31 Ekim 2015 Cumartesi

İNSANSI HER ŞEY BİR KÜLTÜR ÜRÜNÜDÜR 7

Bu yazı dizimizle içkiye methiyeler düzmek amacında değilim. İçkiyle başı hoş olmayan bir Yeşilaycı olarak kültürümüzün bir yönüne dikkatleri çekmek ve buna vurgu yapmak istiyorum, o kadar. Yabancılardaki ayak üstü içme, azar azar, tadımlık, sık sık içme alışkanlığının tersine, sofrasıyla, sohbetiyle, kuralıyla bir içki geleneğimizin olduğunu göstermek niyetim. Önceki yazıdada değindiğim gibi Türk içki geleneği mesleki veya sosyal bir toplantı amacı taşıyabilir, ikili bir görüşme bir hasret bitirme niyetini içerebilir, bir başarı kutlaması veya bir başarısızlık tesellisi amacını güdebilir. Düğün veya benzeri özel gün sevincine yakınlarını dahil etme isteğide olabilir. Hatta bir sorun çözme görüşmesi gibi ciddi konuları kapsayabilir. Rakı içmenin kurallarını görmeye kaldığımız yerden devam edelim.

...

41. Rakı içilirken başka içki içilmez.
Rakının asaleti tartışılmaz ve hiçbir içkiyle kıyaslanmaz. Bunu yapan rakının adabını bilmiyor demektir. Bunun için bir başka içki içilmez, adıda geçmez.

42. Yolluk bir teki aşmaz.
Yola çıkacak kişinin rakı dahil hiçbir içkiyi içmemesi gerekir. Benim düşüncem bu. Ama rakı içme adabında yola çıkacak kişi bir tek atma hakkına sahiptir, daha fazla değil (kesinlikle karşı olduğum bir konu. Trafik erkeklik gösterisini kaldırmaz, şakası yoktur sonu ölümle biten kazalara davetiye çıkarmaktır bu).

43. Yolluk alınmışsa cila çekilmez.
Yolluk alan daha çok sarhoşluk hissetsin diye bira benzeri bir şey içemez. Ben cilayada karşıyım. Madem konumuz Türk içki kültürü, Alman icadı biranın bu kültürde ne işi var?

44. Biradan başka cila olmaz.
Yukarıda söyledim, sarhoş olmamak, esrikleşmek (kendinde ama başı dönen) gaye olan içki kültürümüze cila niyetini uygun görmüyorum. Onun için alman kültürü içkiye gene hayır diyeceğim.

45. Cila birası bir küçüğü geçmez.
Bu kuralı biraya kültürel farklılığımızdan dolayı yok sayıyorum. Cila ne demek yahu? Ayakkabı cilası mı bu?

46. Rakı sonrası kahve, şekerli içilmez.
Rakıdan sonra daha çabuk ayılmak için acı kahve içilirdi. Gene içiliyor herhalde. Şekersiz içilmesi bundan işte.

47. Kahve içilirken höpürdetilmez.
Kahve içmek kimilerince gürültülü bir iştir. Höpürdetmek, dil şaklatmak sanki kahve içmenin şanındandır. Oysa rakı sonrası içilen kahve sessiz bir tören gibidir. Tıpkı ilizyondan sessizce uyanmak gibidir rakı sonrası kahve. İçilir ve transtan çıkılır.

48. Rakı yalnız içilmez.
Yalnızlık hüznü arttırır. Hüzünle içilen rakı daha çabuk çarpar. Kendini bilen birkaç kişiyle içilen rakı insanın sadece kendisiyle yoğunlaşmasını önleyeceği için hüznün yerini neşe alabilir. Edilen sohbet hayatın her alanını kapsadığı için önemsiz gibi görünen konuların bile gün yüzüne çıkmasını, öğrenilmesini sağlayabilir (rakı içmeden bunlar olmaz mı diye sormayın o size kalmış, sohbet kültürünüze bağlı derim).

49. Rakı masası 4-5 kişiyi geçmez.
Fazla kalabalık ancak konferanslarda çekilir. Ordada konuşan kürsüye çıkıp kalabalığa hitap ettiği için herkafadan bir ses (kakafoni) çıkmaz çıkmasına ama karşılıklı konuşma (diyalogtan) yerine bir kişinin anlatımı (monolog) gerçekleşir. Rakı masasıda konferans verme amacı taşımadığına göre masada bulunan kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmemelidir. Samimi sohbet ancak böyle sağlanır. Kaldı ki çağımızda dinleme alışkanlıklarıda giderek yok olduğu için sohbetlerde gürültü olmaktan kurtulamıyor artık.
Siz siz olun sofrayı şenlendirecek hoş sohbet insanlardan oluşan bir gruba sahip olmadan rakı içmeyin.

50. Garsona adı dışında bir şeyle seslenilmez.
İşi sululuğa vardıranlar samimiyeti birden bire kurabilenlerdir. Her şeyin bir alışma dönemi vardır ama kendilerini çok insan canlısı, çabuk samimi olabilmekle nitelendirenler herkese direk adlarıyla seslenirler. Hatta buna birde Ahmet’im Mehmet’im gibi sahiplik eki, yada Ahmet’çiğim Mehmet’çiğim gibi samimiyet eki eklerler. Oysa en doğalı hizmet veren kişilere sadece adlarıyla hitap edilmesidir.



DEVAM EDECEK


Yayın Tarihi: 21.10.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder