30 Ağustos 2010 Pazartesi

ŞAİRLERİN ŞİİRLERİYLE SÖYLEDİĞİ 55

Merhaba sevgili okurlar. Kavurucu sıcakların hüküm sürdüğü yaz aylarında nefes alacak serin bir köşe bulabiliyorsanız değmeyin keyfinize. Bu sıralar en büyük nimet o oldu. Yaz başındaki serin ve yağışlı havalardan dolayı çoğumuz yaz yazlığını göstersin dedik. Şimdi yaz yazlığını gösteriyor işte. Ama biz sınırlarımızı çabuk unutan bir varlık olduğumuz için her şeyden şikâyet ediyoruz. Hoş unutmasak ne olacaktı? Dayanma gücümüz değişmeyecekti ki.. yer yer mevsim normallerinin 3 ilâ 6 derece üzerinde sıcaklar gene olacaktı ve biz gene şikâyet edecektik.

Bu sıcakların üstüne ramazan ayıda geldi. Dini yükümlülüklerini yerine getiren her Müslüman kaybettiği suyu oruçlu olduğu sırada yerine koyamadığı için bu sıcaklardan daha fazla etkileniyor. Örnek verecek olursam kendimden örnek verebilirim. İlk gün çok etkilendim. Ter yoluyla çok sıvı kaybettim çünkü. En sonunda idrar yollarım biber gibi yandı. Doğrusu kendimden korktum. Ertesi günlerde daha az hareket etmeye çalıştım. Af edersiniz; daha az yüz numaralı odayı ziyaret ettim. Vücudumdaki su kaybını biraz engellemiş olmalıyım ki ilk gün kadar idrar yollarım yanmadı. Birde ben 21 senedir tek böbrekliyim. Kalan böbreğimin zorlanmamasını sağlığım için düşünmek zorundayım. Diyalizler çekilir şey değil. Allah onu çekmemizi emretmişse amenna. Fakat gene de dikkatli olmak şart. Bunun için sağlığınızı zora sokacaksa oruç tutmamanızda fayda varsa tutmayın. Düzenli ilaç alanlar en başta olmak üzere ameliyat sonrası dinlenme ve iyileşme süresi demek olan nekâhat süresinde olanlar oruç tutmamalılar. Unutmayın Allah bu vücudu bize iyi bakalım diye emanet verdi. Emanete hıyanet olmaz!

Bütün oruç tutanlara Allah sabrını da verir. Ben oruçlu olanlara irade savaşlarında başarılar dilerim. Allah her dua edenin duasını, her ibadet edenin ibadetlerini kabul etsin.

Bu sıcaklarda yazmakta çok zor. Bilgisayar başında şıpır şıpır ter döküyorum. Laptopum da bir ısınıyor ki, sormayın. Bu şartlarda bu yazılar sizin huzurunuza geliyor. Gazeteyi yayına hazırlayan, yazı kurulu ve matbaa bölümünde çalışanların durumu daha zor. Onlara da sabırlar diliyorum.

Bu haftaki şiirlerle 55 haftada bir ajandayı bitirmiş oluyorum. 1971-2003 yılları arasında yazdığım şiirlerin tamamı elinizin altında. Bundan sonra nerdeyse yarım ciltlik bir ajanda daha var. Onlardan da yayınlanabilir nitelikte olanları seçerek sizlere sunmaya devam edeceğim.

İzin verirseniz bu haftada şiirlerin arasına girmeyeceğim. Şiirlerin yazılış öyküsü yada bende bıraktığı düşünsel izi okumak ve öğrenmek hoşunuza gidiyor muydu bilmiyorum ama bunları da sizlerle paylaşmayı çok seviyorum. Bazen şiirler bütün bunları anlatmaya gerektirmeyecek kadar açık anlamlı olunca üstüne bir şey yazmanın anlamı kalmıyor. Bu sevda şiirleri de böyle

… … …

72

Bana beni anlatamıyorum sensiz

Bir sen var ki içimde,

kurtulmak imkânsız

Sen su gibi kaydın ellerimden

Sensiz seni taşırım dermansız

Olmak, var olmak değil, yok olmakla eş

Oldum da olamadım olmanın zoru bu

Olmak yer almaksa mekânda cismimle

Oldum ışığı yansıtıp gören gözlere

Kalbinde var değilim heyhat!..

Aydın Göle

26 aralık 2002

*** ***

73

Ben seni seyrediyorum

Yüreğim çıkacak gibi

Senin her tavrın

Benden kaçacak

Korkuyorum yıllardan

Bizi de yutacak gibi

Sevdaya sözüm yok

O davetsiz misafir

Yüreğe getirdiği

Ne elmas, ne safir

Getirdiği taşınmaz ağır bir taştır

Yüz yıllarca pişmez bir aştır

Pişirsen en harlı ocakta

Soğuk terler döktürür

Kar yağarken ocakta

Senin dudakların bana gülecek gibi

Aydın Göle

26 aralık 2002

*** ***

74

Sana sevgilim diyemem

Sen en sevdiğimsin

Sana bir tanem diyemem

Sen yegânemsin

Ellerinde yüreğimi görüyor musun

İstediğim sevgiyi bana vermiyorsun

Buradan trenler geçer

Yalnızlığım kadar bomboş

Neden geçer, nereye gider

Rayları eskiterek

Kendide eskir, eskiyen takvimlerle

Sana sevgilim diyemem

En sevdiğim sensin

Aydın Göle

26 aralık 2002

*** ***

75

Bir serçe kondu pencereme

Beni gördü, hemen uçtu

O sen miydin yoksa,

Seni görmek sanki suçtu

Dursan biraz konuşsak

Ben sana sensizliği anlatsam

Sen dinlesen halimi

O sen miydin yoksa

Beni gördün uçtun

Sonra güvercin kondu pencereme

Sardunyalar arasında bir çift göz

Baktı, bakıştık uzun uzun

Gözlerini seyrettim, büyülendim

Yoksa o sen miydin

Sanki bir şeyler söyler gibiydin

Sen var ya sen

Sen kırk kıratlık elmas

İçine ışık giymişsin

Gözümü alıyorsun, aklımı da

Sen var ya sen

Bir gülüşünle beni

Bin yıl esir alırsın

Aydın Göle

01 ocak 2003


*** ***


76

Güneş kutup güneşi gibi

Tan yerinden guruba koştu

Yaz yağmuru gibi,

Heyecanlı bir yağmur yağdı kısacık

Doymadık, doymadık

Güneşe yağmura doymadık

Bir rüyaydı yaşadıklarımız

Uyandık

Aydın Göle

01 ocak 2003

*** ***

İyi bir hafta sonu geçirmeniz dileğiyle hoşça kalın sevgili okurlar. Haftaya Pazar günü görüşmek üzere..

Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com

Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com

Yayın Tarihi: 22.08.10


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder