“Ölçütler, nam-ı diğer standartlar” başlıklı yazıyı; “Son araştırmalara göre Almanya, yüksek ücretlere ve taşıdığı “Sosyal Güvenlik” yüküne rağmen dış satım ve büyüme bakımından, hem düşük ücret ödeyen hem de “Sosyal Güvenlik” yükü hiç olmayan Çin’le at başı gitmektedir. Bir başka yazıda bu konuyu da inceleriz” diyerek bitirmiştim. Bugün bu konuyu ele alalım.
Bilindiği gibi uzun yıllardır Çin mucizesinden söz edilir durulur. Elde ettiği büyüme hızı hem hayranlık, hem kıskançlık, hem korku uyandırır. Çin’in büyümeye bağlı olarak dünya pazarlarını ele geçirmesi bir çok ülke ekonomilerini olduğu gibi bizi de iç ve dış satımda epey zora soktu. Dünya ülkeleri bu duruma karşı çözüm üretmeye çalışıyorlar. Almanya var olan sisteminde köklü değişikliğe gitmeden Çin’le at başı gitmektedir.
Çin geçen yıl 1.204 milyar dolar ihracat yapmış. Almanya ise 1.159 milyar dolar ihracatla Çin’in peşini bırakmamış. Ellerindeki işgücü sayısı Çin’in 804 milyonken, Almanya’nınsa sadece 43 milyon. Çin’in “Sosyal Güvenlik” yükü yok demiştik. İşçinin asgari ücreti ise 93-164 dolar. Almanya’nın “Sosyal Güvenlik” yükü ağır. Nüfusun giderek yaşlandığı düşünülürse bu yükün daha da artacağı görülebilir. İşçi asgari ücretleri ise 2000-3000 dolar.
Prof. Dr. Erdoğan Alkin bu duruma dikkatleri çekerek soruyor. “Bizde işçilik ucuzlarsa ihracatın artabileceğine inanılır. İşçi ücretlerinin ve sosyal güvenlik yüklerinin ağırlığının ihracatı frenlediği ileri sürülür. Almanlar nasıl oluyor da işçiye 10 kat, 20 kat daha fazla ücret ödeyerek Çinliler kadar ihracat yapabiliyor?”
*Bunlara Almanya’nın 82 milyon Çin’in 1.330 milyonluk (Alman nüfusu Çin’in 16’da biri büyüklükte.) nüfus farklılığı da eklenmeli.
*Almanya’nın milli geliri (GSYH) 3.2 trilyon dolar, Çin’in 4.8 trilyon dolar.
*Almanya’da kişi başı yurtiçi hasıla (gelir) 40 bin dolara yakın. Çin’de 3.600 dolar dolayında (Almanya’da kişi başı yurtiçi hasıla ‘gelir’ Çin’in 11 katından fazla.)
İşte bu iki ülke nüfusunun ürettikleri ve ortaya çıkan farklar bu. Durumu görüyorsunuz değil mi?
Almanya’nın 2009 yılı ithalatı 966 milyar dolar, Çin’in 954 milyar dolar. Bu durum, Çin’in sahip olduğu büyük nüfusa rağmen düşük ithalat yapması, her şeyi kendisinin ürettiği, her şeyiyle kendi kendine yettiği anlamına mı gelir sizce, yoksa yaşam kalitesinin öyle pek umursanmadığına mı? Almanya Çin’in % 6 oranındaki nüfusuyla yaptığı ithalat sizce neyle açıklanabilir?
Cari fazla (döviz fazlası) Almanya’da 2009 yılında 135 milyar dolar, Çin’de 297 milyar dolar. Çin’in ihracatında ABD pazarının payı yüzde 18-21 oranında. Japonya’nın payı yüzde 8-13, Almanya’nın yüzde 4 dolayında.
Yani Çinin sahip olduğu pazarlar alım gücü yüksek pazarlar. Almanya bu pazarda Çinin nerdeyse beşte biri oranında pay bulabiliyor. Buna karşılık Almanya’nın ihracatında daha dengeli bir dağılım var. Fransa, ABD, İngiltere, Hollanda, İtalya gibi ülkelerin payları yüzde 8 civarında. Çinin payıysa yüzde 4.5 oranında.
Kısacası Çin oluşturduğu modelle küçümsenecek bir iş yapmadı. Hakkını teslim etmek gerekiyor. Ama emek yoğun sermaye ile gelebileceği yerin o kadar olduğunu bu veriler gösteriyor bence.
Kuşkusuz bir ülke ekonomisinin gücünü milli gelirinin büyüklüğü, ülkede yaşayanların ekonomik yaşam düzeylerini ise kişi başı yurtiçi hasıla rakamı ile gelirin dağılımı gösterir. Çin’i hayranlıkla izlerken, Almanya’yı unutmamak gerekir... Çin üretimini artırıyor, bu nedenle hammadde ve girdi talebi artıyor ama, aynı gelişme Almanya için de söz konusu. Çin belli pazarları ele geçiriyor, Almanya daha dengeli bir ihracat büyümesi gerçekleştiriyor.
Buradan şu sonuç çıkıyor: Çin, hızlı gelişme temposuna rağmen henüz Almanya seviyesinde bir ülke. Birde Almanya’nın 2. dünya savaşını kaybetmiş ve halâ görecede olsa denetlenen bir ülke olduğunu hatırlatmak isterim.
Erdoğan Alkin sözlerini şöyle tamamlıyor.
Bizde bazı sektörlerde üretici ve ihracatçı “işçi ücreti yükü ağır” diyerek hemen pes eder.
Bizde işçi ücretleri Çin kadar düşük değil ama Almanya’dakine göre çok daha geride. Birçok sektörde özellikle otomotiv ve tekstil sanayinde ucuz işçiliğe dayalı ihracatın uzun süre devam etmesi imkânsız. Bu sektörlerde katma değerin önemi giderek öne çıkacak. Ucuz işçilik ihraç ederek döviz gelirimizi artırma şansımız zayıf.
Kaldı ki Türkiye‘de de işçilik maliyetleri artacaktır. Bu nedenle katma değeri yüksek, teknolojiye dayalı ürünlerin üretimine ve ihracına yönelmeye mecburuz.”
Ben bizim işadamlarımız bindiği dalı kesiyor derken ne kadar haklıymışım meğer. Bindikleri dalı kesmemenin yolu montaj sanayi ve hizmet sektörüyle değil, imalat sanayi ile hammaddeyi işleyerek dış satış yapmaktan geçmektedir. Kalkınmışlığın göstergesi olarak halkın tüketebileceği gelire sahip olması şarttır. Almanya örneğini bunun için verdim. Kalkınmada Çin örneği yeterli örnek değildir.
Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder