31 Mayıs 2016 Salı

ŞAİRLERİN ŞİİRLERİYLE SÖYLEDİĞİ

(Namık Kemal 2)

Merhaba sevgili okurlar. Geçen hafta vatan şairi Namık Kemal’i tanıtmaya başlamış, şiirlerine yer vermiştim. Kaldığımız yerden devam ediyorum.

“Namık Kemal, Sadrazam Ali Paşa’nın ölümünden sonra 1872’de “İbret Gazetesi”ni çıkararak yeniden muhalefete başladı. Doğal olarak sürgünlerde.. Önce mutasarrıf olarak Gelibolu’ya atandı. Aynı yılın sonunda açığa alınıp İstanbul’a dönünce sıkı takibe alındı, çıkardığı gazeteler kapatıldı. Bunun üstüne tiyatroyla ilgilenmeye başladı. Yazdığı tiyatro oyunu “Vatan Yahut Silistre”  Güllü Agop’un Gedikpaşa tiyatrosunda oynandığında halk coşup olaylar çıkınca yargılanmadan Magosa’ya sürgüne gönderildi. Namık Kemal birkaç eserinin dışında bütün eserlerini bu sürgünlük yıllarında Kıbrıs’ta yazdı.

Bu son sürgünü olmadı tabii. II. Abdülhamit’e muhalefetten önce Girit’e sonra kendi isteğiyle Midilli’ye gönderildi. 2.5 yıl sonra mecburi ikâmete tutulduğu Midilli’de mutasarrıf olarak görevlendirildi. Mutasarrıflığı sırasında Midilli’ye Türk Okulları açarak, refah seviyesini yükselterek ihya ederken devlet-i aliyyenin hazine gelirlerini arttırdı. Midilli’de gösterdiği yararlılık üstüne 1882’de Nişan-i Osman-i madalyasi ile ödüllendirildi. Artık Osmanlıyla barışmış ve ardı ardına düşünceleri ve eserleri nedeniyle ödüller almaya başlamıştı. Magosa’da yazmaya başladığı Celaleddin Herzemşah adlı eserini bu dönemde tamamladı. Bu eser, okunmak için yazılmış 15 perdelik tarihi bir oyundur. Harzemşahlar Devleti’nin son hükümdarı Celaleddin Harzemşah etrafında gelişen oyunda İslam birliği düşüncesini işledi. Sultan Abdülhamit, bu eserinden ötürü onu bâlâ rütbesi ile ödüllendirdi.

1884’te Rodos mutasarrıfı oldu. Rodos adasındaki çalışmaları da padişahın imtiyaz madalyası ile ödüllendirildi. İngiliz ve Yunanlıların şikayeti üzerine 1887’de Rodos’taki görevi sona erdi. Sakız Adası mutasarrıfı oldu.

Sakız Adası’nın kuru havası nedeniyle rahatsızlanan Namık Kemal, 2 Aralık 1888 günü 48 yaşında hayatını kaybetti. Adada bir caminin haziresine defnedildi. Arkadaşı Ebüziyya Tevfik, şairin Bolayır’da gömülme arzusunu padişah II. Abdülhamit’e iletince naaşı Gelibolu’ya nakledildi. Bolayır’da Orhan Gazi’nin oğlu Şehzade Gazi Süleyman Paşa’nın türbesinin yanına gömüldü. Birkaç yıl sonra Sultan Abdülhamit bir türbe yaptırdı. Türbenin planını Tevfik Fikret çizdi. 1912 Mürefte-Şarköy depreminde sütunlar zedelendiği için halen mermer kaplı bir kabirde bulunmaktadır.
Namık Kemal’in ölümünden sonra II. Abdülhamit, şairin oğlu Ali Ekrem’i sarayda görevlendirdi, babası Mustafa Asım’ı ise saraya müneccimbaşı tayin etti.

Tanzimat döneminin en önemli düşünce, sanat ve siyaset adamlarından birisidir. ”Toplum için sanat” anlayışını benimsemiştir. Sanatı, toplumun Batılılaşması için bir araç olarak kullanmıştır. Eserlerini halkın anlayabileceği sade bir dille yazmayı amaçlamıştır. Divan edebiyatının süslü-sanatlı düz yazısı yerine, belli bir düşünceyi iletmeyi amaçlayan yeni bir düzyazıyı kullanmıştır. Eserlerinde noktalama işaretlerini kullanmıştır. Gençliğinde Divan Edebiyatı tarzında şiirler yazmış, Avrupa’ya gittikten sonra yeni edebiyatı benimsemiş ve o yolda yapıtlar vermiştir. Namık Kemal, Fransız edebiyatını örnek almış, romantizmin etkisinde kalmıştır. Şiirleri biçim bakımından eski, konu bakımından yenidir. Yurt, ulus, özgürlük gibi konuları işlemiştir. Ayrıca şiirlerinde mücadeleci tipte bir insan yaratmıştır. Tiyatroyu ‘eğlencelerin en faydalısı’ olarak nitelemiş, halkın eğitilmesinde okul gibi görmüş, sahne dili ve tekniği yönünden başarılı yapıtlar vermiştir.”

Şairimizi tanıtmak amacıyla özetleyerek yaptığım alıntılardan sonra sıra şiirlere geldi.

...

KIT’ALAR

I

Eylemem ölsem de kızbi ihtiyar,
Doğruyu söyler gezer bir şairim.
Bir güzel mazmun bulunca, Eşrafa,
Kendimi hicveylemezsem kafirim!

II

Kabrimi kimse ziyaret etmesin Allah için,
Gelmesin reddeylerim billahi öz kardeşimi.
Gözlerim ebna-yi ademden o rütbe yıldı kim,
İstemem ben fatiha, tek çalmasınlar taşımı

III

Vakt-i, istibdatta söz söylemek memnu idi;
Ağlatırdı ağzını açsan hükümet ananı!
Devr-i hürriyetdeyiz şimdi, değişti kaide.
Söyletirler evvela, sonra ........  .....!

IV

Çekdiğim çevr ü cefanın sebebinden sorma
Deme kim: -Badıhave menkabe dellalı budur!
Habs ile, nefy ile, işkence ile ömür geçer,
İşte Türkiyye’de şair olanın hali budur!

V

Vükela kabrine heykel dikelim şöyle yazıp
Ki: ‘Bunun hal_i hayatına yeri münhal idi
Sanmayın yavm_i vefatında bilindi kadri
Sağlığında yine bu böylece bir heykel idi’

VI
Padişahım, bir dirahta döndü kim guya vatan,
Daima bir baltadan bir şahıhali kalmıyor:
Gam değil amma bu mülkün böyle elden gitmesi,
Gitgide zulmetmeğe elde ahali kalmıyor

Namık Kemal

***

VATAN TÜRKÜSÜ

İşte adû, karşıda hâzır-silah,
Arş yiğitler vatan imdâdına.
Arş ileri, arş bizimdir felah,
Arş yiğitler, vatan imdâdına!

Cümlemizin vâlidemizdir vatan,
Herkesi lûtfuyla odur besleyen;
Bastı adû göğsüne biz sağ iken,
Arş yiğitler, vatan imdâdına!

Şân-ı vatan, hıfz-ı bilâd û ibâd,
Etmededir süngünüze istinâd;
Milleti eyler misiniz nâ-murad,
Arş yiğitler, vatan imdâdına!

Rehberimiz gayret-i merdânedir,
Her taşımız bir nice bin cânedir;
Câne değil meyi bugün, şânedir,
Arş yiğitler, vatan imdâdına!

Yare nişandır tenine erlerin,
Mevt ise son rütbesidir askerin;
Altı da bir, üstü de birdir yerin
Arş yiğitler, vatan imdâdına.

Namık Kemal

***

VATAN ŞARKISI

Amalimiz afkarımız ikbal-i vatandır
Ser-haddimize kal`e bizim hâk-i bedendir
Osmanlılarız ziynetimiz kanlı kefendir
Gavgaada şehadetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız can veririz nâm alırız biz

Kan ile kılıçtır görünen bayrağımızda
Can kokusu geçmez ovamızda dağımızda
Her gûşede bir şîr yatar toprağımızda
Gavgaada şehadetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız can veririz nâm alırız biz

Osmanlı adı her duyana lerze-resândır
Ecdâdımızın heybeti ma`rûf-i cihandır
Fıtrat değişir sanma bu kan yine o kandır
Gavgaada şehadetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız can veririz nâm alırız biz

Top patlasın ateşleri etrafa saçılsın
Cennet kapısı can veren ihvâna açılsın
Dünyada ne bulduk ki ölümden de kaçılsın
Gavgaada şehadetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız can veririz nâm alırız biz.

Namık Kemal

***

YOKTUR

Gül ruhluların misali yoktur.
Hurşidin o rengi âli yoktur.
Ağyar ile ülfet etmek ister
Ben ölmeden ihtimali yoktur.
Cevretme değil fedayı aşka,
Öldürse dahi vebali yoktur.
Allah’adır istinadım ancak
Nevi beşerin kemali yoktur.

Namık Kemal

***

VATAN MERSİYESİ

Ah yaktık şu mübarek vatanın her yerini
Saçtık eflake kadar dudunu ateşlerini
Kapadı gözde olanlar çıkacak gözlerini
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara maderini

Kendimizden niçün olduk bu kadar biz me’yus
Gidelim dadına Allah içün ehl-i namus
Sönüyor şem-i emel işte kırıldı fanus
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara maderini

Serilip hak-i hakarette vatan can veriyor
Yetişin son nefesimdir gelin imdada diyor
Sevgili validemiz akıbet elden gidiyor
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara maderini

Bu vatandır dağıtan âleme ilm ü edebi
Bundandır Beyit-i Harem Mescid-i Aksa’yı Nebi
Ne bela çektik ise hep bu vatandır sebebi
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara maderini

Vatanı çiğnedi geçti vatanın ağyarı
Merhamet kaldı sana iki cihan hünkârı
Gidiyor sevgili Kuran’ı hıfz et bari
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yoğimiş kurtaracak bahtı kara maderini

Namık Kemal

***

Bugün yazımızı bitirirken aşağıdaki alıntıyı ekliyor ve iyi pazarlar diliyorum.

“Namık Kemal ile Deli Hikmet’in birlikte söylediği bu şiiri Anadolu’muzun kurtuluş günlerinde, 1.Millet Meclisinde Başkumandan Mustafa Kemal Paşa kürsüden okumuş ve sonunu şu tarzla bağlamıştır:

-Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini
-Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini.”
(Kabaklı,1978: 587)



Yayın Tarihi: 22.05.2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder