Keşke sosyal konularda kolay çözülebilen, pozitif bilimlerle
içli dışlı olabilen konular olsa. Tarih deneysel bir bilim dalı değildir. Daha
doğrusu bilim bile değildir. Bilim geleceği örer. Tarihse geçmişi anlatır.
Anlatılan geçmişten bu güne uygulanacak pek fazla bir şey kalmaz. Ne devletler
o tarihteki devletlerdir, nede o günkü teknolojinin bugün hükmü vardır. Bugün
olanlar kendine özgü şartları içerir. Olayların dünle benzerliğine bakıp dünden
bugüne ders çıkarmak ne kadar geçerli olur? Hiç olmaz demiyorum, ama deneysel
bilimler gibi ona dayanarak çözümler üretemeyiz diyorum. Burada esas olan bilim
üretmektir. Bilim üretirken hafızamızı kaybetmememiz gereklidir. Tarih işte
burada devreye girer. Tarih eğer kendi içinde arkeoloji, hukuk, sosyoloji,
sanat tarihi ve ekonomi bilimlerini barındırırsa (ki bunun adı tarih olmaktan
çıkar, mukayeseli tarih diye anılan geniş kapsamlı bir felsefe olur) o zaman
bilimsellik kazanır ve gerçeğin kavranmasını sağlar.
Epey süre önce Rus haber ajansı Regnum’da Stanislav Tarasov
imzalı makale yayınlandı. Dilimizede çevrilen o makaleyi bu düşüncelerle
okudum. Makale bir Rus gözüyle Türkiye’nin geldiği ve gittiği yolu gösterdiği
için ilginç. Bu ve buna benzer makaleler gelecekte tarihçiler için bir belge
niteliğindedir. Sözünü ettiğim makale içinde bulunulan zamanı anlattığı için
şimdiki zamanlıdır, oysa anlatılanlar kim bilir ne kadar sürecek bir sürecin
habercisidir de..
Makalenin ana fikrini Türkiye’nin
yeni düzende (açık anlamıyla buna milli ve laik yapı hafifletilerek, dini ve
çok uluslu bir yapıya geçiş aşaması diyebiliriz) sınırlarında sorun yaşamama
isteğinin sonucunda müttefiki olan Azerbaycan Cumhuriyetini ermeni sorunu
konusunda eskisi kadar desteklememesi, bunun sonucunda Azerbaycan
Cumhuriyetinin yalnızlaştırılma politikalarını önleme çabaları oluşturuyor.
Makalenin anlattıklarını birkaç
ana başlıkta görürsek konunun özünü kavrayacağımızı düşünüyorum.
Ana başlıklar şunlar:
1: Pan-İslamizmle büyüyen Osmanlı,
Jön Türklerle Pan-Türkist oludu.
2: Atatürk Pan-Türkizm ve
Turancılığı ırkçılık saydığı için, onun yerine ılıman milliyetçilik olan Türkizm
başladı.
3: Stalin’in Türkiye’ye sosyalist
Turancılığın önderlik önerisi Atatürk tarafından reddedildi.
4: Sovyet rejimi, Azerbaycan’ın
adını kaldırılıp sosyalist Turanın önderliğini vererek geçici cumhuriyeti
kurdurdu. Kafkaslardaki Türk Cumhuriyetleri için birleştirici unsur olarak
önder devlet Azerbaycan olacaktı.
5: Sovyet rejimi yıkıldıktan sonra
Azeriler Ermeni meselesinde Türkiye ile müttefik oldular.
6: Türkiye enerji kaynaklarının
geçiş yolu üstünde olması nedeniyle ve değişen dünya şartlarında Türkizm yerine
daha İslamcı bir anlayışla “Suudi Arabistan’ın dış politikadaki aktifliğinin
görülür bir şekilde azalmasından” yani Suudilerin giderek sessizleşmesiyle
doğan boşluğu doldurarak çıkar birliğinin gösterdiği yönde İran ve Rusya ile
yakınlaştı.
7: Burada yer almak isteyen Türkiye kendi içinde
barındırdığı çok uluslu yapıyı ulusçuluğunun önüne koydu. Sırf bu yüzden
Azerbaycanla dil ortaklığına bağlı kalarak Ermenistan’la kavgayı sürdürmek
çıkarlarına tersti. Oysa Azerbaycan’ın güçlü, İran, Rus, Avrupa ve Kafkasya
mirasıyla yoğrulmuş kendilerine özgü algıları var.
8: Bundan dolayıdır ki Azerbaycan
Türkiye ile ermeni meselesinde ne kadar ortak nokta arasa arasın başarılı
olamayacaktır.
Aradan geçen zaman makalenin
yazarını haklı çıkarmıştır. Size göre de öyle değil mi?
Yayın Tarihi: 29.08.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder