Kişisel veya toplumsal yada İslam dünyasında yaşanan
sorunlara rağmen yaşanabildiği kadar mutlu bir bayram yaşamış olmanız dileğiyle
yazı dizimizi bu günkü bölümüyle bitirelim.
Bir önceki yazının sonuna doğru
karşılaştırmalı modernizm ve postmodernizm listesi vermiş ve o listeyi olabildiğince seçerek
uzun tutmuştum. Listeyi hatırlamak için bir kez daha, ama bu kez hepsini toptan
veriyorum.
Modernizmle Postmodernizmin Karşılaştırması:
*Hiyerarşi,
düzen, merkezileştirilmiş kontrol / Anarşi,
düzenin yıkılması, merkezi kontrolun kalkması
*Büyük
politik yatırımlar (millet-devlet, parti)/ Mikropolitik
yatırımlar, kurumsal güç çatışmaları, kimlikçi politikalar
*Milli
kimliğin ve kültürün söylemi; kültürel ve etnik orijinler miti / Lokal söylemler, büyük söylemlerin ironik
yıkımı: orijine ait mitoslarının aksi
*Bilim
ve teknoloji vasıtasıyla büyük ilerleme söylemi / ilerlemeye şüpheyle bakmak, teknoloji karşıtlığı reaksiyonlar, yeni çağ
dinleri
*Temsilcilerin
ve medyanın önündeki “gerçeğe” inanç, “orijinalin” içtenliği / Aşırı realite, imaj doygunluğu, taklidîn
gerçek olandan daha güçlü olması, gerçekte var olmayan şeylerin sunulması ve
bunların var olanlardan daha güçlü olması
*Kitle
kültürü, kitle tüketimi / Kültürün
kitlesel olmaması (demassified culture), küçük pazarlar, az üretim
*Medya
yayını / Birbirini etkileyen, müşteriye
hizmet eden medyanın dağıtımı, çok miktarda küçük medya’ların ortaya çıkması
(Network ve Web)
*Merkezileşmiş
bilgi / Dağıtılmış, yayılmış bilgi
*Yüksek
ve aşağı kültür ayrımı; yüksek veya resmi kültürün normatif ve otoriter
olmasında konsensüs / Aşağı popüler
kültür tarafından yüksek kültür hakimiyetinin bölünmesi; popüler ve yüksek kültürün
karışımı; pop kültürünün yeni değerler kazanması
*Tam
çalışmaların ve amacın sanat olması / Proses,
performans, üretim olarak sanat
*Sanat:
sanatçı tarafından meydana getirilen orijinal bir objedir / Sanat: dinleyiciler ve alt kültürler
tarafından meydana getirilen kültürün yeniden işlenmesi
*Genel
sınırlar ve bütünlük hissi (sanat, müzik ve edebiyatta) / Melezlik, kültürlerin yeniden birbirlerine bağlanması
*Derinlere
uzanan kökler-derinlik / Kök
gövdeler-yüzeysellik
*Niyet
ve gayede ciddiyet / Oyun, ironi, resmi
ciddiyete tepki
*Birleşmişlik
duygusu, benliğin merkez olması; “ferdiyetçilik”, birleşmiş kimlik / Bölünmüşlük duygusu ve benliğin merkez
olmaması, çoklu ve çatışmacı kimlikler
*Cinsel
farklılığa göre şekillenmiş güç düzeni, tek cinsiyetler, pornografinin
dışlanması / Çift cinsiyetlilik,
pornografi
*Dünyanın
anlatıcısı olarak kitap, yazılı bilgi sistemi olarak kütüphane /Yazılı medyanın fiziki sınırlarının
aşılması olarak yüksek-medya,
*Makine
/ Bilgi
Bu listeye bakarak olanı biteni
anlamak mümkün. Yani hiçbir şey öyle kendiliğinden olmuyor. Olanlarda olduğuyla
kalmıyor, kalamıyor. Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinin 2008 yılında
yayınlanan bir sayısında Christian Geyer’in söyledikleri bu görüşlerinde
geçiciliğinin kanıtı. Geyer’e göre (ki herkes bu fikre ortak olabilir);
“Kültür donmuş, tamamlanmış bir şey değildir.
Hayatta kalmak için sürekli kendini içten içe yenilemektedir.
Nereye bakarsak bakalım: Kültürel değil
siyasal mantığın birincil olduğu gözümüze çarpar. Aslında kültürel yorumlama
modellerini üretenler, siyasal amaçlardır. Paylaşım savaşları kendilerini etnik
ya da dinsel olarak gösterebilirler.”
Yani
her ne kadar hedef şaşırtılsa da siyasal mantık öyle kolay görülür durumdadır
ki, görmemek için kör olmak gerekir.
Bunca
sözün ardından yakın zamanda Bernard Lewis’le yapılan sohbete gelmek istiyorum.
Bernard
Lewis o sohbette şunları söylüyor:
“AKP’nin hedefi İslami demokrasi!”
(Bu başlık beni ürkütmedi. Çünkü demokrasinin rengi ne
olursa olsun, asıl olan demokrasinin olmasıdır. Demokrasi çoğunlukçuluktan
kopup, çoğulculuğa yönelmektir. Keşke böyle olsa.)
AKP’nin amacının ‘İslami demokrasi’ olduğunu vurgulayan
Lewis, “Bu, demokrasinin tek yönlü sokak olması anlamına gelir. Bu yolla gelirsiniz
ama aynı yolla gitmezsiniz” diye konuştu.
BİTTİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder