31 Ağustos 2014 Pazar

KÜRTÇE 2. DİL OLAMAZ ÇÜNKÜ İNGİLİZCE 1. DİLDİR

Yılmaz Özdil’in yazılarına hayranım. Olayları hafif alaylı bir dille ele alışı, açık ve sade yazışıyla kolay anlaşılır anlatımını çok beğeniyorum. Bir süre önce yazdığı bir yazısını sakladım. Bende gazetemize yazmaya başladığım sıralarda Türkçe konuşma hassasiyetimi vurgulamış, bir dizi yazı yazmış, dilimize girmiş yabancı kelimelerin Türkçe karşılıklarını vermiştim. Yılmaz Özdil Kürtçenin bu ülkenin ikinci dili olarak onaylanmasını isteyenlere başka bir bakışla cevap veriyordu. Şimdi o yazıyı okuyalım.

***

The iki dil...


Kanyon:

Mhacka, Chakra, Macrocenter, W, Sushico, Bally, Bashqua, Scabal, Haaz, Mom-to-be, Flower... “Allahım nerdeyim ben?” diye düşünüyordum ki, “Mars” Cinema yazıyor!

Yasai katsu curry
Ebi Raisukaree
Yaki Udon
Moyashi soba.

Nedir bunlar?
“Karateci” diyenler, yanıldı.
Mönü bu.
Pilav, tavuk, kabak filan.

İstinye Park:
N’fes büfe, Ta-Ze, Coquet, Hat Quarters, House Cafe, Milimetric, Anatolian Arts, Tırtıl Kids,Topal Exclusive, Osmani, Biletix, Mania... Şeytan diyor, gir içeri “How much?” diye sor.

- Buyrun...
- Kahve lütfen.
- Espresso, decaffeinate, cappucino, latte macchiato, cafe au lait, hot chocolate?
- Türk kahvesi yok mu?
- Maalesef...
- Su alayım o zaman.
- Normal mi, Pellegrino mu?
- Dizel olsun!

Ankara Cepa:
X-Side, Assortie, Pırlant, En Plus, Decorium, Medilife, Can Can Garage, Dryman...Advantage Platinum’u yanınıza almayı unuttuysanız, sıkmayın canınızı, Mastercard Gold’la ödersiniz artık... Başbakanımızın kankası, sponsor Remzi’nin mağazası da var, Ramsey.

Canım fast food çekti, çevirdim bi taksi, kapısında Yellow Taxi yazıyor, bindim, radyoda Joy FM açık, şoför baktı ki bende Türk tipi var, Power Türk’e çevirdi, öndeki arabanın arkacamına yapıştırmışlar, baby on board, neyse geldik, ağız alışkanlığı tabii “Thank you birader” dedim, “Okey abi” dedi.

Kelebekia, Aqua, Avangarden, Realty World, Pelican, Exen, My World, Incity, Kentplus, Uphill Court, Fibalife, Sunflower, Antrium, Millenium, Elysium, Bosphorus, Riverside,Residence filan... Gaziantep olmuş Antepia! Maraşium’la Urfaqua yakındır.

Ankara Kent Park:
Prestige Sinema, Tobacco Shop, Kuki House, Burger Story, Timboo Cafe, Most Life Club...Pantolonu yıkatıyorsun Dry World, kaportayı yıkatıyorsun Oto Hammam.

BDP’liler “Biz bundan sonra market, manav, lokanta etiketlerimizi Kürtçe yazacağız” dedi, ortalık ayağa kalktı.

Sordum Kürt arkadaşlarıma, “Ew hurme ki tu duxi, rojek be te buxurine” deniyormuş...“Zamanında yenen hurmalar, gün gelir tırmalar” yani!

***
Yazıyı okudunuz. Verilen örneklerden birini anlatmak bile yeter. Bir şeyin güzelliğini vurgulamak için kullandığımız “Enfes” kelimesinin ikinci harfi olan “N” harfinin önündeki “E” harfi kaldırılarak İngilice’de “N” harfinin “EN” okunması fırsat bilinip cinlik yapılmış, kelime zorla İngilizce imiş gibi sunulmuştu. Reklamın iyisi kötüsü yoktur derler, yeterki ilgi çeksin. Acaba?...

Yılmaz Özdil yapmış yapacağını. Ülkemizde 2. dilin tabelalarda ve dilimizde çoktan yer ettiğini, Kürtçenin 2. dil olamayacağını vurguluyor. Bizim 2. dile değil 3. dile itirazımız var. Şimdi sizin bana itirazınız mı var? Neden?

1: Yazıyı Yılmaz Özdil üzerine kurduğum ve kolaycılığa kaçtığımı mı düşünüyorsunuz?
2: İngilizcenin çoktan 2. dil olduğunu hatta Türkçeyi tahrip ederek öne geçtiğini vurgulayarak Kürtçenin resmi dil olmasına ses çıkarılmaması gerektiğini ima ettiğimi mi düşünüyorsunuz?
3: Yoksa bu ikisini ayırmadan mı düşünüyorsunuz?

Peki o zaman bende size sorarım, Türkçe İngilizcenin istilasına bu kadar uğrarken neden tepkisiz kaldık?

Bu ülkede kim ne desin bin yıldır esas kimlik Türklüktür, resmi dil de Türkçedir. Kürtçe resmi dil olsun demiyorum. İngilizce de resmi dil olsun denmedi. Ama dilimiz denetim ve egemenliğinde olduktan sonra İngilizce resmi dil olsa ne fark eder, olmasa ne fark eder?  

Kısaca Kürtçe 2. dil olamaz, çünkü İngilizce 1. dildir.


Yayın Tarihi: 06.08.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder