30 Eylül 2014 Salı

ÖRNEK ALDIKLARIMIZ, HAYRAN OLDUKLARIMIZ

Hangi çocuğa kim olmak istersin diye sorsanız, önce büyümek istediğini söyleyecektir. Oysa “onu” büyüyünce kim bilir ne zorluklar bekler, ama bu “onun” için önemli değildir. Erkek çocuğuysa büyüyünce babası gibi, kız çocuğuysa annesi gibi olmayı ister. Çünkü ilk örnekleri onlardır. Gerçi cinsiyet farklılığının kalmadığını söyleyebiliriz. Buna bağlı olarak aile içi eğitimde cinsiyetsiz bir eğitime doğru gidiyoruz. Çok doğal değil mi? Artık aileler çocuk sahibi olurken cinsiyete değil, sağlığa önem veriyorlar.

Cinsiyet ayrımı gözetmeyen aile içi eğitim eşitliği sağladığı gibi rolleride birbirine yaklaştırdı.
Çocuklar bildiğiniz gibi cinsiyetlerinin gerektirdiği hareketleri ailelerinden ve toplumdan görerek, oyunlarında büyükleri taklit ederek öğrenirler. Kız çocukları oyunlarda hep anne, erkek çocuklarıysa hep baba olurlar. Eskiden iş bölümü oyunlarda da cinsiyet farkını ortaya koyuyordu. Gene öyle olsa da anneleride çalışan kız ve erkek çocukları yemek yapmaktan ufak tefek temizliğe, atölye ve büro işçiliğine kadar her konuda işi oyunlarında cinsiyet gözetmeden sergiliyorlar.

Çocuklar biraz daha büyüyünce dış dünyayı, evlerinin dışındaki dünyayı keşfetmeye başlar. İlgi alanları genişledikçe bu kez örnekler ve örnek aldıkları kişiler değişir. Daha ileri yaşlarda bu kişiler giderek soyutlaşır. Hiçbir zaman görmedikleri kişileri, yada sinema, dizi film karakterleriyle, oyuncuları örnek alırlar. Onlar, yani örnek alınanlar o kadar idealize edilirler ki ancak masallarda ve efsanelerde yaşamaları mümkündür.

Günümüzde hayran olunarak örnek alınanlar, kolay edinilir çabuk vazgeçilir niteliktedir. Çılgın bir tüketim çağının her şeyi tükettiği gibi örnek modelleri de hızla tüketiyor. Yeni, kısa ömürlü bir örnek modelin çıkmadığı gün yok!

Burada ülkemizin gerçekleri de etkisini gösteriyor ne yazık. Değer yargıları ters yüz edildiği için en alttakiler en üstte, en üsttekiler en altta yer almaktadır.

Büyük liderler, büyük bilim insanları, büyük sanatçılar, büyük işadamları, tek başına büyük iş başaranlar, takım kurup başarıya ulaşanlar kimlerdir? Kimler Büyük İnsanlardır? Her şeye meraklı ve her şeyi bir çırpıda öğrenen, öğrendiklerini de taklit eden çocukların, yerinde olmak isteyecekleri kimlerdir?


Hukukçu Hıfzı Veldet Velidedeoğlu mu?
Aziz Nesin mi?
Yaşar Kemal mi?

Sahne sanatlarından tanıdıklarımıza ne dersiniz?
Muhsin Ertuğrul mu?
Cüneyt Gökçer mi?
Gülriz Sururi, Engin Cezzar mı?
Haldun Dormen mi?

Bunları yaşlı mı buldunuz?

Yıldız Kenter kabul ederim yaşlıdır, ama kaç kişi onun kadar örnek olabilir?
Ya Türkan Saylân’a ne dersiniz? Onun en azından hem bürokrasiyle hem “cüzam” hastalığıyla giriştiği savaşı kazanmasının önemi yok mu? Hele kız çocuklarının okuması için gösterdiği çabaya dönüp bakmamak mı gerek?

Televizyonlarda yer almayanların hiçbir önemi yok mudur? Evet yoktur! Sabah akşam televizyonlarda bıktırırcasına boy göstermeyen hiçbir şekilde örnek olamaz.

Hoplamadan, zıplamadan, eğlendirmeden, hediye dağıtmadan, bütün bunları yapan Mehmet Ali Erbil, Seda Sayan gibi olmadan örnek olunamaz mı?

Bunlara benzemeden örnek olunamıyorsa şunlar gibi örnekler olsa ne olur?

Polat Alemdar’lar.
Behlül’ler, Bihter’ler.
Recep İvedikler.



Listeyi ne kadar istersek o kadar uzatabiliriz. Popçu, topçu, rapçı dışında örnekler nerdeyse hiç yok. Çocuklara, gençlere sadece onlar kaldığı için onları görüyorlar. Herhalde idealsiz toplumun varacağı son nokta bu olsa gerek.


Yayın Tarihi: 15.09.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder