Yazımıza önceki bölümün sonunu vererek devam etmezsek bu
bölüm güdük kalır.
...
Hoca hikâyeyi anlatmayı bitirip durdu. Sonrada şöyle bir
öğüt verdi.
Bir gün bir fabrikanın başına geçecek olursanız,
Bir gün bir fabrikanın başına geçecek olursanız,
ürettiğiniz cansız nesneyi değil, onu üreten insanı yönetin.
Siz şişenin içindekinden hiç anlamayabilirsiniz.
Merak etmeyin onu üreten onu nasıl mükemmel yapacağını
bilir.
İşte Tekirdağ Rakısının sırrı o şişeyi sahiplenip,
içindekini efsane haline getirmesini bilenlerdedir.
*
İşin sırrı ürünü üretecek bilgiye ve tecrübeye sahip elemana
sahip olmaktır. Buda yetmez bir eleman işini sevmeli ve işine sahip çıkmalı
ayrıca. Hikâyeden çıkan sonuç başarının böyle elemanları bulup iyi yönetmeye
bağlı olduğudur. Her üretimde olduğu gibi rakı üretimindede bu böyledir.
Şimdi gelelim rakı içmenin yazılı olmayan kurallarına…
1. Sarhoş olunmaz.
Kendinden geçecek kadar içip sarhoş olan makbul içici
değildir. Ona uykucu denir hatta. Yada huysuz... öylesine hiçbir masada itibar
edilmez.
2. Masada konuşulan masada kalır. Kayıt, not tutulmaz.
Masada konuşulan belki devlet sırrıdır, belki aile sırrı.
Şurası kesin ki psikolojik rahatlamayı sağlar. Bunu başka yerlerde ifşa edenin
adı dedikoducuya çıkar ve böylesinden kaçılır.
Normal hayattada böyle değil midir?
3. Fotoğraf çekilmez. Dışarıdan çekene kızılmaz.
İçki içtiklerini belgeler gibi çekilen fotoğraflar içki içme
adabına sahip kişilerce hoş karşılanmaz. Özellikle Türkçesine öz çekim
dediğimiz selfi çılgınlığının anlayış görmesi beklenmemelidir. Sofra dışından
birisinin hatıra çekimiyse kabul görür fakat özel poz verilmez. Orda doğallık
geçerlidir.
4. Telefonla konuşulmaz. Çalarsa açılır, “Rakı içiyorum”
denir, kapatılır.
Uzun konuşturan tarifeler sonucu cep telefonları ellerden
düşmez oldu. Evden çıkan kızın ilk yaptığı telefona sarılmak. Minibüsten
ineninde.. gençler sevgilileriyle, arkadaşlarıyla saatlere varan konuşmalarla
kansere davetiye çıkartır oldular. İş görüşmeleride cep telefonlarıyla
yapılıyor artık. Görgüsüzce, bağıra, bağıra konuşarak hemde. İçki sofrasında
ortamı bozacak konuşmalara izin olmadığı gibi aynı sonucu vereceği için telefon
konuşmalarınada izin verilmez. Ayıp karşılanır.
5. GSM'le oynanmaz: Sofra iPhone, Blackberry tanımaz.
Bir başka ayıpta gösteriş yapmak, yada masayı hafife alacak
tavırlar sergilemektir. Çakmak, telefon, kalem gibi nesneleri masa üstünde
fırdolayı döndürmek gibi, en pahalı markalı ürünleri masa üstüne bırakmak
gibi..
6. Muhabbet esnasında biçem, izlek, imgelem gibi kelimeler
kullanılmaz.
İster sanat edebiyat konusunda olsun, ister mesleki uzmanlık
konusunda olsun, hiçbir konuda doktora tezi hazırlarcasına derin konuşmalar
yapılamaz.
7. Kadınlar ruju silip oturur: Rakı bardağında ruj izi
olmaz.
Kadın erkek giyim kuşam farkı hariç tavır bakımından
cinsiyet farkı taşımamalıdır. Bunun işareti sayılan ruj rakı bardağında
olmamalıdır. Olursa o masanın ağırlığına gölge düşer.
8. Düzgün konuşulur, lüzumsuz şirin olunmaz.
Konuşmalar belli olgunluk düzeyinde olmalıdır. Masayı
şenlendirmek uğruna şirinlik yapmak olgun tavrı ortadan kaldırır. İşte bu
olgunluk düzeyini düşürecek en hafif deyimiyle şirinliğe izin yoktur.
9. Rakıda hızlı gidene karışılır, yavaş düşene karışılmaz.
İçki ağır ağır içilir. Hızlı içilirse etkisi çok çabuk ve
çok yoğun görülür. Bunun için hızlı içene müdahale edilir. Yavaş içip çaptan
düşene denecek söz yoktur.
10. Argo konuşulur, küfür edilmez.
Aşırı nezaket içenlerin sevmediği tutumdur. İçenler sokağın
konuştuğu canlı dili kullanmaya bayılırlar. Argo da sokağın dilidir. Ama küfür
aczin dilidir. Aczi lugatinden içki içen atmıştır.
Küfür edene bunun için hoş görü beklenemez.
DEVAM EDECEK
Yayın Tarihi: 14.10.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder