30 Ağustos 2010 Pazartesi

ŞAİRLERİN ŞİİRLERİYLE SÖYLEDİĞİ 56

Yazla birlikte ramazan ayıda çekmiş sancağını gidiyor. Bunaltıcı sıcaklar bitti. Akşam olunca biraz nefes alabiliyoruz artık. Hatta sahura doğru dışarıdaysanız hafiften ürperirsiniz bile. Ben ramazan ayının ibadet yanı kadar o koşuşturmasını, teravih sonrasında her yerin dolup taşmasını da çok seviyorum. Ama bir şey hiç hoşuma gitmiyor. Bazı kahvehaneler ramazanı daha çok kumar oynatmak için bekliyorlar sanki.

Geçen hafta, 55 hafta yayınlanan şiirlerimle bir ajandayı bitirmiştik. Bu hafta ikinci ajandaya başladık. Şimdiye kadar gazetemizde yayınlananlar 1971-2003 yılları arasında otuz iki yılda yazdığım şiirlerdi. İkinci ajandayı henüz dolduramadım. 2004 yılından sonra yazdığım şiirler toplanmış değil. Sanırım o yıllardan sonra yazdıklarım pek fazla yer tutmaz. Umarım bu şiirlerde dikkatinizi çekmeyi başarır. Umarım bunları da beğenirsiniz.

Gene şiirlerin arasına girmeyeceğim. Şu kadarını söyleyeyim yeter; son şiir hariç gönderilmemiş şiirlerdir. Artık bildiğinizden eminim; ben bu şiirleri telefonumun kısa mesajlar bölümüne yazar, kimilerini sevdiklerime gönderirdim. Bazı şiirler de düz yazıyla kalbini kırmaktan çekindiğim kişilere yazılarak gönderildi.

***

77

Bir kartaldım yükseklerde

Güvercin gördüm gözlerinde mavi yalım

Kanadımı yaktı, uçamadım

Uçamadım, yılanlardan kaçamadım

Kırk yerimden soktular beni

Çok masum sokuldu yanıma, rüzgârlardan kaçıp

Bilemedim gözlerindeki mavi yalımı

Gözlerimden kalbime girdi

bir bakış atıp

Kanadım yandı uçamadım

Aydın Göle

4 ocak 2003

***

78

Derman aradım sevdama

Ferman buyurdular hüzünlere

Gece yağsın diye.

Çünkü hüzün yoksa

Sevda, sevda değil.

Gece büyür yalnızlık daha çok

Sevda sığmaz yüreğe

Gözlerden taşar ıslak, ıslak

Aydın Göle

5 ocak 2003

***

79

Sen

Masum uykuların

İhanet bilmez meleği

Şeytan olsan

Kendine ihanet edemezsin

Ben

Köyün delisi miyim

Hiç alamaz mıyım

Yanık yürek kokusunu

Öylemi sanıyorsun

Yürek yangının

Dilinden dökülemez mi

Yemin mi ettin kendi kendine

Seni ele veriyor ellerin

Saklanacak yer bulamamış

Bir ceket, bir pantolon cebinde

Duruyor orta yerde kararsız, telaşlı

Ben ellerinden farksızım

Ortalarda kaldım darmadağın

Topla parçalarımı

Sana vurgun beni bulacaksın

Ben seni arıyorum halâ

Çamur gibi pazardan

Ve bu sessiz mezardan

Çek çıkar beni

Aydın Göle

5 ocak 2003

***

80

Bu gece uyusam

Uyanmasam sabaha

Gidiyorum da gidemiyorum

Gitmenin başka yolu kalmadı

Sen olmayacaksan ellerin olmayacaksa

Hayat beni saramaz,

Kuşatamaz bir daha.

Ot gibi çimen gibi

Çiğne geç beni.

Aydın Göle

5 ocak 2003

***

81

Gönül aldırmazsa,

Kaşlarını aldırmaz,

Kırık dökük,

Anılarını aldırmaz gözlerinden,

Şu gönlü hiçbir şey kandırmaz,

Yarin tebessümünden gayrı.

Aydın Göle

6 ocak 2003

***

82

Olamam,

Senin umursamazlığına

Razı olamam.

Yiter giderim yalnızlıklarla.

Dökülürüm sonbahar olup,

Güneş gibi sönerim,

Günlerin parmaklarında.

Akşam üstleri

Tutuşmuş camlardan düşerim

Aydın Göle

7 ocak 2003

***

83

Bir gün kırlara gitsek

Sen papatya toplasan

Ben gelincik toplasam

Sen papatya falı baksan

Ben saçına gelincik taksam

Kahkahalarımızdan

Gök çatlasa

Gökler çatlasa

Gong gibi

Kahkahalarımızdan.

Kahkahalarımızdan kuşlar

Uçmayı unutsa ebedi.

Gözyaşlarımız

Sıcacık süzülse mutlulukla

Yanaklarımıza.

Bahar kudursa

Yemyeşil

Aydın Göle

9 ocak 2003

***

231

Bir özlem var içimde

Lacivert gecede

Gülen yıldızlar kadar çok

Bir umut var içimde

Gülen bebek yüzleri gibi

Çıkıp gelecekmiş gibisin ansızın

Sevecekmiş gibisin sonsuza dek

Adı Senin adın her günümün

Aydın Göle

10 ocak 2003

***

Ramazana uygun bir lisanla müsaadenizi rica edeyim. Her ne kadar sürç-i lisan ettikse af ola sevgili okurlarım.

Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com

Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com

Yayın Tarihi 29.08.10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder