31 Ekim 2015 Cumartesi

ŞAİRLERİN ŞİİRLERİYLE SÖYLEDİĞİ

Merhaba sevgili okurlar. Bu satırları Cumartesi günü yazıyorum ve bugün hava bozuk! Hafiften çiseliyor. Bozuk havaları sevmem, yüreğime kasvet salıyorlar. Ben güzel havalar vurgunuyum. Umarım gazeteyi okuyacağınız gün (yani size göre bugün, bana göre yarın) gene hava aynı güzel olacak deniyor. Henüz yazdan çıktık, belki o sıralarda sıcaklardan piştik. Bugünleri bekleyende az değildir. Sanırım ben kış çocuğu değilim. Soğuk sevmeyişimin bir açıklaması yok çünkü. Güzel havalar; Orhan Veli’yi hayata bağlayan, aşık eden havalar.. güzel havalar; güneşli ve ılık havalar. Kelebekler larvalarını bırakıp terki diyar ettiler bir dahaki bahara kadar. Leyleklerde göç yolları üzerindeki yazı topladılar uzak diyarlara götürdüler. Sözün kısası önümüz kış. Derken bahar gene sökün edecek elbet. Hayat yeniden çiçek açacak. Bu döngü sonsuza dek sürecek böyle. Birazcık sabır. Savaş ve hastalıklar yerine onlar sınırları aşsın. Onlar dostluklar getirsin uzak diyarlardan. Biz insanların yapamadığını onlar yapsın artık. Bu pazarda gelenek haline getirdiğim Pazar yazılarımda gene şiire yer vereceğim.


Bugün sizlere M.Sunullah Arısoy’u tanıtacak, şiirlerinden seçtiklerimi sunacağım.  

Şairimiz M. Sunullah Arısoy 1925 yılında İstanbul Şile’de doğdu, 1988’de öldü. İstanbul Haydarpaşa Lisesi’nde okurken eğitimini yarım bıraktı. Bir ara Ankara’da bir bankada, daha sonrada Bilgi Yayınevi ile Türk Tarih Kurumu Basımevi’nde çalıştı. İlk şiirleri Varlık dergisinde 1950’li yılların sonunda yayınlanınca adı ünlendi. Önce Garip akımı ve İkinci Yeni etkisinde şiirler yazdı.

Şiirlerinde halk şiiri etkisi görülür. Bol bol halk şiiri temalarından da yararlanmıştır. 1960 sonrası kısa, karamsar toplumsal içerikli bir şiire yöneldi.
Biçim denemelerinden geri durmadı, buna bağlı olarak divan edebiyatına özgü gazel tarzında şiirler denedi. Özdemir Asaf'ta olduğu gibi kısa, keskin sözcüklerle özlü anlatıma dayalı şiirler yazdı. Roman ve uzun anlatı türünde eserleriyle, mizah türünde de yazılar yazmıştır.

Gelelim şiirlere..

...

ANLADIM DA

Geceleri yoksun
Yatağım boş
Sabahları da
Anladım da
Yüreğimden
Niye çıkıyorsun

M. Sunullah Arısoy

***  

BİR ÖYLE YOLCU

Yorgun bir yolcu
Güneye doğru
Güz güneşi altında
Biraz eskimiş
Kimi yeri unutulmuş
Hüzünlü bir şarkı gibi
Acıları suskunlukla sırtlamış
Göğüslemiş nice savaşımları
Yürüyordu.

Gördüm
Yorgun bir güzeldi
Gülümserken
Ve yürürken
Ve bakarken
Ve içerken
(Ne güzel içiyordu
Şiir yazıyordu sanki)
Ve hiç konuşmazken
Sanki unutmuş.

Sabah erden
Uyanan gökyüzüne baktı
Suskun gülümsedi
Dağlarda arandı
Gözleri
Suskun gülümsedi.

Ormanın neftiliğinde
Ve dağ başlarında
Derindi yitiriverecekti
Gözleri
Suskun gülümsedi.

Tavukları sevdi gözleri
Horozlara göz kırptı
Suskun gülümsedi.

Güneşi avuçlarca
Uzandı elleri
Mavilere bulandı
Suskun gülümsedi.

Yürüdü gitti
Gördüm
Bağışlayan gözleri
Kaldı ardında.

Yollar uzayıp gidiyordu
Yollarda yorgun bir yolcu
Görüntüsü gittikçe küçülüyordu
Da izlenimi büyüyordu
Gibime geldi.

Baktım
Yanımda yöremde
Bir büyük boşluk
Almış götürmüş birileri
Birileri bir şeyleri
Diyelim
Sızısını yüreğimin
Acımı, tutkumu, sevimi
Her bir şeyimi.

Biliyorum
Onun amacı iyilikti
Ondan aldı yükümü
Ama ben
Nasıl yaşarım şimdi
Böyle acısız, savaşımsız
Tutkusuz, sevisiz.

Bir sızı mı ki
İnceden ve derinden
Unutmak isterken
Ardından iz süren.

M. Sunullah Arısoy

***  

CAN GÜLLERİ

Gökte yıldızlar kırpışır, de ki üşür
Ceylan yüreğim benim, hop eder durur
Avcıdan değil benim korktuğum, deliden
Yol ortası can gülleri öpüşür

M. Sunullah Arısoy

***  

EYÜP

Hiç gitmemiştim, yıllar var Eyüp’e
Dedemin, bilmediğim mezarı Eyüp’tedir
Amcam Eyüp’te oturur
Çocukluğum Eyüp’te geçti benim
Bir “Şeyh Efendi” hatırlarım daima:
İnce ve solgun yüzlü ihtiyar;
İnce, uzun ve beyaz sakallı!

Evde kalmış yaşlı kızlar hatırlarım
Eyüp gelince aklıma
Öyle bir içine çekiliş, bir garip sessizlik!

Sabah erken uykulu gözlerle
Yine o garip sükun ve mütevekkil eda içinde
Fabrika yolunda kadın, erkek, genç, ihtiyar!
-Kimbilir kimdir, ekmeği düşünmüyorum
Diyen bahtiyar?-

Ve akşamüzeri, aynı kalabalık:
Aynı yorgun adımlar, yorgun ve sessiz
Karanlık yollara doğru, karanlık ve dar!

Garip bir korku hissediyorum:
Yollarında Eyüb’ün, evlerinde...
“Allah’a mı yakınlaştım?” diyorum;
Allah’a giden yol Eyüp’ten midir,
Nedir?

Evde kalmış yaşlı kızlar hatırlarım;
Öyle bir içine çekiliş, bir garip sessizlik!
Gün batışının hazin akşamları
Ve güvercinler gelir aklıma: bol ve ehli..
Genç işçi kızlar gelir, gizli aşkları gelir,
Küçük çocuğu evde kalmış genç kadınlar
Ve ömrü boyunca fakir, ömrü boyunca çilekeş
-Ama ne heybetli susup da bakışları vardır-
Erkekler!

Eyüp deyince, Allah gelir, ekmek gelir, ölmek
Gelir aklıma!

M. Sunullah Arısoy

***  

NEDEN

Bütün karanlıkları aştım da
Geldim sana takıldım
Işıktın
Neden karardın

M. Sunullah Arısoy

***  

OZANCA

Kimi acıları ozan
Kendi yaratır
Oturur bir güzel çoğaltır
Çoğaltan ozansa
Tartışmasız
O doğrudur

M. Sunullah Arısoy

***  

SABAH

Sabahı etmek zor
Bitmiyor ki bu geceler;
Çocukların bünyesi içindir, anladım
Vaktin sıkıcı uzunluğu.
Ya biz, bu uzun vakt-içinde
Karanlığında gecelerin
Nasıl yaşarız?

Bütün yeryüzü, bütün gökyüzü
En namuslu vaktini yaşar sabahları.

Aydınlıkla yıkanır
Sabahtır affeden
Geceler boyu hayasızca işlenen
Fenalık ve günahları.

Ağaçlar kırda, dağda, şehirde
Sabahları alımlıdır.
Yeşiline gönül verdiğimiz çimen
Koklayıp koklayıp da sevdiğimiz
Çiçeklerin her çeşidi.
Sabahları şebnemlidir
Hava sabahları saf
Biz, sabahları namuslu ve iyi.

Sabah olmalı, hep sabah kalmalı
Yeryüzü, iffetli bir gül kurusu ışığında
Bütün yaratıkları dünyanın
Sabahla sağ
Sabahlı dinç
Kardeş muhabbetleriyle selamlar birbirini.
Sabahın serinliği
Dalgalanmalı daima
Geniş ufuklarında dünyanın
Barış ve hürlüğün tek ümidi.

M. Sunullah Arısoy

***  

SENDİN EY AŞK


Güzle gelen sendin ey aşk, sıcacık!
Üzgün yeşiller arasında büyüyen...

Uykusuz ve sarhoş ve yılgın bir gecede
Sendin ey aşk, yaşamaya el eden!

Sendin ey aşk, habersizce gelişen çocuklarla!
Anılarımızda bir dizi, bitip tükenmeyen...

Sendin ey aşk öfkemde güzelleşen!
Sendin, geldim; yorgun içine giremediğim evren...

Durmadan öğüten, durmadan hem ince
Sendin ey aşk, sendin, o rüzgârsız değirmen!

Direncimde, sendin ey aşk, hem de en!
Sızar kan, acısız, uzanmaz, kesik ellerimden..

M. Sunullah Arısoy

***

Bu haftalıkta bu kadar sevgili okurlar. Haftaya sizleri sağlıklı ve neşeli bulmak ümit ve dileğiyle hoşça kalın!



Yayın Tarihi: 25.10.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder