“Düşünce Evreninde”
gezmeye devam ediyoruz. Bugüne kadar dört yazıyla hayatı saran her konunun
“Düşünce Evreni”nin konusu olduğunu göstermek istemiş, son iki yazımızıda ahlaki
değerlere ayırmıştık. Düşünce evreninin önemli bir konusu bu. Çünkü insanlık
uzun süreden beri çıktığı hayat denen maceranın sürdürülebilmesini buna
bağlamıştır. Dinler bunu yaymaya çalışmış, devlette bunu ana ilke edinmiştir. Bugünde
bu konuyu sürdürelim.
Demiştik hatırlarsınız;
“Hiçbir anayasa ahlaksız öğe barındırmaz. Bugün için kimi
yerlere göre ahlaksızlık olarak nitelendirilebilecek bazı yasalar, içinde
bulunduğu toplumun özgürlük ihtiyaç ve anlayışını ortaya koymak ve gidermek
amacını taşır. Şunu unutmamak gerekir ki ahlaki değerler evrensel değildir.
Çağdan çağa ve ülkeden ülkeye değişir. Biz bunu birde yer küremiz kadar bir
alanla sınırlıyoruz. Oysa evrende daha gelişmiş akla, iradeye ve düşünceye
bağlı insan veya insana benzer canlılar varsa onların doğallıkla ilkeleri de
olacaktır. İşte bunun içinde hiçbir ahlaki değeri evrensellik ölçüsüne
yükseltemeyiz.
Özde bütün ahlaki değerler ortak yaşam alanının dışına
çıkılmamasını ve bu alanın düzenlenmesini amaç edinir. Gelgelelim ahlaki
değerleri, gelenekleri toplumun ileri gelenleri tarafından topluma giydirilmiş dar
gelen gömlek olarak görenlerde var. Haksızlar mı? Tamamen haksız oldukları söylenemez. Gene de
ortak yaşam alanı oluşturmanın yazısız kurallara ihtiyacı var. Her ne kadar itaatsizlik,
umursamazlık genç nesiller arasında son derece yaygın olsa da.
Ortak yaşamın şartları Sevgi göstermek, iyilik yapmak,
cömert ve dürüst davranmaktır.
Ahlakın bu öğelerinden sevgi için mutluluk anahtarı
diyebiliriz. Kimileri buna fedakârlık tuzağı olarak bakıyor olsa bile gerçekten
“Sevmeyi bilen mutluluğu getirecek birinci ahlaki öğeye sahip demektir. “Sevgi
toplumun birlik bağıdır çünkü.”
Ahlaki öğelerden olan sevgi ilkelere bağlı bir sevgidir. Tanımadığımız
birine karşılık beklemeden yardım ederken bizi harekete geçiren bu sevgidir.
Bizim insan olma vasfımız böylesi durumlarla ortaya çıkar. İlkelere bağlı sevgi
cinselliğe veya bireysel duygulara bağlı değildir.
Seven tahammüllü olur ve herkese iyilik yapmak ister.
Sanıldığının aksine kıskanç değildir. Kıskançlığın kendine duyulan güvensizlik
eseri olduğunu bilir, övünmez, kibirlenmez, çirkin davranışlarda bulunmaz,
kendi çıkarını düşünmez, kolayca kızmaz. Yapılan kötülüğün hesabını tutmaz.
Haksızlığa sevinmez. Her şeye katlanır.
Sevgi böyle bir güce sahip işte.
Sevginin gizli düşmanı vardır. O da maddiyatçılıktır.
Maddiyata önem veren insan kazanmaya değil, insanların üzerine basarak para kazanmaya
bakar. Böyleleri maddi refaha ve zevklere değer verir. Bununla birlikte
araştırmalar, insanların düşünülenden çok daha az parayla mutlu olabileceğini,
bundan daha fazla paranın daha fazla mutluluk getirmediğini tekrar tekrar
gösteriyor. Aslında maddi değerlere önem veren insanların mutsuzluğa yatırım
yaptıkları söylenebilir.
Gelecek bölümde de iyilik ve cömertlik üstünde duralım.
DEVAM EDECEK
Yayın Tarihi: 18.05.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder