Düşünce evreninde gezeceğimizi belirtmiştik. “Mum kokulu
geceleriyle Amişler” yazı dizisini yazarken bu yazının ana fikride doğmuştu. Geçen
bölümde “Ahlak” konusunu incelemeye
başlamıştık. Fakat sakatlar haftası etkinliğimizi duyurmak amacıyla bu yazı
dizisine bir gün ara verdim. Bunun için beni bağışlarsınız umarım. Bugünde
“Ahlak” konusuna devam edelim.
Şurada kalmıştık.
Ahlak insanların bir arada yaşamasını sağlayan kurallar
bütünüdür. Yalnız insan ahlaka ihtiyaç duymayabilir. Ahlaklı olmak için bir
başka insana ihtiyaç vardır. Kimsenin olmadığı bir ortamda gürültü çıkarsanız
ahlaksız olmazsınız. Bomboş bir ovada görünme ihtimali hiç yokken tuvalete
çıksanız ahlaksız olmazsınız. Bir ıssız adada küfürler etseniz ahlaksız
olmazsınız. Sahipsiz bir bağın üzümünü yeseniz ahlakınız eksilmez. Ahlaksız
olabilmeniz için bulunduğunuz ortamda insanların olması gerekir. Kısaca ahlak
insanlar arasında çatışmayı önleyen kanun kadar etkili yazısız kurallardır.
O kurallar şu başlıklarda toplanabilir:
Adaletlilik, fedakârlık, doğruluk, dürüstlük,
bağışlayıcılık, güvenirlilik, sorumluluk, hayır severlik, cesaretlilik,
sabırlılık, bilgililik, iyilik etme, mahrum ve zayıf düşenleri savunma, teşekkür
etme, eli açıklık, cömertlik, sözünde durma, tevekkül, alçak gönüllülük,
yumuşak başlılık ve halka hizmet.
Ahlaklı insan görevler edinebilen insandır. İnsanın insan
olabilmesinin birinci şartı faydalı olabilmesidir. İlk önce bunu görev edinir.
İlk görev kendimize olan görevlerdir. Sonra şöyle bir sırayı izler.
1. Kendi şahsımıza karşı görevlerimiz.
2. Ailemize karşı görevlerimiz.
3. Vatan ve milletimize karşı görevlerimiz.
4. Bütün insanlara karşı görevlerimiz.
1. Kendi şahsımıza karşı görevlerimiz.
2. Ailemize karşı görevlerimiz.
3. Vatan ve milletimize karşı görevlerimiz.
4. Bütün insanlara karşı görevlerimiz.
Kendimize karşı görevlerimiz kendimizi tanımakla başlar. Kendimizi
tanımak kendimizi bilmektir. Ne tür olaylarda nasıl tepki vereceğimizi önceden
bilemezsek istemeden birçok yanlışı yaparız. Bunun için kendimizi tanıyalım
diyorum. Öz denetim denilen irade kontrolü ancak böyle mümkündür. İyileştiremediğimiz
kötü huylarımızdan en az zararı görmek önce kendimizi tanımakla başlar.
Kendimizi tanımak kadar önemli olan beden, akıl ve ruh sağlığımızı korumakta
vardır. Bunlardan biri bile eksik olmamalıdır.
Ailemize karşı görevlerimiz bir yuvanın kurulmasıyla
başlayıp, onun sürdürülmesini sağlamakla devam eder. Herkesin mutlu olmaya
hakkı vardır. Ama çocukların daha fazla mutlu olma hakları vardır. Çünkü onlar
kendi hayatlarını kendilerinden akıl ve bedenen daha güçlü olanların yani
ailelerinin verdikleriyle sürdürebilirler. Bunun için anne baba özverili
(fedakâr) olmak zorundadır. Çocukların şen sesleri ailede herkesin görevlerini
yaptığının işaretidir.
Yaşadığımız ev bir sokağa, sokak bir mahalleye, mahalle
şehre, şehirde ülkeye ve orda yaşayan millet adını verdiğimiz büyük topluma
bağlıdır. Yaşadığımız evdeki en küçük toplum birimi aile kendi içindeki
sorumluluk kadar adını andığım sırayla etrafına karşı sorumludur. Bu sorumluluk
bireye bir takım görevler yükler. Vergi vermek gibi, askere gitmek gibi. Tarihi
mirasa sahip çıkmak gibi.
İnsanın yaşamak en doğal hakkıdır. Sonra sağlık, sonra
beslenme, sonra eğitim, sonra çalışmak, sonra seyahat.. dünyanın neresine
giderseniz gidin bu haklar değişmez. Bunun üzerine kanunlar yapılır. En temel
özgürlükler burada başlar. Bu durum bireye görevler yükler. Başlıca görevse
başkasının varlık alanını işgal etmemektir. Yani karşındakinin dini, dili,
rengi ne olursa olsun onu yaşatmaktır.
Bu saydıklarımdan biri eksik olursa ahlak çökmüş demektir.
DEVAM EDECEK
Yayın Tarihi: 11.05.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder