Merhaba sevgili okurlar. Bugün sizlere çok yönlü bir
şairimiz Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun şiirlerini sunacağım. Önce şairimizi
tanıyalım.
Ressam, şair ve yazar olan Bedri Rahmi Eyüboğlu, 1911
yılında Giresun-Görele’de doğdu. 1975 yılında İstanbul’da öldü. Güzel Sanatlar
Akademisi’nde başlayan resim öğrenimini Paris’te sürdüren Eyüboğlu, daha sonra
Türkiye'ye döndü ve ölümüne kadar Güzel Sanatlar Akademisi’nde ders verdi.
Yerel yaşama ilişkin gözlemlerini, yazma, kilim gibi yerel kültürel
değerlerdeki malzemeyle buluşturarak tablolarına yansıttı. Tablolar ve
gravürlerin yanı sıra büyük boyutlu duvar resimleri, mozaik, seramik panolar
yaptı. Bazı desenleri, ölümünden sonra Binbir Bedros (1977), Karadut (1979) ve
Babatomiler (1979) adlı kitaplarda yayımlandı. Halk kaynağından beslenen sanat
anlayışı şiirlerinin de temeli oldu. Şiir seven sevmeyen herkesin mutlaka
duyduğu şiiri “Karadut” ile ünlenen
şairimiz şiirlerinde, masallardan, söylencelerden, türkülerden yararlanarak,
doğa tutkusunu, insan sevgisini, yaşama sevincini, toplumsal sorunları
yansıttı. Yazıları, Tezek (1975), Delifişek (1975), Resme Başlarken (1977) adlı
kitaplarda toplandı.
...
BAHAR VE BİZ
Yılda bir kere
çıldırır ağaçlar sevincinden
Rabbim ne güzel
çıldırır.
Yılda bir kere uzatır
avuçlarını yaprak;
Sevincinden
titreyerek.
Yılda bir kere
kendini verir toprak
Yılda bir kere
yarılır bahçeler hazdan
Rabbim ne güzel
yarılır.
Biz de bir kere
sevinebilseydik.
Çiçek açmış ağaçlar
gibi çıldırasıya.
Kimbilir belki bir
gün sulh olunca
Biz de deliler gibi
seviniriz,
Ağaçları ve baharı
taklit ederiz
Renkli bez
parçalarıyla donatırız şehri
Renkli ampuller
asarız pencerelerden
Kimbilir belki bir
gün sulh olunca
Biz de çatır çatır
çatlarız binbir yerimizden
Ağaçlar gibi.
***
ÇAKIL
Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır
içimde
Bir kuş gelir
yüreğimin ucuna konar
Bir gelincik açılır
ansızın
Bir gelincik sinsi
sinsi kanar
Seni düşünürken
Bir erik ağacı
tepeden tırnağa donanır
Deliler gibi dönmeğe
başlar
Döndükçe yumak yumak
çözülür
Çözüldükçe ufalır
küçülür
Çekirdeği henüz süt
bağlamış
Masmavi bir erik
kesilir ağzımda
Dokundukça yanar
dudaklarım
Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır
içimde.
***
ÇÜRÜMEK
Her şey çürüyor canım
kardeşim bu dünyada
Hatıralar bile
O hatıralar ki
kafatasından muhkem bir yerde saklıdırlar
O hatıralar ki tüyden
hafif
Gök mavisinden duru
Etten kemikten
uzaktırlar
O hatıralar ki
Bambaşka bir zaman
içre yaşar dururlar
Gel demeden gelir
Git demeden giderler
Nur topu gibi
açıldıkları olur bazan
Sonra sızım sızım
sızlarlar
Her şey çözülüp
gidiyor bu dünyada
Bir biri içinde
Bir biri peşi sıra
Bir tad dudakta
Bir ses kulakta
Sen toprakta çürürsün
canım kardeşim
Ben ayakta
***
DENİZ TÜRKÜSÜ
Deniz dediğin bir
tarladır
Gülü gül, dikeni
diken, tohumu tohum
Toprak gibi verimli,
toprak gibi cömert
Betine bereketine
kurban olduğum
Deniz dediğin bir
tarladır
Uçsuz bucaksız bir
tarla
Göbeği insanlarla
kesilmiş
Çilesi insanlarla
Deniz dediğin bir
tarladır
Sözü pek, eli ağır
Dost gibi güldürür
insanı
Dost gibi ağlatır.
Deniz dediğin bir
tarladır
Anadır, babadır,
kardeştir
İnsan eline hasret
İnsan eli değer
değmez ürperir
Binbir yerinden
çatlar sevincinden
Nesi var, nesi yok
çıkarır verir,
İnsan eli değmemiş
denizlere bir damla alınteri
Bulutlar dolusu
rahmetten mübarektir.
Deniz dediğin bir
tarladır
Bulutlar, güneşler
dibindedir
Gecelere gündüzler
dibindedir
Yıldızlar mevsimler
dibindedir
Zifiri karanlık
güller açılır dibinde
Bağlar, bahçeler kat
kat, katmer katmer, deste deste
Bağlar, bahçeler
zifir karanlık güller
İnsan eline hasret
beklemekte.
Deniz dediğin bir
tarladır
Kapılar açılır içinde
kapılar
Bitip tükenmeyen
bereket kapıları
Balıklar akıp gider
bölük bölük tabur tabur
Alı al moru mor
sarısı sarı.
...
Deniz dediğin bir
tarladır
Üstünde başı boş
rüzgâr
Gönlünce at oynatır
Üstünde bir avuç
tuzlu köpük
İçinde milyonlarca
yürek
Milyonlarca öpücük
Bir insan eli arar
konacak
Bir insan eli muhkem,
sıcak
Hey benim
Boydan boya cömert
denizlerle çevrili
Güzel memleketim
Bu yaz tenha
denizlerinde yıkandım
İnsan eli değmemiş
ormanlar gibi vahşi
Dağ başında unutulmuş
küçük kundaklar gibi yetim.
***
GEL VUR
Bak şu güneş nasıl
geliyor.
Sen de öyle gel be!!!!
Bak şu ışık nasıl
vuruyor
Sen de öyle vur be!!!!
***
İSTİDA
Yarab!. İnsan
oğullarından çektiğim yeter
Gökyüzünden benim
hisseme düşeni ver
Altına dilediğim gibi
ömrümü sereyim
Mendil kadar olsun
tarlamı ayır
Beni doyuracak ağacı
göster.
Rabbim!.. İnsan
oğullarından çektiğim yeter
Yalnız senin ellerin
gezinsin ömrümde
Beni yalnız sen
mahkûm eyle sen azat
Ve yalnız sen canımı
iste benden ki
Nereye saklayacağımı
şaşırmadan vereyim
***
Okur okumaz vurulduğum bu şiir daha aktif ve daha çalışkan
olmamızı öğütlüyor. Bu yönüyle ne kadar doğru ve gerçekçi bir şiir.
...
ÜÇ DİL
En azından üç dil
bileceksin
En azından üç dilde
Ana avrat dümdüz
gideceksin
En azından üç dil
bileceksin
En azından üç dilde
düşünüp rüya göreceksin
En azından üç dil
Birisi ana dilin
Elin ayağın kadar
senin
Ana sütü gibi tatlı
Ana sütü gibi bedava
Nenniler, masallar,
küfürler de caba
Ötekiler yedi kat
yabancı
Her kelime arslan
ağzında
Her kelimeyi bir bir
dişinle tırnağınla
Kök sökercesine söküp
çıkartacaksın
Her kelimede bir
tuğla boyu yükselecek
Her kelimede bir kat
daha artacaksın
En azından üç dil
bileceksin
En azından üç dilde
Canımın içi demesini
Kırmızı gülün alı var
demesini
Nerden ince ise ordan
kopsun demesini
Atın ölümü arpadan
olsun demesini
Keçiyi yardan uçuran
bir tutam ottur demesini
İnsanın insanı
sömürmesi
Rezilliğin dik alası
demesini
Ne demesi be
Gümbür gümbür gümbür
demesini becereceksin
En azından üç dil
bileceksin
En azından üç dild
Ana avrat dümdüz
gideceksin
En azından üç dil
Çünkü sen ne tarih ne
coğrafya
Ne şu ne busun
Oğlum Mernus
Sen otobüsü kaçırmış
bir milletin çocuğusun.
***
Zülfü Livaneli’nin “Yiğidim Aslanım” adıyla bilinen
şarkısının şiiri.
...
ZİNDANI TAŞTAN
OYARLAR
Bursa'nın ufak tefek
yolları
Ağrıdan sızıdan
tutmaz elleri
Tepeden tırnağa şiir
gülleri
Yiğidim aslanım aman
burda yatıyor.
Bir şubat gecesi
tutuldu dilin
Silâha bıçağa varmadı
elin
Ne ana ne baba ne kız
ne gelin
Yiğidim aslanım aman
burda yatıyor.
Ne bir haram yedin ne
cana kıydın
Ekmek gibi temiz su
gibi aydın
Hiç kimse duymadan
hükümler giydin
Döşek diken diken
yastık batıyor
Yiğidim aslanım aman
burda yatıyor.
Zindanı taştan
oyarlar
İçine bir yiğit
koyarlar
Sağa döner böğrü taşa
gelir
Sola döner
çırılçıplak demir
Çeliğin hası da
yiğidim aman böyle bilenir
Döşek melul mahzun,
yastık batıyor
Yiğidim aslanım aman
burda yatıyor.
Bugün efkârlıyım
açmasın güller
Yiğidimden kötü haber
verirler
Demirden pencere
taştan sedirler
Döşek melul mahzun
yastık batıyor
Yiğidim şahinim aman
burda yatıyor
Mezar arasında harman
olur mu?
On üç yıl hapiste
derman kalır mı?
Azrail aç susuz canın
alır mı?
Döşek melul mahzun
yastık batıyor
Yiğidim şahinim aman
yerde yatıyor...
Dilinde dilimi
bulduğum
Gücüne kurban olduğum
Anam babam gibi
övdüğüm
Dayan hey Aslan Ustam
Abenim
Yiğidim dayan.
Dayan hey gözünü
sevdiğim
Bugün efkârlıyım
açmasın güller
Yiğidimden kötü haber
verirler.
Sana kökü dışarda
diyenlerin kökleri kurusun
Kurusun murdar
ilikleri dilleri çürüsün
Şiirin gökyüzü gibi
herkesin.
Sen Kızılırmak kadar
bizimsin
En büyük ustası
dilimizin
Canımız ciğerimizsin.
Bugün burdaysa
şiirin, yarın Çin'dedir
Bütün hışmıyla
dilimiz
Kökünden sökülmüş bir
çınar gibi
Yüreğimiz içindedir.
Bugün burdaysa
şiirin, yarın Çin'dedir
Acısıyla sızısıyla
alnının kara yazısıyla
Bir yanı nur içinde
tertemiz.
Bir yanı sızım sızım
sızlayan memleketimiz içindedir.
***
İşte ilk bölümü bestelenen ve Bedri Rahmi Eyüboğlu’nu tüm
Türkiye’ye tanıtan şiir.
...
KARADUT
Karadutum, çatal karam, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Ağaç isem dalımsın salkım saçak
Petek isem balımsın ağulum
Günahımsın, vebalimsin.
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum
Gökte ararken yerde bulduğum
Karadutum, çatal karam, çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın.
II
Sigara paketlerine resmini çizdiğim
Körpe fidanlara adini yazdığım
Karam, karam
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
Sıla kokar, arzu tüter
Ilgıt ılgıt buram buram.
Ben beyzade, kişizade,
Her türlü dertten topyekün azade
Hani su ekmeği elden suyu gölden.
Durup dururken yorulan
Kibrit çöpü gibi kırılan
Yalnız sanat çıkmazlarında başını kaşıyan
Artik otlar göstermelik atlar gibi bedava yaşayan
Sen benim mihnet içinde yanmış kavrulmuşum
Netmiş, neylemiş, nolmuşum
Cömert ırmaklar gibi gürül gürül
Bahtın karışmış bahtıma çok şükür.
Yunmuş, yıkanmış adam olmuşum
Karam, karam
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
Sensiz bana canim dünya haram olsun.
Karadutum, çatal karam, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Ağaç isem dalımsın salkım saçak
Petek isem balımsın ağulum
Günahımsın, vebalimsin.
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum
Gökte ararken yerde bulduğum
Karadutum, çatal karam, çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın.
II
Sigara paketlerine resmini çizdiğim
Körpe fidanlara adini yazdığım
Karam, karam
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
Sıla kokar, arzu tüter
Ilgıt ılgıt buram buram.
Ben beyzade, kişizade,
Her türlü dertten topyekün azade
Hani su ekmeği elden suyu gölden.
Durup dururken yorulan
Kibrit çöpü gibi kırılan
Yalnız sanat çıkmazlarında başını kaşıyan
Artik otlar göstermelik atlar gibi bedava yaşayan
Sen benim mihnet içinde yanmış kavrulmuşum
Netmiş, neylemiş, nolmuşum
Cömert ırmaklar gibi gürül gürül
Bahtın karışmış bahtıma çok şükür.
Yunmuş, yıkanmış adam olmuşum
Karam, karam
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
Sensiz bana canim dünya haram olsun.
***
Bu günlükte bu kadar sevgili okurlar. Haftaya buluşmak üzere
hoşça kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder