31 Ekim 2015 Cumartesi

İNSANSI HER ŞEY BİR KÜLTÜR ÜRÜNÜDÜR 1

Konuya girmeden önce yazımızın amacının daha iyi anlaşılabilmesi için kültür teriminin anlamına bir bakalım.
Kültür farklı anlamları olan bir terimdir.
İnsana ilişkin bir kavram olarak kültür, tarih içerisinde yaratılan bir anlam ve önem sistemidir. Bir grup insanın bireysel ve toplu yaşamlarını anlamada, düzenlemede ve yapılandırmada kullandıkları inançlar ve adetler sistemidir.
Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre ise, kültür (ekin, eski dilde hars) kavramının tanımı şu şekildedir:
“Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü.”

Yani insanların, dolayısıyla toplumların yaşadıkları süre içinde bütün hareketlerini yazılı veya yazısız kurallar haline getirmesine kültür diyoruz. Bu toplumsal hafızanın oluşmasının ana temelidir. Bunu bilerek baktığımızda her davranışın, her üretimin bir kültürünün olduğunu görürüz. İş kültüründen tutunda, yeme içmeye, yatma barınmaya kadar daha birçok konuyu içerir kültür konusu. Bütün bunlar birleşe birleşe toplumun davranış alışkanlıklarını oluşturur. Sevapta, günahta bu kültürün içinde barınır, akılda, akıldışılıkta... siz ne derseniz deyin, beğenin veya beğenmeyin yüzlerce yılda, belki de kalıtımsal bir yapı kazanarak binlerce yılda oluşur. Kimi şeylere şaşırmamamız bundan. Kimilerine şaşırıyorsak eski kültürden uzaklaştığımız sonucu çıkar. Yeni şeylere iyice alışmışız demek ki. Bilgisayar çağının insanları olarak eskiden yapıp bugün yapamadıklarımızı düşünürseniz bana hak verirsiniz. Bugün değişmeyen kültürel alışkanlıklarımızda vardır. Bize özgü içki kültürü böyle bir kültürdür.  

Bugün netameli bir konuyla kültürün birleşimine vurgu yapacağım. Fikren öyle katı bir Yeşilaycı olduğum söylenemez ama içkiyle başım hoşta değil. Yapay mutluluklara pek değer ve önem vermem. Dışarıdan alınan maddelerle vücudun geçirdiği kimyasal değişim sonucu gelen mutluluklar kısa sürelidir. Belki bir süreliğine büyülenmeyi sağlar ama büyü bitince gerçeklikten kopmuş olan insan tekrar gerçekliğin içine düşünce yapay mutluluktan eser kalmaz. Bir adım ötesi daha büyük mutsuzluktur. İşte bunun için Yeşilaycı tutuma sahibim. Bu açıdan netameli konu olan içki konusuyla kültür konusunu birlikte ele alırken bu kişisel yapım göz önünde tutulsun isterim. Çünkü öyle veya böyle her dönemde alkol tüketimi vardır. Hatta delikanlılığın şartı olarak bile görenler vardır. İçip ayakta kalamayan ve kendinden geçen delikanlıdan sayılmaz. “İçeceksen ağzınla iç şu mereti” boşuna denmemiştir.

Konumuz genelde Türk içkisi, özelde Tekirdağ Rakısı...
Türk içkisi öyle hafif meşrep bir içki değildir. Görgü kurallarından, yemek çeşitlerine, sofra adabına, içme miktarına kadar bir sürü törensel içeriğe sahiptir. Dünyanın hiçbir yerinde böyle kurallı içki alışkanlığı yoktur. Konumuz onun için hafife alınamayacak önemlidir.

Önce içiçe geçmiş iki küçük hikâyemizde var. Önce onu okuyalım.
*
Tekirdağ Rakısının sırrını bilir misiniz?
Birden hocanın sorusunu duyunca herkes şaşırdı.
Üniversitede, üretim yönetimi dersindeydik.
Konu 6 Sigma.
Dersin ortasındayız ve hepimizin içi bayılmış.
Ama rakı lafını duyunca bir anda uyandık ve herkes rakı hakkında bilgisini konuşturmaya başladı.
Biri “Yaş üzüm” diye atıldı.
Kimi “Tekirdağ’ın havasından” dedi.
Öteki “artezyen suyundan” dedi.
Bense “Tekirdağ Rakısı” nedir bilmediğim için ağzımı bile açmadım.
En sonunda hoca herkesi susturup anlatmaya başladı:
...

‘Tekirdağ rakı fabrikasına zamanında yeni bir müdür atanmış.
Müdür daha fabrikaya gelmeden, ne kadar suratsız bir adam olduğuna dair söylentiler ulaşmış.
Herkes yeni müdürün ne kadar geçimsiz, ne kadar sinirli bir adam olduğunu konuşur olmuş.
Müdür gelince ilk iş, tüm yönetim takımını toplanmış fabrikayı gezmeye başlamış.
Müdür gezerken tek bir laf bile etmemiş. Ama asık olan suratı asıldıkça asılmış.
Böylece söylentilerin doğru olduğu anlaşılmış.
Gezinin sonunda yeni yetme bir mühendis:
-Beğendiniz mi efendim? diye sorma gafletinde bulunmuş.
Müdür önce sert bir bakış atıp
-Ben bu fabrikanın nesini beğeneyim? diye kükremiş.



DEVAM EDECEK


Yayın Tarihi: 09.10.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder