31 Mayıs 2016 Salı

DÜŞÜNCE EVRENİNDE 5

“Düşünce Evreninde” gezmeye devam ediyoruz. Bugüne kadar dört yazıyla hayatı saran her konunun “Düşünce Evreni”nin konusu olduğunu göstermek istemiş, son iki yazımızıda ahlaki değerlere ayırmıştık. Düşünce evreninin önemli bir konusu bu. Çünkü insanlık uzun süreden beri çıktığı hayat denen maceranın sürdürülebilmesini buna bağlamıştır. Dinler bunu yaymaya çalışmış, devlette bunu ana ilke edinmiştir. Bugünde bu konuyu sürdürelim.

Demiştik hatırlarsınız;

“Hiçbir anayasa ahlaksız öğe barındırmaz. Bugün için kimi yerlere göre ahlaksızlık olarak nitelendirilebilecek bazı yasalar, içinde bulunduğu toplumun özgürlük ihtiyaç ve anlayışını ortaya koymak ve gidermek amacını taşır. Şunu unutmamak gerekir ki ahlaki değerler evrensel değildir. Çağdan çağa ve ülkeden ülkeye değişir. Biz bunu birde yer küremiz kadar bir alanla sınırlıyoruz. Oysa evrende daha gelişmiş akla, iradeye ve düşünceye bağlı insan veya insana benzer canlılar varsa onların doğallıkla ilkeleri de olacaktır. İşte bunun içinde hiçbir ahlaki değeri evrensellik ölçüsüne yükseltemeyiz.

Özde bütün ahlaki değerler ortak yaşam alanının dışına çıkılmamasını ve bu alanın düzenlenmesini amaç edinir. Gelgelelim ahlaki değerleri, gelenekleri toplumun ileri gelenleri tarafından topluma giydirilmiş dar gelen gömlek olarak görenlerde var. Haksızlar mı?  Tamamen haksız oldukları söylenemez. Gene de ortak yaşam alanı oluşturmanın yazısız kurallara ihtiyacı var. Her ne kadar itaatsizlik, umursamazlık genç nesiller arasında son derece yaygın olsa da.

Ortak yaşamın şartları Sevgi göstermek, iyilik yapmak, cömert ve dürüst davranmaktır.

Ahlakın bu öğelerinden sevgi için mutluluk anahtarı diyebiliriz. Kimileri buna fedakârlık tuzağı olarak bakıyor olsa bile gerçekten “Sevmeyi bilen mutluluğu getirecek birinci ahlaki öğeye sahip demektir. “Sevgi toplumun birlik bağıdır çünkü.”

Ahlaki öğelerden olan sevgi ilkelere bağlı bir sevgidir. Tanımadığımız birine karşılık beklemeden yardım ederken bizi harekete geçiren bu sevgidir. Bizim insan olma vasfımız böylesi durumlarla ortaya çıkar. İlkelere bağlı sevgi cinselliğe veya bireysel duygulara bağlı değildir.

Seven tahammüllü olur ve herkese iyilik yapmak ister. Sanıldığının aksine kıskanç değildir. Kıskançlığın kendine duyulan güvensizlik eseri olduğunu bilir, övünmez, kibirlenmez, çirkin davranışlarda bulunmaz, kendi çıkarını düşünmez, kolayca kızmaz. Yapılan kötülüğün hesabını tutmaz. Haksızlığa sevinmez. Her şeye katlanır.

Sevgi böyle bir güce sahip işte.

Sevginin gizli düşmanı vardır. O da maddiyatçılıktır. Maddiyata önem veren insan kazanmaya değil, insanların üzerine basarak para kazanmaya bakar. Böyleleri maddi refaha ve zevklere değer verir. Bununla birlikte araştırmalar, insanların düşünülenden çok daha az parayla mutlu olabileceğini, bundan daha fazla paranın daha fazla mutluluk getirmediğini tekrar tekrar gösteriyor. Aslında maddi değerlere önem veren insanların mutsuzluğa yatırım yaptıkları söylenebilir.


Gelecek bölümde de iyilik ve cömertlik üstünde duralım.


DEVAM EDECEK


Yayın Tarihi: 18.05.2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder