bedenen daha güçlü olanların yani ailelerinin verdikleriyle sürdürebilirler. Bunun için anne baba özverili (fedakâr) olmak zorundadır. Çocukların şen sesleri ailede herkesin görevlerini yaptığının işaretidir.

Yaşadığımız ev bir sokağa, sokak bir mahalleye, mahalle şehre, şehirde ülkeye ve orda yaşayan millet adını verdiğimiz büyük topluma bağlıdır. Yaşadığımız evdeki en küçük toplum birimi aile kendi içindeki sorumluluk kadar adını andığım sırayla etrafına karşı sorumludur. Bu sorumluluk bireye bir takım görevler yükler. Vergi vermek gibi, askere gitmek gibi. Tarihi mirasa sahip çıkmak gibi.

İnsanın yaşamak en doğal hakkıdır. Sonra sağlık, sonra beslenme, sonra eğitim, sonra çalışmak, sonra seyahat.. dünyanın neresine giderseniz gidin bu haklar değişmez. Bunun üzerine kanunlar yapılır. En temel özgürlükler burada başlar. Bu durum bireye görevler yükler. Başlıca görevse başkasının varlık alanını işgal etmemektir. Yani karşındakinin dini, dili, rengi ne olursa olsun onu yaşatmaktır.

Bu saydıklarımdan biri eksik olursa ahlak çökmüş demektir.


DEVAM EDECEK  


Yayın Tarihi: 11.05.2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder