6 Ağustos 2010 Cuma

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ İÇİN HALKOYUNA GİDİLİRKEN - 4

Çarşamba günü bu yazı yayınlanması gerekirken yanlışlıkla “ATIN DİZGİNLERİNİ BIRAKMAK, KALEMİ SERBEST BIRAKMAK” başlıklı yazıyı gönderince dizi yazımızı bitirememiş oldum. Tamamen benden kaynaklanan bu hatadan dolayı yazı işleri müdürüm Şeyda Şimşek hanımefendiden ve siz sevgili okurlarımdan özür diliyorum.

Geçen bölümde iş dünyasının sesi olan Referans Gazetesi’nin köşe yazarı Ertuğ Yaşar’ın anayasa değişikliği hakkındaki eleştirisini bitirememiştim. Bugün hem bu eleştiriyi hem yazı dizimizi bitiriyorum.

*** ***

“Hukuk uzmanı olmadığımız için anayasa değişiklik paketinin yüksek yargı ile ilgili önerilerinin içeriğini ve sonuçlarını kavrayamıyoruz. Yani acaba AKP gerçekten yargının yarattığı bürokrasi egemenliğini mi kırmaya mı çalışıyor, yoksa yürütmenin yargı üzerinde tamamen egemen olmasını mı sağlamayı amaçlıyor, anlayamıyoruz.

Yine de anayasa değişiklik paketinin ekonomi ile ilgili en önemli değişikliğinin memurlara toplusözleşme hakkı vermesi olduğunu söyleyebiliriz. Eğer değişiklik kabul görürse memurlar ve diğer kamu görevlileri, ‘toplusözleşme’ hakkına sahip olacaklar (şu anda ‘toplu görüşme’ hakkı var).

Ama bu madde de bizce çok muğlak… Toplusözleşme hakkı var ama grev hakkı var mı belli değil. Çünkü değişiklik taslağı aynen şöyle diyor: “Toplusözleşme yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde taraflar uzlaştırma kuruluna başvurabilir. Uzlaştırma kurulu kararları kesindir ve toplusözleşme hükmündedir.”

Yani eğer hükümetle memur sendikaları anlaşamazsa uzlaştırma kuruluna gidecekler. Peki ya grev hakkı?

Kaldı ki biz kişisel olarak, Türkiye’de 657 sayılı bir memurluk yasası olduğu sürece, kamu memurlarına grev hakkı verilmesinin doğru bir uygulama olmayacağını düşünüyoruz. Kamu çalışanları da performansları ve kendini geliştirmelerine göre işlerini sürdürme sorumluluğunu üstlenmedikçe grev hakkını almaları, bugünkü Türkiye ekonomisi için kaldırılabilir bir lüks değildir.

Düşünsenize, zaten bugün Türkiye’de birçok kişi, devlet memuru olmak ve yaşamının sonuna kadar iş performansı ile ilgili bir sıkıntı olmadan yaşamayı özlemektedir. Bir de buna grev hakkı ile sağlanacak yüksek maaş getirisini eklersek devlet memurluğu tam ‘ballı börek’ olmaz mı?

Bugün ne yazık ki Türkiye’de ne adil yargı vardır ne de hukukun üstünlüğü! AKP tarafından verilen anayasa değişiklik önerisinin de bu değişikliği sağlamayacağı; sadece AKP’nin iktidarını daha sağlamlaştırmayı amaçladığı izlenimi edinilmektedir.”

Ertuğ Yaşar’ın düşünceleri böyle. Şimdi bu görüş ve düşüncelerin ışığında kendi fikrimi eklemek istiyorum.

AKP Hükümeti, gündeme getirdiği 30 maddelik değişiklikle bir referandum havası yaratarak, daha önce yapılan değişikliklerle zaten kuşa dönmüş olan 12 Eylül Darbe Anayasası’nı bir kez daha halka onaylatmak istemektedir.

AKP, kendisinin sistem içerisindeki konumunu güçlendirmeyi, kadrolaşmasını pekiştirmeyi bitirdi. Anayasa değişikliğini, ‘yargı reformu’, ‘demokratikleşme’ ve güçlü AKP formülü üzerinden hareket ederek, her sözünün kanun olacağı ve hukuki yolla denetlenmeyeceği bir döneme sıra geldiğini düşünerek gerçekleştirmek istiyor. Okuduklarınızdan başka ne anlam çıkarabilirsiniz?

12 eylül kanunlarından bazılarına hiç dokunmadılar bile. Eğer demokrasiden söz edilecekse bunlarında değişmesi gerekmiyor muydu sizce? Onlar bakın neler? Yüksek Öğrenim Kurumu (YÖK), Radyo Televizyon Üst Kurulu(RTÜK), Milli Güvenlik Kurulu (MGK).

İnanın aklım almıyor. Askere istedikleri gibi ve istedikleri kadar dokundular, ama MGK’ya hiç dokunmadılar. Gene askere istedikleri gibi dokundular, ama milletvekilliği dokunulmazlığına hiç dokunmadılar.. Bunun anlamı nedir? Yoksa gene mi demokrasicilik oynuyoruz?

Şimdi size sorarım; iş güvenliği yasası mı getirdiler, emeklilik garantisi mi? Çalışanın bazı iş kollarında can güvenliği konusunda yaptırım gücü yüksek değişiklikler mi getirildi? Çalışanın örgütlenmesi demek olan sendikalaşma ve grev hakkını kolaylaştıran bir değişiklik duydunuz mu? Kişi başına düşen beslenme, barınma, eğitim ve sağlık hizmetleri alma hakkında değişiklikler yapıldı mı? Hele eğitimdeki giderek derinleşen kalitesizliği durduracak, dershane soygunlarına engel olacak bir değişiklik veya kanuna eklenen yeni bir madde okudunuz mu? Demokratik ve söz söyler toplum ancak böyle olur. Yoksa tersi durumda hükümet söyler biz kul oluruz. İstenen bu. Bunun adıda demokrasi olmaz. Anlayacağınız hükümet kendine özgürlük ve yeni haklar istiyor. Bu da halk olarak bizi hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Haksız mıyım?

BİTTİ


Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com

Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com


Yayın Tarihi: 30.07.10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder