Bunu bilen reklâmcılar çocukları ürün pazarlama konusunda
sınır tanımaz biçimde kullanıyorlar. Bu sıralar ünlü bir otomobil firmasının
iki çocuk üstüne kurduğu reklâmı bu cinsten bir reklam. İçine kattıkları
çocukça istekler ve bir birini izleyen konular reklâm filmini sinema filmi
haline getiriyor. Asıl sorun bundan sonra başlıyor. Olağanlaştırılan şey
çocukların tüketme taleplerinin değiştirilmesidir. Çocuklar o yaşlarda sakız
balon simit üçgeninden çıkıp otomobil, sevda, macera v.b çokgenine sokuluyorlar.
Beslenmeden temizliğe kadar bir çok konuda çocuk
görüntülerine bulaştırılan cinsel içerik, bütün şirinliğine rağmen tehlikeli.
Hatırlayın; bir kâğıt peçete reklâmında küçük bir kız kendinden büyük topuklu
ayakkabılar ve bir büyüğünün geceliğiyle “güzelliğimi süte borçluyum” diyerek
bardaktaki sütü deviriyor, masaya yayılan sütü temizlemek için kâğıt peçeteyi
alırken “bende iyi şeylere lâyığım” diyerek de göz süzüyordu.
Reklâmların çocuklara kötü etkisinden söz edilecekse en
başta bencillikten söz edilmeli. “Bende iyi şeylere lâyığım” sözü böyle bir
bencilliğin temellerini atar. Böylelikle ilerdeki yaşlarda bencillik yerleşik
kişilik haline gelir. Ardından geleneksel beslenme alışkanlıklarının
değiştirilerek Türk mutfağının terk edilmesi, sağlıksız,
ayak üstü beslenmeyle obez bir neslin yetişmesi reklâmın kötü etkileri arasında
sayılmalı. Daha sonra çocukların erken yaşlarda hedefsiz bir tüketime
yöneltilmekte olduğu unutulmamalı. Reklâmlar bilinçsiz tüketimi artırmakta ve
ihtiyaçtan çok ihtiyaç dışı tüketime yol açmaktadır.
Örnekler o kadar çok ki, saymakla bitmez.
Gıda sektörü kadar önemli sektörde moda sektörüdür. Moda
denilince her konuyu içine koyabilirsiniz. Güncel her konu modayı ilgilendirir.
Elbette giyim kuşam, modayı ilgilendiren konuların en başında gelir. Moda ile
çocukların masumiyeti çalınmaktadır. Görünenin altını kazırsanız bunu
görürsünüz. Gelişmiş batı ülkeleri bu konuda çok duyarlı davranıyorlar. Ticari
geçmişleri de epey eski olunca anamalcı zihniyetin doymazlığının nereye varacağını
kestirebiliyorlar. İngiltere’den bir haberle konumuzu pekiştirelim.
***
İngiliz hükümetide yakın gelecekte
çocukları bekleyen tehlikeleri fark etmiş olacak ki modadaki aşırılıkla
mücadele için kolları sıvadı. Kendisi de 3 çocuk babası olan Başbakan David
Cameron, ailelerin çocuklarıyla alışverişe çıkmaktan korktuğunu gerekçe
göstererek üzerinde ‘Lolita’ yazan kıyafetler ile cinsel içerikli yayınlara
yasak getirilmesi talimatını verdi. Cameron’ın bu kadar kararlı olmasının
altında yatan neden ise, 6 yaş çocuklar için üretilen ‘Lolita’ marka yatakları
gördüğü zaman yaşadığı şok. Çünkü, Rus yazar Vladimir Nabokov’un aynı isimli
romanında orta yaşlı bir adamın 12 yaşındaki genç kıza tutkusu konu ediliyordu.
Yasağın haklı gerekçelerinden birini İngiltere Çocuk Bakanı Sarah Teather BBC’ye
verdiği röportajında şöyle dile getiriyor. “Çocuklarıyla alışverişe giden
ailelerden sürekli uygunsuz kıyafetler gördükleri yönünde şikayet alıyoruz.”
Birkaç yıl içinde Avrupa’nın çocuklara en dost ülkesi olmayı hedefleyen
İngiltere tek de sayılmaz. Amerika’da birçok sivil toplum örgütü çocukların
hedef olmasını engellemeye çalışıyor.
***
Ülkemizde de konu üstüne görüş bildirenler var. Ülkemiz çocuk psikologlarının görüşlerine yer vermek istiyorum.
Ülkemizde de konu üstüne görüş bildirenler var. Ülkemiz çocuk psikologlarının görüşlerine yer vermek istiyorum.
Ortak kanı, modanın çocukların
ruhsal ve fiziksel gelişimini olumsuz etkiliyor olduğu yönünde. Bu yüzden
İngiltere’deki yasağı haklı buluyor ve Türkiye’de de uygulanmasını istiyorlar.
Kendisi de çocuk sahibi olan psikolog Zeynep Temizer Atalar, kısa elbiseler ve
düşük bel pantolonlardan şikâyet ederek başlıyor söze. Çocukların bu tür
kıyafetlerin içinde rahat edemediklerini dile getiren Atalar, ebeveynlerin
çocuklarına büyümüş de küçülmüş görüntüsü vermek için bu elbiseleri seçtiğini
anlatıyor. Çocukların belli yaşlarda anne ve babasına özenmesinin normal
olduğunu ifade eden Atalar, ebeveynlerin bilinçli davranıp çocuklarına yaşına
uygun kıyafet seçmesini tavsiye ediyor. Atalar bir de uyarı da bulunuyor. “Çocuklarınızı
büyümüş de küçülmüş diyerek sevmeyin! Yaşına uygun muamele yapın.”
Bu uyarıyı dikkate almak gerek. Şimdide
Ayşenur Dinç’in belirlemelerine bir bakalım.
Uzman psikolojik danışman Ayşenur Dinç, moda sektörünün özellikle kız çocuklarına çabuk büyümeleri ve kendilerine uygun olmayan kıyafetleri seçmeleri yönünde baskı uyguladığını dile getiriyor. Çocukların kıyafet seçiminde en büyük belirleyicinin televizyon olduğunu söyleyen Dinç, çocukların rol model olarak gördükleri ünlülere benzemeye çalıştıklarını anlatıyor. Son yıllarda yapılan araştırmalarda çocukların öğretmen ya da doktor olmak yerine şarkıcı veya oyuncu olmak istemeleri de bunun göstergesi. BBC televizyonu da toplumda rol model olarak görülen şarkıcı ve oyuncuların 18 yaşından küçük olduğunu hatırlatıp, tekstil firmalarının onlara benzemeye çalışan kız çocukları üzerinden servet kazandıklarını ifade ediyor.
Dinç, internet oyunlarındaki tehlikelere de dikkat çekiyor. Sitelerde “Dora’ya uygun kıyafeti giydir ve makyaj yap”, “Küçük Sırlar dizisindeki Ayşegül’e makyaj yap!” gibi oyunların olduğunu dile getiren Dinç, bu tür sitelerin de çocuklara yetişkin gibi olmayı öğrettiğini söylüyor. Dinç örnek olarak da 3 yaşında kızı olan bir annenin rujunu kızının çekmecesinde bulmasını örnek gösteriyor.
Giderek çocuklar çocuk
masumiyetinden uzaklaşıyorlar. Daha doğrusu çocuklar masum, ama örnekler
çocuklara göre değil.
Yayın Tarihi: 04.08.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder