21 Ağustos 2010 Cumartesi

İDAM CEZASI KALKMIŞKEN KEFEN GİYMEK NEYİN NESİ?

Başbakanımız ne kadar gözü kara, ne kadar korkusuz, ne kadar kararlı olduğunu vurgulamak için kefeni çağrıştırmak amacıyla fırsat bulduğu her yerde “biz beyaz gömleğimizi giydik” diyor. Bunun kitleleri çok etkilediğini tahmin etmek zor olmasa gerek. Sokaktaki vatandaşa sorsanız alacağınız cevaplar size bunu gösterir. Ülkemizin daha çok geliştiğine dair iddialarda

gerçeklik payı olsun veya olmasın, geçirdiği evrim çok daha görünür ve zorlu olduğu için kimi vatandaşın bu sözlere itibar ettiğini ve duygulandığını söyleyebilirim. Tabii bu herkes için söz konusu değil. Aklını iktidara veya muhalefete teslim etmemiş çok büyük bir kesimde var. Onlar gerçeği dillendirmekten çekinmiyorlar.

Geçenlerde bir vatandaşımız durduk yerde oyumun rengini sordu. Genellikle soruları ben sorarım, ama bana soru sorulması da hoşuma gider. O vatandaşımıza cevabımı verdikten sonra anlattıklarına bakar mısınız?

Kendinden önceki başbakanı yüce divana yollayan bir başkan olarak kendisini yüce divana yollayacağını söyleyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlun’a bunu söyleyerek ne yapmak istiyor? Bu boş bir söz değil midir? Yüce divana yolladığı kişi Mesut Yılmaz’dı. Aklandı geldi. Peki kendisi yargılanıp aklanamazsa idam mı edilecek? İdam cezası nerdeyse on yıl önce kalktı, bunu halk bilmiyor mu zannediyor?

İnanın çok şaşırdım. Ben bu konularla uğraşmazken halk neleri görüyormuş meğer. Bu gün kim sorarsa “internet ve yeni iş dünyamız, internetle ne kadar özgürleşiyoruz” konulu bir yazı yazacaktım. Bu konular anlaşılan kimsenin dikkatini çekmiyor.

Gazeteleri internetten okurken, Milliyet Gazetesi yazarı Mehmet Tezkan’ında bu konuya değindiğini gördüm. Köşe yazarı herhalde böyle olunur. Baksanıza halkın nabzını elinde tutuyor.

Mehmet Tezkan yarışma sorusu sorar gibi bir soruyla yazısına başlamış.

Kendinden önceki başbakanı Yüce Divan’a yollayan ilk ve tek Türkiye Cumhuriyeti Başbakan’ı kimdir?

A) Bülent Ecevit..

B) Süleyman Demirel

C) Turgut Özal
D) Tayyip Erdoğan
El cevap; Recep Tayyip Erdoğan...

Sonrada devam etmiş.

Başbakan kendisini Yüce Divan’a yollayacağını söyleyen Kılıçdaroğlu’nu halka şikâyet ediyor ya..

Bir başbakanı Yüce Divan’a göndermenin darbe zihniyeti olduğunu sık sık vurguluyor ya..
Kendisini Menderes ile özleştiriyor..
Kefen edebiyatı yapıyor.. Yüce Divan’a gitmekle kefen giydirilmeyi eş değerde gösteriyor ya..
Kendisine mağduriyet çıkarmaya çalışıyor ya..
Eee..
Kazın ayağı öyle değil..
Cumhuriyet tarihinde iki başbakan yargılandı.. Biri Adnan Menderes’tir öteki Mesut Yılmaz..
Menderes’i 27 Mayısçılar yargılattı..
Yılmaz’ı. Tayyip Erdoğan ve arkadaşları.. AKP’liler..

***

Şimdi diyecekler ki o Menderes başka, Yılmaz başka.. Yılmaz yolsuzluk suçlaması nedeniyle Yüce Divan’a yollandı..
İyi işte..
Kılıçdaroğlu da farklı bir şey söylemiyor ki.. İktidara gelirsem yolsuzluk iddiaları nedeniyle Tayyip Erdoğan’ı Yüce Divan’a yollayacağım, diyor..
Yani..
Erdoğan’ın Yılmaz’a yaptığının aynısını yapacak..
Erdoğan’ı mahkemeye verecek..
Ne var bunda kızacak!..
Bu işin kefen giymekle, kefeni koltuğunun altına alıp yola çıkmakla, siyasete başlamakla alakası yok.. Allah herkese uzun ömürler versin.. O devirler çoktan bitti..

***
Sonra..
Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ı Yüce Divan’a bir tek şekilde gönderebilir.. Meclis kararıyla.. Meclis çoğunluğunun oyuyla..
Yani milli iradenin onayıyla.. Milli idarenin iradesiyle...
(Bu terimi Başbakan çok sık kullanıyor ama bugüne kadar bir kere bile doğru kullanamadı. Buradaki kullanım da yanlış ama Başbakan Meclis’ten çıkan kararları hep milli iradenin tercihi olarak sunduğu için ben de bu terimi Başbakan’ın istediği gibi kullandım).

***

Sonuç..
12 Mart yarı sivil yarı resmi darbesi oldu.. Demirel koltuğundan gitti..
12 Eylül askeri darbesi oldu.. Demirel de Ecevit de Hamzaköy’e gönderildi..
28 Şubat post modern darbesi oldu. Erbakan al aşağı edildi..
Ama hiçbirinde başbakanlar Yüce Divan’a yollanmadı.. 12 Eylül darbecileri bile Demirel ile Ecevit’i Yüce Divanlık yapmadı..

***
Tek istisna Erdoğan’dır.. 2002’de ANAP baraj altında kaldı, Mesut Yılmaz siyaseti bıraktı.. Erdoğan iktidara gelir gelmez kendinden önceki Başbakan Yılmaz’ı Anayasa Mahkemesi’ne teslim etti..
Aklan da gel, dedi..
***
Şimdi aynı laflar kendine söyleniyor.. Kılıçdaroğlu da ‘aklan da gel’ yöntemine başvuracağını ilan ediyor..
Erdoğan’ın yaptığı gibi..
Başbakan’ın kızmaya, halka şikâyet etmeye hakkı yok!..
O hakkını Yılmaz’la harcadı!..

.....................................................................

Mehmet Tezkan’ın yazısı burada bitmiyor, ama alıntımızı konumuzu dağıtmamak için burada bitiriyoruz.

Halkın ne kadar bilinçli ve uyanık olduğunu bir kere daha gördüm. Artık büyük kentlerde yaşayan insanlar biat kültürüne bağlı değil. Çalışan ve vergi veren kesim soru sormasını da biliyor. Bu kesim öyle kolay ikna edilemez. Çünkü her şeyi görüyorlar. Onun için soruyorum şimdi; idam cezası kalkmışken kefen giymek de neyin nesi?

Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com

Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com


Yayın Tarihi: 16.08.10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder