Hangi çocuğa kim olmak istersin
diye sorsanız, önce büyümek istediğini söyleyecektir. Oysa “onu” büyüyünce kim
bilir ne zorluklar bekler, ama bu “onun” için önemli değildir. Erkek çocuğuysa
büyüyünce babası gibi, kız çocuğuysa annesi gibi olmayı ister. Çünkü ilk
örnekleri onlardır. Gerçi cinsiyet farklılığının kalmadığını söyleyebiliriz.
Buna bağlı olarak aile içi eğitimde cinsiyetsiz bir eğitime doğru gidiyoruz.
Çok doğal değil mi? Artık aileler çocuk sahibi olurken cinsiyete değil, sağlığa
önem veriyorlar.
Cinsiyet ayrımı gözetmeyen aile
içi eğitim eşitliği sağladığı gibi rolleride birbirine yaklaştırdı.
Çocuklar bildiğiniz gibi
cinsiyetlerinin gerektirdiği hareketleri ailelerinden ve toplumdan görerek,
oyunlarında büyükleri taklit ederek öğrenirler. Kız çocukları oyunlarda hep
anne, erkek çocuklarıysa hep baba olurlar. Eskiden iş bölümü oyunlarda da
cinsiyet farkını ortaya koyuyordu. Gene öyle olsa da anneleride çalışan kız ve
erkek çocukları yemek yapmaktan ufak tefek temizliğe, atölye ve büro işçiliğine
kadar her konuda işi oyunlarında cinsiyet gözetmeden sergiliyorlar.
Çocuklar biraz daha büyüyünce dış
dünyayı, evlerinin dışındaki dünyayı keşfetmeye başlar. İlgi alanları
genişledikçe bu kez örnekler ve örnek aldıkları kişiler değişir. Daha ileri
yaşlarda bu kişiler giderek soyutlaşır. Hiçbir zaman görmedikleri kişileri,
yada sinema, dizi film karakterleriyle, oyuncuları örnek alırlar. Onlar, yani
örnek alınanlar o kadar idealize edilirler ki ancak masallarda ve efsanelerde yaşamaları
mümkündür.
Günümüzde hayran olunarak örnek
alınanlar, kolay edinilir çabuk vazgeçilir niteliktedir. Çılgın bir tüketim
çağının her şeyi tükettiği gibi örnek modelleri de hızla tüketiyor. Yeni, kısa
ömürlü bir örnek modelin çıkmadığı gün yok!
Burada ülkemizin gerçekleri de
etkisini gösteriyor ne yazık. Değer yargıları ters yüz edildiği için en
alttakiler en üstte, en üsttekiler en altta yer almaktadır.
Büyük liderler, büyük bilim
insanları, büyük sanatçılar, büyük işadamları, tek başına büyük iş başaranlar, takım
kurup başarıya ulaşanlar kimlerdir? Kimler Büyük İnsanlardır? Her şeye
meraklı ve her şeyi bir çırpıda öğrenen, öğrendiklerini de taklit eden çocukların,
yerinde olmak isteyecekleri kimlerdir?
Hukukçu Hıfzı Veldet Velidedeoğlu mu?
Aziz Nesin mi?
Yaşar Kemal mi?
Sahne sanatlarından tanıdıklarımıza ne dersiniz?
Muhsin Ertuğrul mu?
Cüneyt Gökçer mi?
Gülriz Sururi, Engin Cezzar mı?
Haldun Dormen mi?
Bunları yaşlı mı buldunuz?
Yıldız Kenter kabul ederim
yaşlıdır, ama kaç kişi onun kadar örnek olabilir?
Ya Türkan Saylân’a ne dersiniz?
Onun en azından hem bürokrasiyle hem “cüzam” hastalığıyla giriştiği savaşı
kazanmasının önemi yok mu? Hele kız çocuklarının okuması için gösterdiği çabaya
dönüp bakmamak mı gerek?
Televizyonlarda yer almayanların
hiçbir önemi yok mudur? Evet yoktur! Sabah akşam televizyonlarda bıktırırcasına
boy göstermeyen hiçbir şekilde örnek olamaz.
Hoplamadan, zıplamadan,
eğlendirmeden, hediye dağıtmadan, bütün bunları yapan Mehmet Ali Erbil, Seda
Sayan gibi olmadan örnek olunamaz mı?
Bunlara benzemeden örnek olunamıyorsa şunlar gibi örnekler
olsa ne olur?
Polat Alemdar’lar.
Behlül’ler, Bihter’ler.
Recep İvedikler.
Listeyi ne kadar istersek o kadar
uzatabiliriz. Popçu, topçu, rapçı dışında örnekler nerdeyse hiç yok. Çocuklara,
gençlere sadece onlar kaldığı için onları görüyorlar. Herhalde idealsiz
toplumun varacağı son nokta bu olsa gerek.
Yayın Tarihi: 15.09.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder