(Namık Kemal 1)
Merhaba sevgili okurlar. Bir Pazar günü daha gene bir şair
ve o şairin şiirleriyle birlikte elinizde tuttuğunuz gazetemizle evinize
geldim. Bugünkü şairimiz vatan şairi namıyla ünlü Namık Kemal. Her hafta diğer
şairlerimize yaptığımız gibi önce şairimizi genel olarak bir tanıyalım.
“Türk milliyetçiliğinin öncülerinden, Genç
Osmanlı hareketi mensubu, ünlü Türk yazar, gazeteci, devlet
adamı, şair Namık Kemal, 21 Aralık 1840 tarihinde Tekirdağ’da
dünyaya geldi. Yenişehirli Mustafa Asım Beyle, Fatma Zehra Hanım’ın oğlu olan
şairimiz
Yurtseverlik, hürriyet, millet kavramlarına bağlı
bir Tanzimat Devri aydınıdır. Bu kavramları Türk fikir hayatına ve edebiyatına
sokan ilk sanatçıdır.
Çocukluğu annesinin babası Abdülatif Paşa’nın yanında geçti.
Abdülatif Paşa, Tekirdağ (Tekfurdağ) sancağında vali yardımcısı
idi; Afyonkarahisar sancağına tayin edildiğinde ailece Afyon’a
taşındılar. 1848 yılında annesi Fatma Zehra Hanım’ı Afyon’da
kaybetti. Mehmet Kemal, yaşamını büyükbabasının yanında sürdürdü.
Abdülatif Paşa’nın değişik kentlerde görev yapması nedeniyle
özel dersler aldı ve kendi kendini yetiştirmeye çalıştı. Arapça ve Farsça
öğrendi. 1855’te babasının Bulgaristan Filibe mal müdürü,
dedesinin Sofya kaymakamı oluşu ile Sofya’ya gitti. Sofya’da evlerine
ziyarete gelen dedesinin arkadaşı şair Binbaşı Eşref Bey, şiirlerini okuduktan
sonra Mehmet Kemal’e yazıcı, kâtip anlamlarındaki “Namık” adını verdi. O günden
sonra Namık Kemal olarak anılmaya başladı. 18 yaşına kadar kaldığı Sofya’da
komşuları Niş Kadısı Mustafa Ragıp Efendi’nin kızı Nesime Hanım ile
evlendi. Bu evlilikten Feride ve Ulviye adında iki kızı ve Ali
Ekrem adında bir oğlu dünyaya geldi.
1857’de İstanbul’a döndü ve Bab-ı Ali Tercüme Odası’nda
stajyer olarak memurluğa başladı. 1858’de büyükannesi Mahmude
Hanım’ı, 1859’da büyükbabası Abdülatif Paşa’yı kaybetti. Babasının ikinci
evliliğini yaptığı Dürrüye Hanım’ın Kocamustafapaşa’daki evinde
yaşadı. Babasının bu evliliğinden Naşit adında bir kardeşi oldu. 1859’da Gümrük
Kalemi’nde çalışmaya başladı.
1863’ten itibaren dört yıl yeniden Tercüme Odası’nda görev
aldı. Bu yeni görevi sırasında Batı’yı tanıyan kimselerle tanışma imkânı buldu
ve gözlerini batı kültürüne çevirdi. Edebiyatta batılılaşmanın ilk adımlarını
atan İbrahim Şinasi İle tanışması hayatını değiştirdi. Sanat ve hayat
görüşü değişti. Batı edebiyatını öğrenmeye başladı, ilgisi nesire yöneldi.
Tarih ve hukuk alanında kendini geliştirmeye çalıştı. Tercüme odasının bir
kâtibinden Fransızca dersleri aldı. Tasvir-i Efkar’da fıkra ve tercüme yazılar
kaleme aldı. İlk defa Şinasi’de gördüğü “hak, millet, vatan, hürriyet, millet
meclisi” gibi kelimeleri yaygınlaştırdı.
Bundan sonra fırtınalı bir hayat yaşayan Namık Kemal’in yolu
Ziya Paşa’yla kesişti. Çıkardığı gazete ve dergilerle hükümete şiddetli
muhalefeti nedeniyle baskı altına alınınca Ziya Paşa’yla Paris’e kaçtı. Mısır
yönetimindeki haklarından mahrum edilen Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunu
Mısırlı prens Mustafa Fazıl Paşa, kendisini Yeni Osmanlılar Cemiyeti’nin reisi
ilan etmiş ve Avrupa’ya davet ettiği örgüt üyelerinin finansörlüğünü üstlenmiş
birisiydi, maddi olarak şairimiz ve arkadaşlarını desteklemişti. Daha sonra
Paris’e gelen Sultan Abdülaziz’le ilişkilerini düzelten prens Mustafa
Fazıl Paşa sultanla İstanbul’a döndükten sonra Yeni Osmanlılar Cemiyeti’nden
mali desteğini çekince, o arada arkadaşları ile arası bozulan Namık
Kemal’de 1870’te Sadrazam Âli Paşa ile barışıp yurda döndü.”
Şairimizi tanıtmak amacıyla özetleyerek yaptığım alıntılara
gelecek hafta devam etmek üzere şimdi izninizle şairimizin şiirlerine yer
verelim.
...
BEYİTLER
Sana senden gelir bir işte ‘dâd’ lâzımsa
Zaferden ümidin kes gayriden imdad lâzımsa.
Yüksel ki yerin bu yer değildir;
Dünyaya gelmek hüner değildir.
Bize gayret yaraşır, merhamet Allah’ındır.
Hükmü ati ne fakirin, ne de şeyhin şahındır
Zaferden ümidin kes gayriden imdad lâzımsa.
Yüksel ki yerin bu yer değildir;
Dünyaya gelmek hüner değildir.
Bize gayret yaraşır, merhamet Allah’ındır.
Hükmü ati ne fakirin, ne de şeyhin şahındır
Namık Kemal
***
HIRRENÂME
(1872’de mizah dergisi Diyojen’de yayınlanan ve
Sadrazam Mahmud Nedim Paşa’yı yeren hicviye)
Kedimin her gece böbrekle dolardı sepeti
Yok idi Ni’metinin râhatının hiç adedi
Çeşmi şehlâ nigehi fârik iken nik ü bedi
Sardı etrafını bin dürlü adular
Kedimi gaflet ile fare-i idbâr yedi
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi
Keyfi gelse bıyığın oynatarak mırlar iken
Kızdırırsan yüzüne atlayarak hırlar iken
Kuyruğu geçse ele dırlanarak hırlar iken
Sofrada her kedinin def’ini hazırlar iken
Kedimi gaflet ile fare-i idbâr yedi
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi
Keseyi kapsa dökerdi yere hep pâreleri
Ciğere işler idi tırnağının yâreleri
Koşturur oynar idi kukla gibi fareleri
Deliğe sokmaz idi bir gün o âvâreleri
Kedimi gaflet ile fare-i idbâr yedi
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi
Ürperir tüyleri bir kerre deyince mırnav
Korkudan başlar idi lerzişe bakkal ile manav
Saldırırdı âdeme bulmaz ise başka bir av
Yüzünü görse köpekler diyemezken hav hav
Kedimi gaflet ile fare-i idbâr yedi
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi
Sokulunca yatağa kovmak ile gitmez idi
Okşamakla tokadı tekmeyi farketmez idi
Yiyecek görse gözü mırlaması bitmez idi
Kedimi gaflet ile fare-i idbâr yedi
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi
Kedimin her gece böbrekle dolardı sepeti
Yok idi Ni’metinin râhatının hiç adedi
Çeşmi şehlâ nigehi fârik iken nik ü bedi
Sardı etrafını bin dürlü adular
Kedimi gaflet ile fare-i idbâr yedi
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi
Keyfi gelse bıyığın oynatarak mırlar iken
Kızdırırsan yüzüne atlayarak hırlar iken
Kuyruğu geçse ele dırlanarak hırlar iken
Sofrada her kedinin def’ini hazırlar iken
Kedimi gaflet ile fare-i idbâr yedi
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi
Keseyi kapsa dökerdi yere hep pâreleri
Ciğere işler idi tırnağının yâreleri
Koşturur oynar idi kukla gibi fareleri
Deliğe sokmaz idi bir gün o âvâreleri
Kedimi gaflet ile fare-i idbâr yedi
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi
Ürperir tüyleri bir kerre deyince mırnav
Korkudan başlar idi lerzişe bakkal ile manav
Saldırırdı âdeme bulmaz ise başka bir av
Yüzünü görse köpekler diyemezken hav hav
Kedimi gaflet ile fare-i idbâr yedi
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi
Sokulunca yatağa kovmak ile gitmez idi
Okşamakla tokadı tekmeyi farketmez idi
Yiyecek görse gözü mırlaması bitmez idi
Kedimi gaflet ile fare-i idbâr yedi
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi
Namık Kemal
***
HÜRRİYET KASİDESİ
Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selametten
Çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükûmetten
Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten
Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez ianetten
Hakir olduysa millet şanına noksan gelir sanma
Yere düşmekle cevher sakıt olmaz kadr ü kıymetten
Vücudun kim hamir-i mâyesi hâk-i vatandandır
Ne gam rah-ı vatanda hak olursa cevr ü mihnetten
Muini zalimin dünyada erbab-ı denaettir
Köpektir zevk alan sayyad-ı bi-insafa hizmetten
Hemen bir feyz-i baki terk eder bir zevk-i faniye
Hayatın kadrini âli bilenler hüsn-i şöhretten
Nedendir halkta tul-i hayata bunca rağbetler
Nedir insana bilmem menfaat hıfz-ı emanetten
Cihanda kendini her ferdden alçak görür ol kim
Utanmaz kendi nefsinden de ar eyler melametten
Felekten intikam almak demektir ehl-i idrake
Edip tezyid-i gayret müstefid olmak nedametten
Durup ahkam-ı nusret ittihad-ı kalb-i millette
Çıkar asar-ı rahmet ihtilaf-ı rey-i ümmetten
Eder tedvir-i alem bir mekînin kuvve-i azmi
Cihan titrer sebat-ı pay-ı erbab-ı metanetten
Kaza her feyzini her lutfunu bir vakt için saklar
Fütur etme sakın milletteki za`f u betaetten
Değildir şîr-i der-zencire töhmet acz-i akdamı
Felekte baht utansın bi-nasib- erbab-ı himmetten
Ziya dûr ise evc-i rif`atinden iztırâridir
hicâb etsin tabiat yerde kalmış kabiliyetten
Biz ol nesl-i kerîm-i dûde-i Osmaniyânız kim
Muhammerdir serâpâ mâyemiz hûn-ı hamiyetten
Biz ol âl-i himem erbâb-ı cidd ü içtihâdız kim
Cihangirâne bir devlet çıkardık bir aşiretten
Biz ol ulvi-nihâdânız ki meydân-ı hamiyette
Bize hâk-i mezar ehven gelir hâk-i mezelletten
Ne gam pür âteş-i hevl olsa da gavgâ-yı hürriyet
Kaçar mı merd olan bir can için meydân-ı gayretten
Kemend-i can-güdâz-ı ejder-i kahr olsa cellâdın
Müreccahtır yine bin kerre zencîr-i esâretten
Felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gelsin
Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azîmetten
Anılsın mesleğimde çektiğim cevr ü meşakkatler
Ki ednâ zevki aladır vezâretten sadâretten
Vatan bir bî-vefâ nâzende-i tannâza dönmüş kim
Ayırmaz sâdıkân-ı aşkını âlâm-ı gurbetten
Müberrâyım recâ vü havfden indimde âlidir
Vazifem menfaatten hakkım agrâz-ı hükümetten
Civânmerdân-ı milletle hazer gavgâdan ye bidâd
Erir şemşîr-i zulmün âteş-i hûn-i hamiyetten
Ne mümkün zulm ile bidâd ile imhâ-yı hürriyet
Çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten
Gönülde cevher-i elmâsa benzer cevher-i gayret
Ezilmez şiddet-i tazyikten te`sir-i sıkletten
Ne efsunkâr imişsin ah ey didâr-ı hürriyet
Esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten
Senindir şimdi cezb-i kalbe kudret setr-i hüsn etme
Cemâlin ta ebed dûr olmasın enzâr-ı ümmetten
Ne yâr-ı cân imişsin ah ey ümmid-i istikbâl
Cihanı sensin azad eyleyen bin ye`s ü mihnetten
Senindir devr-i devlet hükmünü dünyaya infâz et
Hüdâ ikbâlini hıfzeylesin hür türlü âfetten
Kilâb-ı zulme kaldı gezdiğin nâzende sahrâlar
Uyan ey yâreli şîr-i jeyân bu hâb-ı gafletten
Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selametten
Çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükûmetten
Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten
Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez ianetten
Hakir olduysa millet şanına noksan gelir sanma
Yere düşmekle cevher sakıt olmaz kadr ü kıymetten
Vücudun kim hamir-i mâyesi hâk-i vatandandır
Ne gam rah-ı vatanda hak olursa cevr ü mihnetten
Muini zalimin dünyada erbab-ı denaettir
Köpektir zevk alan sayyad-ı bi-insafa hizmetten
Hemen bir feyz-i baki terk eder bir zevk-i faniye
Hayatın kadrini âli bilenler hüsn-i şöhretten
Nedendir halkta tul-i hayata bunca rağbetler
Nedir insana bilmem menfaat hıfz-ı emanetten
Cihanda kendini her ferdden alçak görür ol kim
Utanmaz kendi nefsinden de ar eyler melametten
Felekten intikam almak demektir ehl-i idrake
Edip tezyid-i gayret müstefid olmak nedametten
Durup ahkam-ı nusret ittihad-ı kalb-i millette
Çıkar asar-ı rahmet ihtilaf-ı rey-i ümmetten
Eder tedvir-i alem bir mekînin kuvve-i azmi
Cihan titrer sebat-ı pay-ı erbab-ı metanetten
Kaza her feyzini her lutfunu bir vakt için saklar
Fütur etme sakın milletteki za`f u betaetten
Değildir şîr-i der-zencire töhmet acz-i akdamı
Felekte baht utansın bi-nasib- erbab-ı himmetten
Ziya dûr ise evc-i rif`atinden iztırâridir
hicâb etsin tabiat yerde kalmış kabiliyetten
Biz ol nesl-i kerîm-i dûde-i Osmaniyânız kim
Muhammerdir serâpâ mâyemiz hûn-ı hamiyetten
Biz ol âl-i himem erbâb-ı cidd ü içtihâdız kim
Cihangirâne bir devlet çıkardık bir aşiretten
Biz ol ulvi-nihâdânız ki meydân-ı hamiyette
Bize hâk-i mezar ehven gelir hâk-i mezelletten
Ne gam pür âteş-i hevl olsa da gavgâ-yı hürriyet
Kaçar mı merd olan bir can için meydân-ı gayretten
Kemend-i can-güdâz-ı ejder-i kahr olsa cellâdın
Müreccahtır yine bin kerre zencîr-i esâretten
Felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gelsin
Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azîmetten
Anılsın mesleğimde çektiğim cevr ü meşakkatler
Ki ednâ zevki aladır vezâretten sadâretten
Vatan bir bî-vefâ nâzende-i tannâza dönmüş kim
Ayırmaz sâdıkân-ı aşkını âlâm-ı gurbetten
Müberrâyım recâ vü havfden indimde âlidir
Vazifem menfaatten hakkım agrâz-ı hükümetten
Civânmerdân-ı milletle hazer gavgâdan ye bidâd
Erir şemşîr-i zulmün âteş-i hûn-i hamiyetten
Ne mümkün zulm ile bidâd ile imhâ-yı hürriyet
Çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten
Gönülde cevher-i elmâsa benzer cevher-i gayret
Ezilmez şiddet-i tazyikten te`sir-i sıkletten
Ne efsunkâr imişsin ah ey didâr-ı hürriyet
Esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten
Senindir şimdi cezb-i kalbe kudret setr-i hüsn etme
Cemâlin ta ebed dûr olmasın enzâr-ı ümmetten
Ne yâr-ı cân imişsin ah ey ümmid-i istikbâl
Cihanı sensin azad eyleyen bin ye`s ü mihnetten
Senindir devr-i devlet hükmünü dünyaya infâz et
Hüdâ ikbâlini hıfzeylesin hür türlü âfetten
Kilâb-ı zulme kaldı gezdiğin nâzende sahrâlar
Uyan ey yâreli şîr-i jeyân bu hâb-ı gafletten
Namık Kemal
***
Haftaya şairimizin şiirlerine kaldığımız yerden devam
edeceğim. Herkese mutlu hafta sonları..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder