“Geçmişten günümüze
şehrimizin ünlülerini konu edindiğim bu yazı dizisinde Fahri Tuna’nın
yazılarından çok faydalandım. Ünlü hattatımız rahmetli Saim Özel’e ayırdığım bu
bölümü gene Fahri Tuna’nın yazdıklarından yola çıkarak hazırladım. Aslına
bakarsanız Fahri Tuna’nın öncelikle şehrimiz ünlülerinden anılması gerekir.
Çünkü Adapazarı’mızı tanıtmayı kendine görev edinmiş bir kişidir. Kendisini
şahsen tanımıyorum. Yazdıkları şehrimize olan sevdasının belirtisi. Şehrimizin insanlarına
verdiği önem ayrıca övgüye değer. Türkiye yazarlar birliği Adapazarı şube
başkanı olduğunu öğrendiğim Fahri Tuna’nın şehrimizin ünlülerini gösteren
listemde ne yazık ki adı yok! Varsın olmasın; onu sıra dışı anmama engel değil
ya..
Gelelim rahmetli ünlü hattatımız Saim Özel’e. Fahri Tuna şöyle giriş
yapmış.”
Hafız Hattat Saim Özel;
Gerçek hafız, gerçek sanatçı.
Gönlünün güzelliklerini “sesi” ve “eli”yle yansıtan adam.
Gönlünün güzelliklerini “sesi” ve “eli”yle yansıtan adam.
Taraklı, önce Yıldırım Beyazıt’la göç vermiş İstanbul’a,
ardından da hafızlarıyla. Bunların da öncüsü ve en ünlüsü elbette ki Hafız
Saim’dir. Kuva-yı Milliyeci hafız bir baba’nın tek çocuğu olarak 1919’da doğar.
“Taraklı Yunus Camii’nde
imamlık yapan Hüseyin bey’in ve Hatice hanımın çocuklarıdır. Çocukluk yılları Taraklı’da
geçer.”
Hafızlığını ikmal ettikten sonra on sekiz yaşındayken bir
gün İstanbul’a halasını ziyarete gider ki; gidiş o gidiş:
“İstanbul’la gidişi Cumhuriyet’in 10’uncu yılına rastlar. İstanbul’da
Önce müezzin ve imam olur. Tasavvuf musikisi ve hat sanatına ilgi
duyar.”.
Horhor Çeşme’de “ham altını” keşfeden Duagûh Müçteba bey,
onu alır, o günlerde ülkenin tek resmi hafızlık merkezine, Nuru Osmaniye İmamı
Hasan Akkuş’a teslim eder. “Ham hafız” orada yirmi günde “Sübhaneke”yi zor
geçer ve kendi tabiriyle “iki senede kulağını ve ağzını” düzeltir.
“İlkokulu Taraklı’da bitiren Saim Özel, Latin harfleriyle
ilkokul sıralarında tanışır. İstanbul Aksaray’da oturan halasının komşusu Sefa
beyin yönlendirmesiyle hafız olmaya karar verir. Bu durumu Sami Özel şöyle
anlatıyor:
‘Babama (mektup) yazdım, dedim ki böyle böyle bi zat var,
beni hocaya götürecek. Acık talim ediyim.’
Babası bu öneriyi kabul eder. Kabul ettiğini
cevap mektubuyla bildirir. Bunu da Sami Özel’den dinleyelim.
‘Biraz ağzın düzelsin, öyle tabir ederler. Müsaade
ediyorum, kal dedi. Bu mektubu hâlâ saklıyorum. Diyor ki, 'Gurbetteyim diye
üzülme, biz senin istikbalin için burada hasretliğine katlanıyoruz'.
Babasının mektubunun ardından sözlerini iki satırla özetler
Sami Özel.
‘Ah annecim, ah babacım. İşte orda, halamın yanında kaldım.
Orlarda cami evlerinde, cami lojmanlarında, gayri müsait yerlerde falan vakit
geçirdik.’
Nuruosmaniye Camii’nin başimamı Hafız Hasan Akkuş’un
öğrencisi olmasını şöyle değerlendirir.
‘Bu eğitimi güzel ağızdan almak çok önemli. On beş-yirmi
günde, hocadan süphanekeyi talim ettim. İnsanın boğazından ta dudaklara kadar
Kuran’ın yerleri var, boğaz harfleri var, dudak harfleri var. Bunları yerinden
çıkarmazsanız, yanlış olur. Hata olmaması için (dualar) tek tek talim edilir.’
Sözü Fahri Tuna’ya
bırakalım.”
Sonrası kendiliğinden gelir zaten; İstanbul’un ünlü
camilerinde kırk üç sene müezzinlik, imamlık, baş imamlık… En son da İstanbul’daki
dini mimarinin zirvesi Süleymaniye Camiinde baş imamlıktan emeklilik...
“1949 yılında akrabası olan Saime hanım’la evlenen Saim
Özel, 1982 yılına kadar Süleymaniye Camii'nde çalıştıktan sonra emekli olurken 680
öğrencisine hat sanatını öğretmiştir. Ayrıca 1967 yılında yazdığı ‘Hat
Örnekleri’ (1) isimli bir eseri vardır.
Bu özet bilgilerin
ardından söz gene Fahri Tuna’nın.”
1940’ların Türkiye’sinde hat sanatı “büyük bir kuraklık” yaşamakta, adeta can çekişmekte; hat üstadları bir bir terk-i diyar eylemektedirler. Hat’tın can çekiştiği “zor” bir zamanda yönelir hat’ta genç Hafız Saim. On yıl süreyle “misafir öğrenci” statüsüyle -bugünkü-
Mimar Sinan Üniversitesi’ne devam eder.
Osmanlı’nın son dönem âlimlerinden “sanat tedris” eder; Kamil Akdik, Nuri Korman vs... XX. Yüzyılın hat sanatındaki iki üstadından biri Hattat Halim Başyazıcı’dan tam da icazet alacakken, hocaefendi elim bir trafik kazasında rahmetli olunca, diğeri Hamit Aytaç’tan almak nasip olur. Yok dönemin varlarındandır Hattat Saim Özel. “Güneşi ceketinin astarında kaybeden” bir kuşağın şanslılarındandır.
Saime hanımla.. (evliliğinden)
Allah onlara “çocuk nasip etmez”se de “öz oğlundan yakın” yüzlerce evlat nasip
eder. “Bal gibi tatlı sesi”yle, “enfes kıratı”yla, edebî adabıyla “Eski
(eskimeyen) Payitaht İstanbul”unun en aranılan hocaefendilerindendir artık. Bir
yandan da “hüsnü hat’ta yol alır” derinden derine... Bir süre sonra alanının
ilk kitabı “Hat Örnekleri”ni yayımlar.
Gerçek bir Anadolu hanımefendisi Saime hanımın “Hacıbey”i, milyonlarca Müslüman Türk gibi hacca gider ya, geriye Mekke-i Mükerreme’deki Kral Halid Tüneli’nin hat yazılarını (2,5 metre
eninde X 1,5 eninde) “hatıra” bırakır döner.
Gerçek bir Anadolu hanımefendisi Saime hanımın “Hacıbey”i, milyonlarca Müslüman Türk gibi hacca gider ya, geriye Mekke-i Mükerreme’deki Kral Halid Tüneli’nin hat yazılarını (
62 yaşındayken Emekli olur ve kışları Aksaray’da yazları
Taraklı’da geçirmeyi tercih eder. Onun her gelişi “bayram olur” doğup büyüdüğü
ilçede; esnaflar dükkân önünde karşılarlar, çocuklar kuyruğa girer elini öpebilmek
için, cemaat Kurşun Camii’ne (2) koşar, o bir aşır okusun da kulaklarının pası
silinsin diye. “Evladı gibi yakın” isimlerden Taraklı Belediye Başkanı Tacettin
Özkaraman onu “yüzünden hiç eksik olmayan tebessümü, uzun boyu ve heybetli
yürüyüşü ile” (3) hatırlıyor hep. Hemşerisi Prof. Dr. Mehmet Erkal’a göre o “önce
hafızdır, kıraat ilimlerinde derin vukufu ve tatbikatı ile meşhurdur. Bunun
yanında hattattır.” (4)
“Sözün burasında bir
hatırlatma yapmak istiyorum. Bu yazı dizimizde rahmetli Reis-ül Kurra
Abdürrahim Gürses’ten söz etmiştim. Abdürrahim Gürses’in ardından bu makama
Sami Özel getirilmek istenir. Kur’an-ı Kerimi en güzel okuyanlardan biri olan
ve bu makama lâyık görülen ikinci Sakaryalı Sami Özel, yılın belli bölümünde Taraklı’dan
ayrılmak istemediği için bu makamı kabul etmez.
Fahri Tuna’nın son
sözleriyle Sami Özel’e ayırdığımız bu bölümü bitirelim.”
Dr. Abdullah Uysal,
Hattat Saim Özel’in hayatını şöyle özetleyecektir:
“Hem okudu, hem yazdı, yüce kitabı”. (5)
2005 yılının bir Kadir gecesinde “acı haber” yürekleri dağlar; “Hattat Hafız Saim Özel Hakk’a yürümüş”tür. Tıpkı yaşadığı gibi, protokolsüz, alayişsiz, gösterişsiz ama kalabalık bir cemaatle eller üzerine taşınır. Yirmi hafız acı haberi duyar duymaz, Kabe’de ruhuna
ithafen yirmi hatm-i şerif hediye ederler. Ünlü bir söz, yine hayat bulmuştur: “Sen Kur’an’ı bırakmazsan, Kur’an da seni bırakmaz!” Bırakmamıştır.
Yazımızın sonunda Fahri Tuna’nın yazısında belirttiği kaynakçaları bilginize sunuyorum.
Hattat Saim Özel’in hayatını şöyle özetleyecektir:
“Hem okudu, hem yazdı, yüce kitabı”. (5)
2005 yılının bir Kadir gecesinde “acı haber” yürekleri dağlar; “Hattat Hafız Saim Özel Hakk’a yürümüş”tür. Tıpkı yaşadığı gibi, protokolsüz, alayişsiz, gösterişsiz ama kalabalık bir cemaatle eller üzerine taşınır. Yirmi hafız acı haberi duyar duymaz, Kabe’de ruhuna
ithafen yirmi hatm-i şerif hediye ederler. Ünlü bir söz, yine hayat bulmuştur: “Sen Kur’an’ı bırakmazsan, Kur’an da seni bırakmaz!” Bırakmamıştır.
Yazımızın sonunda Fahri Tuna’nın yazısında belirttiği kaynakçaları bilginize sunuyorum.
1) Saim Özel, “Hat Örnekleri”, 1.Baskı 1969, 2.baskı 1974 Üçdal neşriyat,
2) Taraklı Yunuspaşa Camii, Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferine giderken yapılmasını emrettiği ve 1517’de ibadete açılan cami, Saim Özel’in babasının imamlık yaptığı, halkın tabiriyle Kurşun Camii,
3) Tacettin Özkaraman, “Yüzünden Eksik Olmayan Tebessümü..”, Irmak Dergisi, Yıl 5, Sayı 60, sh.38,
4) Prof.Dr. Mehmet Erkal, “Taraklılı Bir Ulu Çınar Hakkında”, Irmak Dergisi, Yıl 5, Sayı 60, sh.2,
5) Abdullah Uysal, “Hem Okudu Hem Yazdı”, Irmak Dergisi, Yıl 5, Sayı 60, sh.6
DEVAM EDECEK
Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Gazete Adresimiz: www.anadolumedyagrup.com
Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder