31 Ekim 2015 Cumartesi

VANDALİZM, YANİ YIKICILIK, YADA UYGARLIK DÜŞMANLIĞI 5

Yazı dizimizin son bölümüne geldik. Geçen bölümde “Vandalizm”in psikolojik nedenlerini inceleyen Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğr.Gör. Dr. Bora Boz ve Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Yrd.Doç. Dr. Fatma Yücel Beyaztaş’ın çalışmalarından alıntılar yapmıştım. O alıntılara sonuç bölümüyle devam ediyorum.

“Sonuç
Vandalizm özellikle kent toplumunu yakından ilgilendiren genç nüfusta sıklıkla karşılaşılan toplumsal ve güncel bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Suç oranının bu gruplarda yoğunlaşma nedeni, adölesan dönemde meydana gelen hızlı emosyonel ve fizyolojik değişikliklere bağlanabilir.

Sivas’ta yapılan bir çalışmada, farik ve mümeyyizlik muayenesi için gönderilen kamuya zarar veren şiddet davranışlarında bulunan çocukların çoğunun ebeveynlerinden uzak oldukları belirtilmektedir. Eğitim ve ilgi, sevgi, şefkat gibi değerlerin verilemeyen yetişme çağındaki insanların suça eğilimli sosyal bir çevreye itildikleri düşünülebilir.

Batı ülkelerinde yapılan çalışmalarda, vandalizmin uygun eğitim ve psikiyatrik tedavi ile düzeltilebilir bir davranış olduğu belirtilmektedir. Bu kişilerin tedavisinin yanında, ailesiyle birlikte davranış eğitim programlarının düzenlenmesi gerekmektedir.

Sosyal katmanlar arasında derin farklılıkların olduğu, sağlıksız kentleşme sürecinin yaşandığı ülkemizde bu konunun ileride daha büyük sorunlara sebep olmadan, sözcük olarak bile çok iyi bilinmeyen vandalizmin varlığının kabul edilmesi ve ayrıca eğitim, pedagoji, psikiyatri, adli tıp gibi disiplinleri ilgilendiren bu konunun kapsamlı olarak araştırılması, çözüm önerilerinin gündeme getirilmesi gerekmektedir.”

Uzun süredir dünyadaki gelir adaletsizliğine dikkat çekiliyor ve kuzey yarım küreyle güney yarım kürenin gelişmişlik farkına vurgu yapılıyordu. Bugün kapitalizmin vardığı noktada bu daha da aşırılaşmış durumdadır. Her insanın insan hakları beyannamesine göre eşit yaşama hakkına sahip olduğu belirtilmesine rağmen üretimin insansızlaştırılması durumu kas gücüyle geçimi sıfırladığı için bu hak sözde kalmaktan öteye gidemiyor. Böyle bir durumda eski yunan ve eski roma demokrasileri hortlamaya başlamıştır. Yani yurttaş tanımı içinde olanlar ve olmayanlar. Yurttaş tanımına girenler demokrasiden faydalanabilirken yurttaş olmayanların, kul veya köle olanların bu tip demokraside adı bile geçmeyecektir. Burada yurttaş olmayanların yerine mal varlığının, mülkün değeri vardır. Günümüzde de böyle değerlerin baş tacı edildiğini söyleyebiliriz. Yazımızın ikinci bölümünde tekrar döneceğimi belirttiğim paragrafla yazı dizimizi bitirelim.

Artık mal mülk savaşlarla yok edilmiyor. Hatta canlı organizmaları yok eden, binaları olduğu gibi bırakan bir teknoloji bile geliştirdiler. Adına Nötron bombası denilen bu teknoloji şöyle açıklanıyor:

Nötron bombası füzyon  ilkesiyle çalışmaktadır. Nötron ışınları, binalar ve çevreye bir zarar vermemekle birlikte insan hayatı için kesin öldürücü tehlike içermektedir.
Nötron bombasının yaydığı tritiumun yaklaşık 13,32 yıl ömrü vardır. Bu aktivasyon, atom bombasına göre on kat daha fazladır.

İşte bu “Vandalizm”in vardığı sonucu fazlasıyla açıklamaya yeter. Burada durum tersine dönmüş, varlığa sahip olma isteği öne geçmiştir. Ama bir gerçek vardır, bütün canlılarla birlikte insansızlık. Bu insansız uygarlık özleminden başka bir şey değil tabi. İyide uygarlığı yaratan insan! O olmadan uygarlık olmaz ki!.. savaştığınız yerin yer altı varlıklarından başka yer üstü varlıklarına göz dikmekte neyle açıklanabilir? Hele hele organik bir canlının olmadığı yerde endüstriyel uygarlık, dört başı mamur bir uygarlık olur mu? Alın size bir başka “Vandalizm” biçimi daha.

(“Vandalizm”in bu son biçimiyle ilgili ek bir bilgi:
1963 yılında Amerika’nın Nevada kentindeki bir yer altı üssünde yapılan denemelerle başlayan süreç, Sovyet bloğunun yıkılması üzerine bitti. Böylelikle sona eren soğuk savaştan 10 yıl sonra nötron bombası 2003 yılında kullanımdan kaldırıldı. Şimdilik bu tehlike yok gibi. Fakat Amerika’yı tehdit edecek bir güç ortaya çıktığında bu bombanın ortaya çıkmayacağını kim iddia edebilir? Bu bombanın üretiminde epey yol alınmışken tekrar başlamak zor olmasa gerek.)


BİTTİ


Yayın Tarihi: 07.10.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder