Merhaba sevgili okurlar! Bugünkü şairimiz Cahit Irgat. Size kısaca kendisini tanıtmak istiyorum.
Lüleburgaz 1915 doğumlu olan Cahit Irgat, Edirne Öğretmen
Okulunu son sınıftayken bıraktı. İrili ufaklı çeşitli Tiyatrolarda oyuncuk
yaptı. 1932 yılında girdiği Ankara Devlet Konservatuarı’ndan 1936 yılında
ayrıldı. İstanbul Şehir Tiyatrosu, Küçük Sahne, Devlet Tiyatrosu, Adana Şehir
Tiyatrosu, Dormen Tiyatrosu, Oda Tiyatrosu’nda bir çok oyunda rol aldı. Cahide
Sonku’yla “Cahitler” Tiyatrosu’nu kurdu. Burada da sayısız oyun oynadı.
Bu arada sinema oyunculuğuda yaptı. 1940 kuşağının önemli bir şairidir. 5
Haziran 1971’de İstanbul’da öldü.
...
AĞAÇ
Ağacım, dört kol
çengi kıyamet
Her dalımda bir
memleket
Uzar kollarım uzar
Taşımda toprağımda
bereket
Köklerimden başlar
hürriyet
Bana çarptıkça anlar
Yağmur yağmur
olduğunu
Rüzgâr, rüzgâr.
Taşımda toprağımda
kıyamet
Köklerimden başlar
hürriyet.
Cahit Irgat
***
İNSAN GİBİ
Çok yakında bir gün
Çok yakında bir gün
Ağır uykulardan
uyanacaklar
Zor kapıları
açacaklar
Yere sağlam
basacaklar.
Sevgiden sırılsıklam
Yangınlanacak aşklar
Çok yakında bir gün
Çok yakında bir gün
İnsanlar insan gibi
yaşayacaklar.
En dar en karanlık
sokaklar
Çok yakında bir gün
Çok yakında bir gün
Bayramlaşıp
ışıyacaklar
Hürriyet giyecek
aydınlık ayaklar.
Cahit Irgat
***
MEMNUNUM DİYEMEM
Memnunum diyemem
yaşadığıma,
Bana bir şey
söylemiyor
Bu deniz parçası, bu
taka.
Gün bitti, yollara
düştü kahır
Ötme vapur, gelemem
Dört duvara
sarılmışım.
Sarmadı gitti beni
Bu yandan çarklı
dünya;
İki yakam bir araya
gelmiyor
Ivırı zıvırı caba.
Parmak parmak çürüdü
Bir karış ömrüm,
Yalan şeyleri
özlemişim, nâfile
Nâfile şiir yazmış,
kahırla yıkanmışım,
Gülmüşüm söylemişim,
boşvermişim her şeye,
Senin için yaşamışım
insanoğlu, nâfile!
Cahit Irgat
***
RÜZGÂRLARIM KONUŞUYOR
Ben bir harp
esiriydim
Bulutları seviyordum,
hürriyeti seviyordum
İnsanları seviyordum,
yaşamayı seviyordum
Bulutları gözlerimden
boşalttılar
bir gece.
Yalan söylemeyen bir
dünyada.
Ben de yalan
söyleyemem.
Ve ben şeffaf,
tertemiz
Pırıl pırıl
bağırıyorum:
Yetişir oltaya yem
Dile küfür olduğumuz,
Yetişir bozuk para
gibi savrulduğumuz.
Gözlerim var,
görüyorum:
Yarı çıplak,
çırılçıplak
Ölülerle dolu toprak
Ölüler sarmaş dolaş
Ölüler sivil, asker,
ihtiyar
Ölüler buram buram
Nefret kokuyor
Ve dilim var,
söylüyorum:
Benim de altçenemi
Gözlerimi alacaklar
belki de
Yaşamak ve hürriyet
istedim diye
Ve belki de bir sabah
Gün doğmadan az önce
Heykelim dikilecek
Bir darağacına.
Cahit Irgat
***
SOKAK
İnsanlar geçiyor
sokaklardan
Kendi ölüleri
omuzlarında
Bir hayat nefes
nefese, orman orman
İnsanlar geçiyor
sokaklardan
Sevgiler taşmış,
merhametler taş
Buram buram tütüyoruz
taştan topraktan.
Cahit Irgat
***
SON YALNIZ
Kaç bin alkış,
gözyaşı ucu
Sarmaş dolaş
arkadaşlık pabucu
Aynaların bu kaçıncı
öpüşü
Bu gece mi bu
yağmurun yağışı
Bir oyuncu geçiyor
iki büklüm sus
Yaşadığı günlerin
doruklarından
Kala kala bir yağmur
gözlerinde biriken
Aynalarca uykusuz
Cahit Irgat
***
BÜTÜN ŞEHİR ŞAHİTTİR
Başımı rakı değil
döndüren
Bu öğle sıcağında
Ekmek kokusundan da
güzel
Alnının ter kokusu.
Ver meyveni mürdüm
ağacı
Arzum gibi yağ yağmur
Bütün şehir şahittir
Bu kadını sevdiğime.
Cahit Irgat
***
BİR DALDA İKİ SALINCAK
Yürümüş otlar dizine
Kentin ışıkları
gözüne
Herkes cümbüşüne
sazına
İlmik senin boğazına
Vardı elbet bir
merhaban bu kente
Geldiler gördüler mi
sallandığını acaba
Salıncaklar kuruldu
şimdi başka ağaca
Dirin kaça, ölün kaça
Ne dört kitap, nice mezhep,
nice din
Bu ağacı insana insan
diye gösterin
Cahit Irgat
***
KORKUYORUM
Her yerde aynı hava,
aynı koku, aynı dert
Korkuyorum
Sen de kaçma bu
şehirden
Yalnız bırakma beni
Gökler bile değişiyor
lahzada
Ardından geliyor bak
Güneşiyle bulutuyla
gökyüzü
Bütün şehir, bütün
deniz, yeryüzü
Sen de kaçma bu
şehirden
Yalnız bırakma beni
Ben fakir bir sahilin
Kahır yüklü çocuğu
Korkuyorum
Cahit Irgat
***
BİR GARİP YALNIZLIK
Çalmasın kapımı
kimseciklerim
Boş bulut yıldız
yalnızlığında
Çok uzun gözlerinin
içindeyim
Çalmasın kapımı
kimseciklerim
Çok uzun gözlerinin
içindeyim
Sonsuzluğumu içiyorum
bebeklerinden
Körkütük zehir zıkkım
Çalmayın kapalı kapım
Küflü bir akşamüstü
terli
Uludum arınmamış
camlarda
Ne telefon ne kapı
zili
Çalmasın ben evde
yokum
Çok uzun gözlerinin
içindeyim
Çalmasın kapımı
kimseciklerim
Cahit Irgat
***
Haftaya gene bir şairle buluşmak ümidiyle, hoş ve hoşça
kalın sevgili okurlar!
Yayın Tarihi: 10.01.16
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder