Merhaba sevgili okurlar. Kavurucu sıcakların hüküm sürdüğü yaz aylarında nefes alacak serin bir köşe bulabiliyorsanız değmeyin keyfinize. Bu sıralar en büyük nimet o oldu. Yaz başındaki serin ve yağışlı havalardan dolayı çoğumuz yaz yazlığını göstersin dedik. Şimdi yaz yazlığını gösteriyor işte. Ama biz sınırlarımızı çabuk unutan bir varlık olduğumuz için her şeyden şikâyet ediyoruz. Hoş unutmasak ne olacaktı? Dayanma gücümüz değişmeyecekti ki.. yer yer mevsim normallerinin 3 ilâ 6 derece üzerinde sıcaklar gene olacaktı ve biz gene şikâyet edecektik.
Bu sıcakların üstüne ramazan ayıda geldi. Dini yükümlülüklerini yerine getiren her Müslüman kaybettiği suyu oruçlu olduğu sırada yerine koyamadığı için bu sıcaklardan daha fazla etkileniyor. Örnek verecek olursam kendimden örnek verebilirim. İlk gün çok etkilendim. Ter yoluyla çok sıvı kaybettim çünkü. En sonunda idrar yollarım biber gibi yandı. Doğrusu kendimden korktum. Ertesi günlerde daha az hareket etmeye çalıştım. Af edersiniz; daha az yüz numaralı odayı ziyaret ettim. Vücudumdaki su kaybını biraz engellemiş olmalıyım ki ilk gün kadar idrar yollarım yanmadı. Birde ben 21 senedir tek böbrekliyim. Kalan böbreğimin zorlanmamasını sağlığım için düşünmek zorundayım. Diyalizler çekilir şey değil. Allah onu çekmemizi emretmişse amenna. Fakat gene de dikkatli olmak şart. Bunun için sağlığınızı zora sokacaksa oruç tutmamanızda fayda varsa tutmayın. Düzenli ilaç alanlar en başta olmak üzere ameliyat sonrası dinlenme ve iyileşme süresi demek olan nekâhat süresinde olanlar oruç tutmamalılar. Unutmayın Allah bu vücudu bize iyi bakalım diye emanet verdi. Emanete hıyanet olmaz!
Bütün oruç tutanlara Allah sabrını da verir. Ben oruçlu olanlara irade savaşlarında başarılar dilerim. Allah her dua edenin duasını, her ibadet edenin ibadetlerini kabul etsin.
Bu sıcaklarda yazmakta çok zor. Bilgisayar başında şıpır şıpır ter döküyorum. Laptopum da bir ısınıyor ki, sormayın. Bu şartlarda bu yazılar sizin huzurunuza geliyor. Gazeteyi yayına hazırlayan, yazı kurulu ve matbaa bölümünde çalışanların durumu daha zor. Onlara da sabırlar diliyorum.
Bu haftaki şiirlerle 55 haftada bir ajandayı bitirmiş oluyorum. 1971-2003 yılları arasında yazdığım şiirlerin tamamı elinizin altında. Bundan sonra nerdeyse yarım ciltlik bir ajanda daha var. Onlardan da yayınlanabilir nitelikte olanları seçerek sizlere sunmaya devam edeceğim.
İzin verirseniz bu haftada şiirlerin arasına girmeyeceğim. Şiirlerin yazılış öyküsü yada bende bıraktığı düşünsel izi okumak ve öğrenmek hoşunuza gidiyor muydu bilmiyorum ama bunları da sizlerle paylaşmayı çok seviyorum. Bazen şiirler bütün bunları anlatmaya gerektirmeyecek kadar açık anlamlı olunca üstüne bir şey yazmanın anlamı kalmıyor. Bu sevda şiirleri de böyle
… … …
72
Bana beni anlatamıyorum sensiz
Bir sen var ki içimde,
kurtulmak imkânsız
Sen su gibi kaydın ellerimden
Sensiz seni taşırım dermansız
Olmak, var olmak değil, yok olmakla eş
Oldum da olamadım olmanın zoru bu
Olmak yer almaksa mekânda cismimle
Oldum ışığı yansıtıp gören gözlere
Kalbinde var değilim heyhat!..
Aydın Göle
26 aralık 2002
*** ***
73
Ben seni seyrediyorum
Yüreğim çıkacak gibi
Senin her tavrın
Benden kaçacak
Korkuyorum yıllardan
Bizi de yutacak gibi
Sevdaya sözüm yok
O davetsiz misafir
Yüreğe getirdiği
Ne elmas, ne safir
Getirdiği taşınmaz ağır bir taştır
Yüz yıllarca pişmez bir aştır
Pişirsen en harlı ocakta
Soğuk terler döktürür
Kar yağarken ocakta
Senin dudakların bana gülecek gibi
Aydın Göle
26 aralık 2002
*** ***
74
Sana sevgilim diyemem
Sen en sevdiğimsin
Sana bir tanem diyemem
Sen yegânemsin
Ellerinde yüreğimi görüyor musun
İstediğim sevgiyi bana vermiyorsun
Buradan trenler geçer
Yalnızlığım kadar bomboş
Neden geçer, nereye gider
Rayları eskiterek
Kendide eskir, eskiyen takvimlerle
Sana sevgilim diyemem
En sevdiğim sensin
Aydın Göle
26 aralık 2002
*** ***
75
Bir serçe kondu pencereme
Beni gördü, hemen uçtu
O sen miydin yoksa,
Seni görmek sanki suçtu
Dursan biraz konuşsak
Ben sana sensizliği anlatsam
Sen dinlesen halimi
O sen miydin yoksa
Beni gördün uçtun
Sonra güvercin kondu pencereme
Sardunyalar arasında bir çift göz
Baktı, bakıştık uzun uzun
Gözlerini seyrettim, büyülendim
Yoksa o sen miydin
Sanki bir şeyler söyler gibiydin
Sen var ya sen
Sen kırk kıratlık elmas
İçine ışık giymişsin
Gözümü alıyorsun, aklımı da
Sen var ya sen
Bir gülüşünle beni
Bin yıl esir alırsın
Aydın Göle
01 ocak 2003
76
Güneş kutup güneşi gibi
Tan yerinden guruba koştu
Yaz yağmuru gibi,
Heyecanlı bir yağmur yağdı kısacık
Doymadık, doymadık
Güneşe yağmura doymadık
Bir rüyaydı yaşadıklarımız
Uyandık
Aydın Göle
01 ocak 2003
*** ***
İyi bir hafta sonu geçirmeniz dileğiyle hoşça kalın sevgili okurlar. Haftaya Pazar günü görüşmek üzere..
Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com
Yayın Tarihi: 22.08.10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder