14 Ağustos 2010 Cumartesi

AB UYUM YASALARIMI AKP UYUM YASALARIMI

Türkiye’de iktidara gelen her parti lideri yasalarla kuşatılmış olmaktan, dolayısıyla anayasaların ruhuna ters hareket etme isteği gizlenerek, halkın yararına olduğunu söyledikleri değişiklikleri, aslında kendi istediklerini yapamamaktan yakınıp dururlar. Oynamaya niyetli olmayan yeni gelinlerde “yerim dar” dermiş, yer açılınca da bu defada “yenim dar” (elbisemin kolları dar) dermiş.

Siyasi tarihimize şöyle bir bakın ne kadar haklı olduğumu göreceksiniz. Çok uzaklara gitmeye gerek yok! 1970 ile 2000 arasında geçen 30 yılı aklınıza getirin. 1970’ler devletçiliğin önemli olduğu, pek çok yatırımın devlet tarafından yapıldığı dönemdir. 1980’ler bu yatırımın durduğu, hatta devletin elindeki işletmelerin satılma fikrinin ortaya atıldığı, 1990’lar bu fikrin uygulamaya konduğu, 2000’lerde satışların bitirildiği dönemdir. Bu arada ekonomik yapıya hakimiyetinden dolayı devletin yapısının hantallığından söz ediliyordu. Her iktidara gelen Siyasi parti seçmenine ve yandaşına yaranmak için işsizliği görece olarak indiren, ama devletin çok daha hantallaşmasına sebep olan, Kamu İktisadi Teşekkülleri (KİT) adıyla andığımız bu işletmeleri gereğinden fazla personelle ve işçiyle doldurdu. Öyle ki, aynı partiden bir bakan değiştiğinde bile ilgili bakanlığın elindeki KİT’lere yeniden, fakat bu kez o bakanın etrafında kümelenenler işe alınıyordu. Sonunda KİT’lerin zarar ettiği sözleri yaygınlaştı. KİT’lerde çalışanların maaşlarının vergi ödeyen bordroluların sırtına bindirildiği belirtilerek bunların satışına zemin hazırlandı. Kamuoyunun böylelikle KİT çalışanlarına husumet duymaları sağlanarak KİT’lerin satışına engel olmalarının önüne geçilmiş oldu. Ardından KİT’lerde çalışan işçilere ne olduysa oldu. Hepsi işsiz kaldı. Memur bu konuda hiç sıkıntı çekmedi, hatta onlara yer beğendirilerek memurluluklarının devam etmesi sağlandı. Yolsuzluklar ayrı bir konu.

Gelelim bu gün olanlara. Ne yapılmak isteniyor? Gerekçeler haklı veya haksız, bugünkü konumuz bu gerekçeleri görmek değil. Ama yapılmak istenen (yada başkalarınca yaptırılmak istenen) hükümetlerin Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) ve Hakimler Savcılar Yüksek Kuruluna (HSYK) hakim olmaktır. Böylelikle hükümetler (şimdilik AKP, başka zamanlarda iktidara gelebilecek başka partiler) devletin bu organlarında tek söz sahibi olacaklar. Adı tarafsızlaştırma olsa da bu kurumlar politikaya bulaştırılmış olacaklar.

Dünyada buna benzer bir durum Sırbistan HSYK’sında yaşanmış. Bursa Haber Gazetesinin Hasip Öztürk adlı yazarı köşesinde şunları yazmıştı.

“Gözümüzün önünde yaşanmış bir Sırbistan anayasa ve adalet reformu örneği var! AB üye adayı Sırbistan’dan söz ediyorum. Türkiye gibi, AB gözetiminde uyum amaçlı, reform yasaları yapan bir aday ülke! 2008 yılında reform nitelemeli bir Anayasa kabul etmişler. İçinde -yargı reformu- da varmış. Yüksek Hakimler Konseyi adıyla, HSYK karşılığı bir kurum oluşturmuşlar. Adı reform olunca, üye yargıçların çoğunu Sırbistan meclisi seçmiş!

Yüksek Hakimler Konseyi, bir yönetmelik yapmış. Kararlarının gizli olacağını, gerekçegöstermeyeceğini belirlemiş. Ardından yargı reformu (!) bağlamında, ülkede görevli 2413 hakim ile 1000 kadar savcının sözleşmesini geçersiz saymış! Hakim-savcı sayısını da % 25 indirivermiş..

Yeniden atanmak isteyen hakim ve savcılardan başvurmalarını istemiş. 31 aralık 2009’akadar süre tanımış. Başvuru yapan 730 eski hakimin ve 250 savcının atamasını yapmamış.

Yani atananlar listesinde adları geçmemiş. Atama kriterleri ve liyakat ölçüleri de belli edilmemiş.

Ataması yapılmayanlara, niye atanmadığına ilişkin belge ve gerekçe verilmemiş. Kimse bu keyfi ve hukuksuz işlemi yargı önüne götürememiş. Bir ocak 2010 günü binlerle hakim ve savcı işsiz kalmış!..

Alın işte dumanı üstünde bir Anayasa ve yargı reformu uygulaması! AB gözetiminde, uyumyasalarıyla uyumlu! Uzakta değil, Sırbistan’da! AB üye adayı bir ülkede! Söz dinlemeyen, hatır gönül bilmeyen; yasadır, hukuktur, vicdani kanaatdir diye tutturan hakim ve savcılardan bir çırpıda kurtulmuşlar! Hepsini kovmuşlar! AB’nin gözü önünde ve bilgisi içinde! Dünyanın gözlerine baka baka!.”

İşte okudunuz, gördünüz. AB uyum yasalarımı desek yoksa, her ne kadar 12 eylülle hesaplaşma olarak gösterilse de Berhan Şimşek’in çok beğendiğim ve çok yerinde bulduğum deyişiyle “kat çıkma izni” olmaktan başka anlam taşımayan bu anayasa değişikliği oylaması için AKP uyum yasalarımı desek bilmiyorum, emel ve arzuların örtüştüğü birlikteliğin ürünüyle halk oylamasına dayandırılarak bizde de yapılmak istenen bu! Yazımın başında KİT’lerle ilgili yazdıklarımda dikkate alınırsa TSK, Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nında, KİT’lerin partizanlaşması gibi partizanlaşmasından korkuyorum. Sonunda onlarda KİT’ler gibi görücüye çıkarılır da açık arttırmayla satılır mı, ne dersiniz?

Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com

Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com


Yayın Tarihi 08.08.10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder