Bütün bir hafta çalışırak
Pazar gününü iple çektiniz. Uyumak, sadece biraz daha fazla uyumak isteğiyle
haftayı geçirdiniz. Bu gün Pazar ya, işe gitmeyeceğinizi bildiğiniz halde erken
uyandınız değimli? Kendinize mi kızdınız yoksa sizi erkenden terk eden sarışın
sevgili uykuya mı? Öyle olur; en sevdiğiniz en gereksiz anda hep sizinledir, en
gerekli olduğu anda yanınızda değildir.
Böyle bir anda içinde
bulunduğumuz yaz mevsiminin güzelliğinden yararlanın. Kapıları pencereleri
açın. Balkona veya varsa bahçeye çıkın. Gazetelere sabah göz gezdirmenin
keyfine diyecek söz olmaz. Gazetemizin sayfalarında gezinirken bana rastladınız
ve gözünüz ister istemez yazdıklarıma takıldıysa izniniz olursa size akide
şekerleri sunmak isterim.
***
O ŞARKININ NAĞMELERİ
Esiyor baharın tatlı meltemi
Koruyorum hala kalbimdeki yerini
Ruhuma bir güneş gibi doğuyorsun
Bilmem sende beni seviyormusun
O şarkının nağmeleri, inliyor rüzgarla
Yarım kalmıştı ya şarabın, hala duruyor
bardakta
Yarı yırtık bir resmin vardı ya, bana
senden kalan tek hatıra
Her zaman gelen bu baharla
Bir gün senin döneceğini sanırım
Akıp giden zamanla yanıldığımı anlarım
Yaşlı gözlerimle maziyi anarım
O şarkının nağmeleri, inliyor rüzgarla
Yarım kalmıştı ya şarabın, hala duruyor
bardakta
Yarı yırtık bir resmin vardı ya, bana
senden kalan tek hatıra
Aydın Göle
26.04.1973
***
Her ayrılık insanı yaralar.
Ayrılıklar ömür törpüsüdür bence. Annenizden, babanızdan, yarinizden,
yavrunuzdan, kardeşinizden, dostunuzdan yada yurdunuzdan bir süre de olsa
ayrıldığınızda gözleriniz herkesi en
sevdikleriniz olarak görür. Herkes bir yanıyla bir sevdiğinize benzer, “Allah
herkesi çift yaratmıştır” dersiniz kendi kendinize. İşte, yukarıda okuduğunuz
şarkı sözü bu duygularla söz ve müzik olarak bir anda doğdu.
***
VAZ GEÇEMEM Kİ
Desem ki!...
Bu dünya ne kadar yalancı
Çektirir herkese ızdırap ve acı
Vaz geçmek istiyorum bu söylediklerimden
Belki vardır diyorum bu dünyada bir
gülen
Vazgeçmek istesem de
Bu söylediklerimden
Vazgeçemem ki..
Desem ki!...
Güneş, ay ve yıldızlar
Senin yanında sönük kalırlar
Bunları söylememek istiyorum
Beni sevmiyeceğini biliyorum
Vazgeçmek istesem de
Bu söylediklerimden
Vazgeçemem ki..
Aydın Göle
1973
***
Nelerden vaz geçmedik ki.. En
vazgeçimez sandığımız nelerden.. Geriye dönüp baksak ardımızda ne çok şey
bıraktığımızı görürüz. Bu bırakıp vazgeçtiklerimiz yenilenmenin gereğimidir,
yoksa bu vazgeçmeler bir eksilmemi? Varın siz karar verin.
Bu şarkımda sözüyle birlikte
doğdu. Yaz günüydü, gençlik başımda tütüyordu ve sevdalanmıştım. Sevdam,
havanın çıldırtıcı güzelliğine melankoli katıyordu. Tül bulutlara baka baka bir
öğleden sonra şarkıyı kendime söyledim. Yakın çevremde en bilinen şarkılarımdan
biri oldu.
***
UYUMSUZ
Dün mehtapta yürüdüm kumsal boyu seninle
Gecenin içinde derin derin soluyordu
deniz
Yıldızlar dans ediyordu
Ay yıkanıyordu serin sularda, kız gibi
Dayanamadım kulaç attım yakamozlar
içinde
Bir şarkı dolandı dudağıma söküp
atamadım
Yüreğimin çarpması bir mucize
Ölmeliydim dün gece
Hele bu günü yaşamaktansa..
Aydın Göle
1973
***
SONSUZA GİDEN YOLCU
Sonsuza giden yolcu
Öyle ne düşünüyorsun
Gözlerinde bulut
Yağmur mu istiyorsun
Anıların denizine gömülme
Acı tarafı gelir aklına
Karamsarlık baktırmaz
Umutla yarınlara
Bak yüzyıllardan
Var mı bir kalan
Çekilsin bulut gözlerinden
Güneş açsın yeniden
Aydın Göle
1973
Kimi şarkılar reçete sunar.
Her reçete sunan sloganlaşma eğilimlimidir bilemem ama bu şarkım her ikisine
sahipti. Yani hem reçete sunuyor, hem bunu bayraklaştırıyor. İlk gençliğe adım
attığım yıllardı. Ali Kocatepe çok sevdiğim egeli sanatçıydı. Onu TRT de maç
anlatırken tanımıştım. Besteciliğine hayrandım. Akdenizlilik bestelerinde çok
bellidir. Bu bestemde onun izleri var.
***
O yıllar yaşım gençti ama
yaşlı arkadaşlarım çoktu. Sakın sadece olgun insanlarla gezdiğimi sanmayın. Hatta
bir süre sonra benden çok büyük olanların el freni gibi davrandıklarını
düşünmeye başladım. Bir kere aşırı ihtiyatlıydılar. Çok sık eleyip
dokuyorlardı. Neredeyse hiç hareket etmemeyi öneriyorlardı. Zamanla çok
bunaldım ve onlardan ayrıldım. Aşağıdaki şarkı sözü o dönemlerin ürünü.
DÜNDEN BUGÜNE
Dünden bugüne sadece
Kaldı güzel anılar
Eski günleri düşününce
Ruhumu kaplar acılar
Eridim günden güne
Kocadım dünden bu güne
Göçüp gideceğim bu hayattan
Sana bir an olsun kavuşmadan
Dünden bugüne yaşlı
Çıkardı beni yıllar
Çökük omuzlu ak saçlı
Gösteriyor artık aynalar
Aydın
Göle
1975
***
Aynı dönemde yazdığım
aşağıdaki şiirde kafiye kullanmadım. Kelimelerin kullanılış biçimi ve
kullanıldığı yer, kelimelerin kendisi kadar etkili olduğunu keşfettiğim bu
şiirde anlam gayet açık, yani ihtiyarlamaktan korkuyorum. Oysa yaşım henüz on
dokuz o aralar… İnanırmısınız bedensel engeli olan kendini bildiği andan
itibaren herkesten yaşlıdır. Çününkü tıpkı yaşlılar gibi onlarda her
istediklerini yapamazlar. Belki bundan dolayı yaşlılıktan sözettim şiirlerimde.
ZAMAN ACIMAZ
Sessiz bir harekettir zaman
Tutmak isterim bir süreliğine ellerimde
Her seferinde akar gider avuçlarımdan
Öyle ihtiyacım var ki oysa
İki dost gibi anlaşsak, hiç gitmese
yanımdan
Aygıtlarını kırdım biraz duraksaması
için
Tutup çarmıha geresim geliyor en çok
Bıktım ardı sıra sürüklenmekten
Soluk alıp vermesi yokmu çıldırıyorum
Kurşuna dizesim geliyor gözlerini bağlamadan
Bana yaptıkları artık yeter
Dün çocuktum, yarın güçsüz bir yaşlı
edecek beni
Ölmek değil korkum
Unutulmak varya hatırlanmamak
Ölmekten bin beter
Aydın Göle
1975
***
Keyif aldığınızı umduğum bir
yazının daha sonuna geldim. Tepkilerinizi belirten iletilerinizi bekliyorum.
Hepinize iyi pazarlar.
17.06.13
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder