30 Haziran 2013 Pazar

SES BAYRAĞIMIZ TÜRKÇEYİ ÖZENLE VE DÜZGÜN KONUŞALIM 2


Aşağıdaki hangi kelimeler kulağınıza çalınmamıştır, bakar mısınız? Elimdeki listenin hepsini koymayı düşündüm ama gazetemizin ek sayfa yapması gerekeceği için vazgeçtim. Durumun korkunç boyutunu görün. Buna mağaza isimleri, vitrin ve tabela yazıları dahil değil. Dostlar Türkçeyi başkaları değil biz yaşatacağız. Ne Arapça, ne Farsça, ne Fransızca, ne İngilizce isimleri  işyerlerimize koymayalım. Bu kadar bilinçsiz, sadece dikkat çekici diye yabancı isim özentisi içinde kimse olmamalı.

*

absürt : Fransızca absurde (saçma, zırva, anlamsız). Kelimenin karşılıkları dilimizde zaten vardır: saçma, anlamsız
absürt komedi : saçma komedi.
adisyon : Fransızca addition (ekleme; hesap). "Lokanta, otel vb. yerlerdeki hesap" anlamında kullanılan adisyon için bizim de teklif ettiğimiz kelime aynıdır: hesap. 
agreman : Fransızca agrément (hoşluk; izin, rıza; tat; süs). Dilimizde, diplomasideki anlamıyla kullanılan agreman kavramı için teklif ettiğimiz karşılık: uygunluk. .
agresif : Fransızca agressif. Dilimizde bir psikoloji terimi olarak “saldırgan, mütecaviz” anlamlarında kullanılan agresif kelimesine karşılık olarak Kurulumuz, saldırgan sözünün uygun olduğuna karar vermiştir.
air-conditioned : Havalandırma cihazı bulunan. Teklif edilen karşılık: havalandırmalı.
air-conditioner : Havayı düzenleyen, sıcaklığı ayar eden alet. Teklif edilen karşılık: havalandırma.
akreditasyon : Fransızca accreditation. Dilimizde “doğrulamak, güven belgesi vermek” anlamlarında kullanılan, denklik (belgesi)ve denklik (kuruluşu) karşılıklarını teklif etmektedir.
alâkart : Fransızca à la carte (listeye göre). Karşılığı: seçmeli
almanak :  yıllık

*

Buraya kadar radyo, televizyon ve yazılı basında konuşulan ve konuşana aydınlar katında ayrıcalık sağladığı sanılan Türkçeye girmiş kelimeleri gösterdim. Birde gençler arasında kullanılan dil var. Aşağıda ilk kelimeler kullanılan kelimelerdir, karşısındaki ise Türkçe karşılığıdır. Türkçesini kullansak küçülür müyüz? Bugüne kadar yabancı dildekini kullandık ama başımız göğe ermedi. O halde ne bekliyoruz?

*

     Mail               ileti
Fonksiyon          işlev
  Avantaj           üstünlük
 Antipatik         sevimsiz
  Dizayn            tasarım
  Analiz           çözümleme
 Bye bye           hoşça kal
Sempatik            sevimli
  Empati             hemhal (kendini onun yerine koymak)

*

Bunlar nerdeyse tamamı günlük dilde kullanılan kelimeler. Şimdi daha kötüsünü de belirteyim. Türkçe kelimeler yabancı dilde kullanılan harf düzeniyle yazılıyor.

*

 Ashk           Aşk
Aycha         Ayça
Ayshe         Ayşe
Chetin        Çetin
Turkche     Türkçe
Baq            Bak
Pcpc           Pisi pisi

*

Şu mağaza ve dükkân adlarına ne denir?

*

Galaxi cafe
Ashk cafe
Fame Butik
Foto Color
Dream Show Room
Ada Center
FB STORE
Salon Uğur Stüdyo Bazar,
Cafe Ankara,
Ali’s Bar,
Ahmet’s leder,
Belma Coiffeur,
Otel The Marmara...

*

İlk aklıma gelen bunlar.

Ayrıca, yine Batı dillerinin etkisiyle, özellikle son yıllarda "almak, yapmak" gibi fiillerin çok defa gereksiz olarak yardımcı fiil şeklinde kullanıldıklarına da şahit olmaktayız:
“banyo almak” (yıkanmak) banyo alınmaz yapılır
“taksi almak” (taksi çağırmak) taksi alınmaz çağırılır yada tutulur
“bekleme yapmak” (beklemek) bekleme zaten bir eylemdir, yapmakla başka bir eylem. Bu ikisi yan yana gelince iki kere mi beklemiş olunuyor.
“film yapmak” (film çevirmek) gibi.
Yeni bir şey alındığında onada yapmak denmiyor mu? Alın size bir örnek: “Yeni gömlek yapmışsın abi.”  Gelde kızma!...

Ben yıllarca paniğe kapılırdım, siz panik mi yaptınız? Seli nasıl yapmak mümkün değilse, paniğide yapmak öyle mümkün değil. Paniğe insan sadece kapılır, sele kapıldığı gibi. Paniği yapacak, yada üretecek imalathaneniz mi var yoksa?

Harakiri Japon intihar biçimidir, biliyorsunuz. Bu kadar özentiye harakiri denmezde ne denir? Büyük kentlerden başlayan bu özenti tabela adları,  küçük kentleri de sarmış durumda.

Görüldüğü gibi Türkçemiz çeşitli müdahalelerle bozulmaktadır. Buna ne hikmetse aydınımız ses çıkarmıyor. Gençleri uyaracak ve eğitecek bir çalışma yapıldığını görememenin  üzüntüsünü yüreğimde duyuyorum.

Hıristiyanlığın kalesi Vatikan’ın 3 bin yıllık rüyası var ve bunu gerçekleştirmek için yılmadan çalışıyor. İlk bin yılını Avrupa’da tutunmaya çabalayan, ikinci bin yılını yeni dünya dediğimiz Amerika kıtasına ve Afrika’ya yayılmakla tamamlayan Hıristiyanlığın önünde tek hedef kaldı. O da eski dünya denilen orta doğuyu ve bütün Asya’yı Hıristiyanlaştırmaktır. Dilimize sahip çıkmak hem dinsel kimliğimiz hem milli kimliğimiz açısından önemlidir. Bir millet dini ve diliyle birlikte yaşar. Dil milletlerin ses bayrağıdır.


                                                                                                                                      26.06.13
     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder