Bugünkü şairimiz Sunay Akın’ı bana onbeş sene önce
internetin bu kadar yaygın olmadığı dönemde halam kızı Derya kardeşim,
şiirlerinden seçmeler yapıp postayla yollayarak tanıtmıştı. Aşağıda da yer alan
“ALACAKLI” şiiriyle kendisini sevmiştim.
Buluşlara dayanan, genellikle kısa şiirlerinde Orhan
Veli’nin günümüzdeki sürdürücüsü olmakla birlikte Cemal Süreya’nında izleri
olan Sunay Akın 1962’de Trabzon’da doğdu. Şiirlerinde kelime oyunlarını sık sık
kullanan, alaycılığa hep yer veren şair ortaöğrenimini İstanbul Koşuyolu
Lisesi’nde tamamladı. İstanbul Üniversitesi Fizik Coğrafya Bölümü’nden mezun
oldu. İlk şiirleri 1984’te dergilerde yayınlandı. Arkadaşlarıyla birlikte
1989’da Yeni Yaprak, 1990’da Olmaz adlı şiir dergilerini çıkardı. Halen
İstanbul’da yaşamakta olan şairimiz Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesi ile Müjdat Gezen Sanat Okulu’nda dersler veriyor. Televizyon
programları hazırlıyor, gazetelerde yazılar yazıyor. Yumuşak, lirik bir ses
tonuyla günlük yaşamdan ilginç ayrıntılar, şaşırtıcı karşılaştırmalar veriyor.
Yapılarını, günlük dildeki kullanımlarını bozmadığı sözcüklerle bir düşünce
cambazı gibi oynuyor. Son yıllarda şiirden çok düzyazıya yönelmiş durumda.
Yakın tarihteki bazı önemli ve özel olayların araştırılmasına yönelik
araştırma, çalışma ve kitaplarıyla da ilgi çekiyor. Bu yönüyle edebiyatımızda
yeni bir “Salâh Birsel” izlenimi yansıtıyor.
Sunay Akın’ın en büyük düşü bir oyuncak müzesi kurmaktı ve
bu düşünü 23 Nisan 2005’te gerçeğe dönüştürdü. Türkiye’de türünün ilk örneği
olma özelliğini taşıyan bu müzede Akın’ın 11 yıl boyunca dünyanın birçok
yerinden topladığı oyuncaklar yer alıyor.
...
AİLE BOYU
Ezilmiş bir çocukluk
benimkisi
bir iskelenin
vapurların yanaştığı yüzüne asılıdır
üç tekerlekli bisikletimin
lastikleri
Annesiz büyüdüm çünkü
yani serçeydim
kar üstündeki
ve arka bahçesinde
kasabın beslediği kuzu
Dudaklarımı, işte bu yüzden
aile boyu
bir şişeye değdirip
içmeyi severim
gazozu.
bir iskelenin
vapurların yanaştığı yüzüne asılıdır
üç tekerlekli bisikletimin
lastikleri
Annesiz büyüdüm çünkü
yani serçeydim
kar üstündeki
ve arka bahçesinde
kasabın beslediği kuzu
Dudaklarımı, işte bu yüzden
aile boyu
bir şişeye değdirip
içmeyi severim
gazozu.
SUNAY AKIN
***
ALACAKLI
Yol kenarlarındaki
yağmur mazgallarını
kumbara sanıp
harçlığımı atardım
bu yüzden en çok
denizden alacaklıyım...
yağmur mazgallarını
kumbara sanıp
harçlığımı atardım
bu yüzden en çok
denizden alacaklıyım...
SUNAY AKIN
***
ASANSÖR
Telefon santralleri
beni sana bağlar sevgilim
nükleer santraller ölüme
gökyüzünün nerede olduğunu soran
bir vapur dumanına
yanıt veremiyor hiç kimse
Çocuğunu asma köprüde sallayan
bir annedir İstanbul
ki onun
içi süt dolu
biberonudur Kız Kulesi
soğusun diye suya tutulan
Ne kalem kılıçtan
ne kılıç kalemden üstün olsun
öğrensinler birlikte yaşamayı
örneğin kalem
aşk şiirleri yazsın
ve köreldikçe kılıç yontsun
Yalnız kaldığımız an da bile
alırız insan kokusunu
ıssız adasında
üstünden atamamıştır Robinson
yakalanma korkusunu
Kendi boşluğuna asılı
birer asansörüz aslında
ve ben elimde
taze bir karanfil
sıkışıp kaldım
iki kadın arasında
beni sana bağlar sevgilim
nükleer santraller ölüme
gökyüzünün nerede olduğunu soran
bir vapur dumanına
yanıt veremiyor hiç kimse
Çocuğunu asma köprüde sallayan
bir annedir İstanbul
ki onun
içi süt dolu
biberonudur Kız Kulesi
soğusun diye suya tutulan
Ne kalem kılıçtan
ne kılıç kalemden üstün olsun
öğrensinler birlikte yaşamayı
örneğin kalem
aşk şiirleri yazsın
ve köreldikçe kılıç yontsun
Yalnız kaldığımız an da bile
alırız insan kokusunu
ıssız adasında
üstünden atamamıştır Robinson
yakalanma korkusunu
Kendi boşluğuna asılı
birer asansörüz aslında
ve ben elimde
taze bir karanfil
sıkışıp kaldım
iki kadın arasında
SUNAY AKIN
***
AT KOKUSU
Son evi gösterin bana
İstanbul'da
vapur sesinin duyulduğu
ki kapısını çalıp
söyleyeyim içindekilere
daha çok kedi yavrusu ezilsin diye
eski iskeleleri
sahil yoluyla ayırdıklarını
denizden
Karşılığında ben de size
kanaryası ölüp
kuaför salonuna dönüşmeyen
kaç mahalle berberinin
kaldığını söylerim
ya da kaç fötr şapkanın
tutsak olduğunu
köhne bir konağın
askısında
Kaç faytoncunun
artık taksicilik yaptığını da bilirim
ama söylemem
onu da siz bulun
dikiz aynasına takılı boncuklardaki
at kokusundan
vapur sesinin duyulduğu
ki kapısını çalıp
söyleyeyim içindekilere
daha çok kedi yavrusu ezilsin diye
eski iskeleleri
sahil yoluyla ayırdıklarını
denizden
Karşılığında ben de size
kanaryası ölüp
kuaför salonuna dönüşmeyen
kaç mahalle berberinin
kaldığını söylerim
ya da kaç fötr şapkanın
tutsak olduğunu
köhne bir konağın
askısında
Kaç faytoncunun
artık taksicilik yaptığını da bilirim
ama söylemem
onu da siz bulun
dikiz aynasına takılı boncuklardaki
at kokusundan
SUNAY AKIN
***
BECERİKSİZ
Kabuğunu koparmadan
ne bir elmayı soyabildim
ne de iyileştirebildim bir yaramı
ama karşıma çıkınca
kızmadım hiç elma kurduna
bendim çünkü bıçağı saplayan
onun yurduna
Şair diyorlar benim için
bilmiyorum oysa
her şiire konmalı mı uyak
her yere nedense
konamıyor tayyare
hay dilimi
arı türkçe soksun; uçak
Kaptan olmak isterdim
aynanın karşısında
eski bir sinema yıldızı
gibi ağlayan
İstanbul hatlarında
bir fırça hafifliğiyle gidip
gelen vapurlara
Eskimo bir şair dokunuyor omuzuma
ve Kız Kulesi'ni göstererek
bırak artık diyor üzülmeyi
yedi tepeli bu şehirde
şiir okunacak tek yer
elbette denizin ortasındaki
şu küçük buz dağı
Terzi olsa da babam
sökük dikmesini beceremem
beni yalnızca sen anlarsın
iğnenin deliğinden geçsin
diye ipliklerin
bir anlık ıslatıldığı dudaklara
takılıp kalan annem
ne bir elmayı soyabildim
ne de iyileştirebildim bir yaramı
ama karşıma çıkınca
kızmadım hiç elma kurduna
bendim çünkü bıçağı saplayan
onun yurduna
Şair diyorlar benim için
bilmiyorum oysa
her şiire konmalı mı uyak
her yere nedense
konamıyor tayyare
hay dilimi
arı türkçe soksun; uçak
Kaptan olmak isterdim
aynanın karşısında
eski bir sinema yıldızı
gibi ağlayan
İstanbul hatlarında
bir fırça hafifliğiyle gidip
gelen vapurlara
Eskimo bir şair dokunuyor omuzuma
ve Kız Kulesi'ni göstererek
bırak artık diyor üzülmeyi
yedi tepeli bu şehirde
şiir okunacak tek yer
elbette denizin ortasındaki
şu küçük buz dağı
Terzi olsa da babam
sökük dikmesini beceremem
beni yalnızca sen anlarsın
iğnenin deliğinden geçsin
diye ipliklerin
bir anlık ıslatıldığı dudaklara
takılıp kalan annem
SUNAY AKIN
***
BEYAZ
O siyahtı
kurşuna dizenler beyaz
silah sesinden
ürkerek gökyüzüne
uçuşan kuşlar
bembeyaz
kurşuna dizenler beyaz
silah sesinden
ürkerek gökyüzüne
uçuşan kuşlar
bembeyaz
SUNAY AKIN
***
CEPHEDE
Aslında ben daha
güzel ölürdüm
arka bahçede askercilik oynarken
tahta tüfeğimle toprağa uzanır
annemin sesiyle doğrulurdum hemen
-Çabuk kalk üstün kirlenecek hınzır!
Yerdeyim yine bak anneciğim
n’olur kızma adımı çağır
arka bahçede askercilik oynarken
tahta tüfeğimle toprağa uzanır
annemin sesiyle doğrulurdum hemen
-Çabuk kalk üstün kirlenecek hınzır!
Yerdeyim yine bak anneciğim
n’olur kızma adımı çağır
SUNAY AKIN
***
ÇEKMECE
Büyüklerle ben
yapamıyorum
çocuklar da almıyor beni oyunlarına
devlet dairesinde
yangından kurtarılmayacak
sıkışmış bir çekmece gibiyim
açılamıyorum sana
Kardeşiyle sokaklarda hep
bir örnek giydirilen sen
nasıl sevmezsin eşitliği
yürürken düşen çoraplarını
aynı hizaya getirmek için
annen değil miydi önünde diz çöken
Öpüşme sahnesinin tam ortasında
içeri girdiğin yazlık sinemanın
yer göstericisiyim
yürüyorsun fenerimin ışığında
yer: Kız Kulesi
ve sonu ayrılıkla bitecek
hüzünlü bir aşk filmini oynuyor
beyaz duvarında
Bir kez olsun çıkmazken ağzından
seni sevdiğimi
her gün söylememi yadırgama
bil ki bu şehirde
iskelenin verilmesini
beklemeden atlarım vapurlara
Son karesi gibi Red Kit'in
batan güneşe doğru
sürerken atımı
gitme kal demeni bekliyorum
ama yalnızca
rüzgar çekiştiriyor atkımı
çocuklar da almıyor beni oyunlarına
devlet dairesinde
yangından kurtarılmayacak
sıkışmış bir çekmece gibiyim
açılamıyorum sana
Kardeşiyle sokaklarda hep
bir örnek giydirilen sen
nasıl sevmezsin eşitliği
yürürken düşen çoraplarını
aynı hizaya getirmek için
annen değil miydi önünde diz çöken
Öpüşme sahnesinin tam ortasında
içeri girdiğin yazlık sinemanın
yer göstericisiyim
yürüyorsun fenerimin ışığında
yer: Kız Kulesi
ve sonu ayrılıkla bitecek
hüzünlü bir aşk filmini oynuyor
beyaz duvarında
Bir kez olsun çıkmazken ağzından
seni sevdiğimi
her gün söylememi yadırgama
bil ki bu şehirde
iskelenin verilmesini
beklemeden atlarım vapurlara
Son karesi gibi Red Kit'in
batan güneşe doğru
sürerken atımı
gitme kal demeni bekliyorum
ama yalnızca
rüzgar çekiştiriyor atkımı
SUNAY AKIN
***
Bir süredir ara verdiğim kendi şiirlerimi sizlere sunmaya
devam ediyorum. Bugün iki şiirimi sunacağım. Umarım beğenirsiniz.
3yny
Akşamdan dağınık
yatağımız
İçinde gece uyuyor
çırılçıplak
Hala zambak kokuyor
odamız
Kilitlerini açmıştık
sevginin
Yüreğimiz konuştu
sadece
Biz sustuk
O öpüşlerin o
dokunuşların
tadı damağımızda
En mahrem yerimize
kadar
mutluyuz bu gün
Kimi zaman kelebek
öpüşleriyle
kır çiçekleri açtı
yüreğimizde
Kimi zaman dinazor
dövüşüyle
tozu dumana kattık
sevişirken
Hiçbir evin çatısında
baca kalmadı
Çatısı uçtu
sevgimizden evimizin
Sara nöbetleri
geçirdik şahikalarda
Yüreğimiz duruldu,
duru bir su gibi
Özlemişiz birbirimizi
asırlarca görüşmemişiz
Kreması bol doğum
günü pastandı hasrete ortak
Bütün dilimleri bana
ver, sadece bana
Sana mumunu getirdim
canım
Ne kadar üflesende
sönmez artar alevi
Akşamdan dağınık
yatağımız
Dudağımda kalmış
pastanın kreması
Senin elinde mumun
hala yanıyor görüyor musun
Gece gündüz dinlemez
sevgi
Hadi sevişelim.
Aydın Göle
1 ekim 2003
***
4yny
Senin teninde fosfor
yanıyor
Karanlıkta bile ayan
beyansım
Yani görünüyorsun
açık seçik
Yani deli dolu, hem
biraz kaçık
Sen yanıyorsun, ben
yanıyorum
Kaç sevişme söndürür
ateşimizi
İkimiz çocuktuk biz
Aşka zil zurna
acıktık biz
Akşamdan dağınık
yatağımız
Ziyafetten belli
kalktığımız
inkâra gerek yok
En büyük kaçışın
kendinden olacak
inkâr molalarında
Her inkâr utanmaktır
biraz
Utanma sevgimizden
En büyük kaçışın
kendinden olacak
Benden kaçamayacaksın
iliklerinde
dolaşacağım
Her sabah yeniden
doğacaksın
Aydın Göle
1 ekim 2003
***
Bugünkü yazımı buraya kadar okuduysanız bana sabrettiğiniz
için ilginizin karşılığı olarak ne kadar teşekkür etsem borcumu ödeyemem.
Sabrınızın hayranıyım. Hepinize serin ve uyunabilir yıldızlı gecesi bol bir yaz
diliyorum. Tatilde olanlara da iyi tatiller..
Yayın Tarihi: 22.03.15
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder