Orantısız güç denince aklınıza ne geliyorsa onlara kısaca
değineceğim bugün. Sonrada konuyu engellilere bağlayacağım. Ama öncelikle
belirtmem gerekir ki, ülkemizin şu günlerde içinde bulunduğu toplumsal
çalkantılar konumuzun dışındadır. O konuda herkes bir şeyler söylüyor zaten.
İsteyen kendi meşrebine uygun yazıları ulusal basından okuyabilirler.
Orantısız güç lafını polisimizin halkımıza karşı kullandığı
güç olarak algılıyoruz genellikle. İzinli izinsiz, rastlantı olarak veya
önceden belirlenmiş bir yerde toplanan kalabalıklara, kalabalıklardan verilen
karşılıkla siniri bozulmuş gergin insanların müdahalesi olarak da görebiliriz
bu durumu.
Orantısız güce sadece bir meslek gurubumu sahiptir? Bireysel
olarak da orantısız gücü kullanan yok mu?
Aile içi şiddet olgusu bu gücü kullananların olduğunu
gösteriyor. Yazılı ve görsel basında her gün bu tip haberlerle karşılaşıyoruz.
Dudağı, kaşı patlamış kadın ve çocukları gördükçe içimiz sızlıyor. Canavar eşe,
canavar babaya veya canavar anneye öfke kusuyoruz. Böyleleri hiç evlenmesinler
demek gelir içimizden. Şiddete eğilimi olan ve bundan garip biçimde zevk alan
sadist insanlar olduğu gibi, öfkesine gem vuramayan insanlarda var. Bu tipte insanlar
evlenmeseler de orantısız güç kullanmadan duramadıkları için bu gücü
kullanacakları birilerini bulurlar. Her iki gurubun mutlaka psikolojik
sorunları vardır. Tedavi görmeleri şarttır.
Orantısız şiddetin çok çeşidi var. Altı sene önce başımdan
geçen ve sizlere şimdi anlatacağım olay bunun bir örneği olacak sanıyorum.
Ben on sekiz yıl
Tüvasaş Lokalinde yazları üç, en fazla dört ay süren sezonluk müzisyenlik
yaptım. Bu süre içinde dört genel müdür, üç lokal müdürü gördüm. Rahmetli
dostum ve kardeşim Erdinç Arın lokale girmemi sağlamış, yedi yıl da birlikte
çalmıştık. O müzisyenliği bıraktı, ben on bir yıl daha sürdürdüm. Bu on bir
yılda iki yıl hariç dokuz yıl, lokale girdiğim zaman da müdürüm olan müdürle
çalıştım.
Çeşitli zamanlarda bedensel engelli işçi ve memur alındı ben
akıllarına gelmedim. Bir ara fabrika memur kısım amirlerinden ismini vermek
istemediğim bir sayın kişi “biz özürlü kişi işe aldık neden baş vurmadın” dedi.
Dediğinde iş işten geçmişti. Ondan sonra bir kerede fabrika genel müdürlüğüne
dilekçeyle baş vurdum, nazik bir red cevabı aldım. Mecburen mevsimlik
müzisyenliğe razı oldum. Öteden beri müşterinin insiyatifine bırakılan
dışarıdan müzisyen getirme işinin bir düzene konulmasını istedim. Müzisyen
gelsin, gelmesin demedim, ama gelen müzisyen nedeniyle ben işsiz kalıyordum.
Hatta birkaç kere yaptıkları kayıt hatası yüzünden ben çalacağım diye
gittiğimde kapıdan döndüm. Ben engelliyim biliyorsunuz ya artık, oraya taksi
tutup gittiğim ve yanımda tesisatlarımı kurmaya bir eleman götürdüğüm için her
seferinde külliyatlı bir para cebimden ödedim. Bütün bunları göstererek, ayrıca
diğer salon ve lokalleri örnek vererek daimi müzisyenlerin durumunu belirttim,
dikkate almadılar.
Diğer salon ve lokallerde gelen müzisyen misafirdir, gittiği
salonun müzisyeninden çalacağı bir zaman dilimi talep eder. Salonun müzisyeni
çalsın çalmasın o ücretini alır. Önerdiklerim bunlardı.
Kamu iş yerlerinin birinci önceliğinin engelli istihdamı
olduğunu söyledim, başka kamu yerleri de var dediler. “Ben başka kamu işyerinde
müzisyen değilim Tüvasaş’ta müzisyenim”
dedim. “Tıpkı sizin de burada memur ve amir olduğunuz gibi
diyemedim.” Saygısızlık etmek istemediğim için tabii. O sene bana en az işi
vererek sezonu kapattılar. Sonraki yıllarda ne aradılar ne sordular. Yerime,
özürlü olmayan bir kamu kurumunda görevli memuru işe almışlar.
Bu sizce orantısız güç değil mi? 18 sene çalıştığım yerde
çalışıyor olsam şimdi 21 yıldır çalışıyor olacaktım. Kadroya alınsaydım emekli
bile olmuştum bu arada.
Orantısız gücün bir başka biçimini gördünüz değil mi? Bu
mevki sahibi olanların kullandıkları güçtür. Oysa güce sahip olanların herkesi
saran gözeten yapıda olması gerekir.
Bu yüzden ben kişilerin insaf ve vicdanına bırakılan işleri
pek hoş görmüyorum. Biz engelliler olarak kişilerin insafıyla değil kamunun
kanun ve kurallarıyla korunmak istiyoruz. Biz devletimize asalak olmadan
hayatımızı kazanarak yaşamak istiyoruz.
Kimbilir başka nerelerde kimler orantısız güçle karşı
karşıyadırlar.
Orantısız gücün bir tanesi de bu yazının bizzat kendisidir,
biliyorum. Çok sayın müdürlerim beni bağışlasınlar, engel olunan bir insanın
hayatıdır.
19.06.13
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder