Amişler, Amerika gibi dünyanın en gelişmiş ülkesinde 17. yy
gelenekleriyle en az 300 yıl öncesinin hayatını seçmiş ve hiç değişmemiş bir
halktır. Bu halk köy meydanında bulunan bir telefon dışında kesinlikle bu çağa
ait başka tek bir araç kullanmıyorlar. 21. yy insanına oldukça garip
gelebilecek yaşam tarzıyla daima ilgi odağı olmuşlardır. Onlara yaşam
tarzlarının nedenini sorarsanız, “gelişmenin masumiyeti öldürmemesi için” diyeceklerdir.
Haksızlar mı? Bence haksız sayılmazlar. Her şeyin paraya dönüştüğü yeni
liberalizmin kanatlarındaki kapitalizmle satılmayan neyimiz kaldı? İnançlar,
hizmetler, ürünler, ne varsa hepsi alınıp satılıyor. Ülkeler bile alınıp
satılıyor artık. Amişleri konu edindiğimiz yazı dizimizin önceki bölümünü Amiş
kadınlarını anlatarak bitirmiştik. Bugünkü son bölüme Amiş erkeklerini
anlatarak başlayalım.
*
Amiş erkekleri
Amiş erkekleri son derece çalışkan ve ailesine bağlı insanlardır. Tarım ve marangozluk işlerinde oldukça iyi çalışırlar ve ailelerinin geçiminden sorumludurlar.
Tıpkı kadınları gibi son derece sade yaşayan Amiş erkekleri, genelde koyu renkli uzun ve gösterişsiz pardösüye benzer giysiler giyerler. Pardösü benzeri kıyafetlerinin içine giydikleri gömlekleri daima yakasızdır. Dört mevsim fötr şapka takarlar. Yaz aylarında hasır şapka kullanan Amiş erkekleri, Kış aylarında koyu ve düz renk şapkalar kullanırlar. Kesinlikle bıyık bırakmazlar. Ancak evlendiklerinde bıyıksız sakal bırakarak evli olduklarını belirtirler.
Amişlerde evlilik ve aile oldukça önemlidir. 18-20 yaşlarına gelen erkekler evlenme çağına gelmiş kabul edilir ve beğendikleri kızlarla gizlice görüşerek eşlerini seçerler. Evlilik için birinci şart bir Amiş kızını seçmektir. İkinci şartsa her iki ailenin de onayını almaktır. Uygun görülen bir evlilik söz konusu olduğunda hasat mevsimi olması sebebiyle Kasım ayı beklenir ve son derece sade bir törenle gençler evlendirilir. Çiftler, ilk evlendikleri yıllarda aileleriyle yaşarlar. Sahip oldukları çocukların sayısı artınca imc usulü toplanan paralarla kendileri için inşa edilen yeni evlerine geçerler. Amişlerde birçok iş cemaatten toplanan paralarla ve elbirliğiyle yapılır.
Amiş erkekleri son derece çalışkan ve ailesine bağlı insanlardır. Tarım ve marangozluk işlerinde oldukça iyi çalışırlar ve ailelerinin geçiminden sorumludurlar.
Tıpkı kadınları gibi son derece sade yaşayan Amiş erkekleri, genelde koyu renkli uzun ve gösterişsiz pardösüye benzer giysiler giyerler. Pardösü benzeri kıyafetlerinin içine giydikleri gömlekleri daima yakasızdır. Dört mevsim fötr şapka takarlar. Yaz aylarında hasır şapka kullanan Amiş erkekleri, Kış aylarında koyu ve düz renk şapkalar kullanırlar. Kesinlikle bıyık bırakmazlar. Ancak evlendiklerinde bıyıksız sakal bırakarak evli olduklarını belirtirler.
Amişlerde evlilik ve aile oldukça önemlidir. 18-20 yaşlarına gelen erkekler evlenme çağına gelmiş kabul edilir ve beğendikleri kızlarla gizlice görüşerek eşlerini seçerler. Evlilik için birinci şart bir Amiş kızını seçmektir. İkinci şartsa her iki ailenin de onayını almaktır. Uygun görülen bir evlilik söz konusu olduğunda hasat mevsimi olması sebebiyle Kasım ayı beklenir ve son derece sade bir törenle gençler evlendirilir. Çiftler, ilk evlendikleri yıllarda aileleriyle yaşarlar. Sahip oldukları çocukların sayısı artınca imc usulü toplanan paralarla kendileri için inşa edilen yeni evlerine geçerler. Amişlerde birçok iş cemaatten toplanan paralarla ve elbirliğiyle yapılır.
*
Gelişmiş devlet anlayışının olmadığı toplumların tipik davranışları
Amişlerde de görülüyor. Buraya kadar anlattıklarımız bunun göstergesi.
Yardımlaşma, toplu hareket etme, sadelik, doğal hayata uyum bu toplumların
vazgeçilmez öğeleridir. Bunun tersi bir davranış bir halkın yok olma sürecini
açar. Hayatı sürdürebilmek, yeni nesilleri geleceğe hazırlamak için başka bir
yol yoktur. Bugün özlemini çektiğimiz sıkı insan ilişkileri böyle toplumlarda
bir zorunluluktur.
Sırada Amiş çocukları var.
*
Amiş çocukları
Çocuklar neslin ve inanışın devamı için son derece önemlidir. İyi birer Amiş olarak yetiştirilmeleri için her türlü imkân sağlanmaya çalışılır. Amiş köylerinden birine yaklaştığımda benim için en güzel manzara, yanlarında sopa ve benzer malzemelerle kendi oyunlarını kurarak bir arada oynayan çocuklardı. Ellerinde son teknoloji oyun makineleriyle tüm günlerini geçiren yaşıtlarının yanında onlar, doğanın ortasında tozun toprağın içinde gerçekten çocuktular.
Amişler’i modern toplumlardan ayıran en önemli özellikleri ise eğitim konusundaki kati tutumları. Lise eğitimi almanın dünyevi zevk ve hırslara sürükleyeceğine inanan Amişler, sadece 8 yıllık bir eğitimin yeterli olduğuna inanıyorlar. Bu 8 yılı da kendi kiliseleri tarafından işletilen okuma-yazmanın yanında İncil derslerinin ağırlıklı olarak verildiği okullarda alıyorlar. ABD kanunlarına aykırı olan bu durum, 1972 yılında Amiş çocuklarının 8 yıllık eğitimin ardından okulu bırakmamaları ve eğitimlerine devam etmeleri için bir dava açılmasına sebep olmuş. Mahkeme dini özgürlüğe aykırı olacağını düşündüğünden kararı Amişler lehine vermiş ve 8 yıldan fazla okumak istemeyenlerin eğitimini sonlandırmalarına izin verilmiş. Buna rağmen bazı modernist Amişler, çocuklarının okumalarından yana oldukları için ait oldukları topluluktan herhangi bir baskı görmeden çocuklarını okula göndermeye devam etmişler.
Kendi aralarında ve ibadetleri esnasında Almancanın bir lehçesini konuşan Amişler, bu dili çocuklarına da muhakkak öğretiyorlar. Örf ve adetlerine son derece bağlı yetişen bu çocuklar izole yaşamları içinde son derece mutlu görünüyor ve nesillerinin devamını garantiliyorlar.
Çocuklar neslin ve inanışın devamı için son derece önemlidir. İyi birer Amiş olarak yetiştirilmeleri için her türlü imkân sağlanmaya çalışılır. Amiş köylerinden birine yaklaştığımda benim için en güzel manzara, yanlarında sopa ve benzer malzemelerle kendi oyunlarını kurarak bir arada oynayan çocuklardı. Ellerinde son teknoloji oyun makineleriyle tüm günlerini geçiren yaşıtlarının yanında onlar, doğanın ortasında tozun toprağın içinde gerçekten çocuktular.
Amişler’i modern toplumlardan ayıran en önemli özellikleri ise eğitim konusundaki kati tutumları. Lise eğitimi almanın dünyevi zevk ve hırslara sürükleyeceğine inanan Amişler, sadece 8 yıllık bir eğitimin yeterli olduğuna inanıyorlar. Bu 8 yılı da kendi kiliseleri tarafından işletilen okuma-yazmanın yanında İncil derslerinin ağırlıklı olarak verildiği okullarda alıyorlar. ABD kanunlarına aykırı olan bu durum, 1972 yılında Amiş çocuklarının 8 yıllık eğitimin ardından okulu bırakmamaları ve eğitimlerine devam etmeleri için bir dava açılmasına sebep olmuş. Mahkeme dini özgürlüğe aykırı olacağını düşündüğünden kararı Amişler lehine vermiş ve 8 yıldan fazla okumak istemeyenlerin eğitimini sonlandırmalarına izin verilmiş. Buna rağmen bazı modernist Amişler, çocuklarının okumalarından yana oldukları için ait oldukları topluluktan herhangi bir baskı görmeden çocuklarını okula göndermeye devam etmişler.
Kendi aralarında ve ibadetleri esnasında Almancanın bir lehçesini konuşan Amişler, bu dili çocuklarına da muhakkak öğretiyorlar. Örf ve adetlerine son derece bağlı yetişen bu çocuklar izole yaşamları içinde son derece mutlu görünüyor ve nesillerinin devamını garantiliyorlar.
Bu yazıyı fazla uzatmamak için pek araya girmedim.
Çocukluktan eğitime, ordan inanç ve üretime kadar uzanan yolda bütün bu
davranışlardan geçmiş bir birey olarak modernitenin getirdiği birçok kolaylık
ve rahatlığın yanı sıra götürdüğü birçok değerin olduğunu söyleyebilirim. Zaman
zaman bunu hatırladığımızda da geçmişe özlem demek olan Fransızca kelimeyle
nostalji yapmış oluyoruz. En yaygın nostaljimiz ise mum ışığında sevgiliyle baş
başa yenen bir akşam yemeğidir. Oysa Amişler mum kokulu gecelere hala sahipler.
SON
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder