30 Eylül 2014 Salı

SEÇİMLERDE MERKEZİN ÖNEMİ

Hiçbir şey yerinde kalamaz. Güneş sabah doğar akşam batar, dereler yer altından yer üstüne çıkarak doğar, denizlere dökülerek batar. Su yürür ağaçlar yeşerir. Mevsim değişir ağacın suyu azalır yapraklar düşer. Çiçekler açar, çiçekler solar. Bunların her biri bir değişimdir. Yerinde kalmamak, yerinde saymamaktır. Bütün canlılar gibi insanda yerinde kalamaz. Onun oluşturduğu toplumlarda öyle. Yerinde kalan, yerinde sayan bir toplum zaman içinde erir ve yok olur. Yerinde kalmamak ihtiyaçların itmesiyle oluşan bir durumdur. Köylülüğün bitmesi, kentliliğin artması da böyle bir ihtiyaçtan dolayıdır. Kentlileşen toplumlar keskin ayrımlardan uzaklaşır. Marjinal yapıların, marjinal düşüncelerin yerini makûl yapılar ve makûl düşünceler alır. Bu gün solla sağın arasında keskin farkın olmamasının nedeni budur. Keskin farklılığın ortadan kalkmasıyla her görüşten insanı her partide daha çok görür olduk. Belki buna bir anlam veremeyen ve halâ şaşıran vardır.

Son kırk yılda büyük göç dalgaları yaşayan ülkemizde nüfusun yüzde 70’i şehirlerde yaşıyor. Uzun yıllar süren ve hızı azalsa da henüz bitmeyen göçlere rağmen, artık önemli oranda ikinci, hatta üçüncü nesillerin şehir yaşamına uymaya başladığını görüyoruz. Ülkemizde büyük sayıda bir kitlede, Avrupa’daki “gurbetçilerimizin yaşayarak edindiği tecrübeleri” ülkelerinde büyük şehirlere, yada onun çevresindeki gelişmekte olan şehirlere göç edipte, benzer şekilde, yaşayarak edindiler. Bunun sonucu olarak şehir nüfusunda yeni bir merkez oluşumun biçimsel yapısı ortaya çıkıyor.

İsteklere uygun arayışlarında partilerde dahada çoğaldığını görmemek için kör olmak gerekir. Bu ideolojik saflaşmanın bittiğinin işaretidir. Artık bütün partiler merkezde olmak zorundadırlar. Yoksa marjinal kalarak güven aşılamaları, böylelikle oy toplamaları mümkün değil.

İdeoloji bittimi peki? Görünen biçimiyle partilerde ideoloji farklılığı yok mudur? İdeoloji sınıfsal temelli bir görüşün benimsenmesiyle oluşur. Bugün onun varlığından söz etmek nerdeyse imkânsızdır. Şimdi burada şunun sorulabileceğini tahmin ediyorum: İdeoloji madem sınıfsal temelli görüştü, o temeli oluşturan işçi sınıfı halâ var, neden ideolojisi yok?

Bugün işçi üzerine kurulmuş sınıfsal temelli bir görüş makineleşme ve bilgisayarlarla önemini yitirmiştir. Bir çok alanda robotlar, işçinin yerini almıştır. İş, kol kasıyla beyin gücüne sınır ve zaman tanımaz bir boyuta gelmiştir. Böyle bir ortamda düşünceler kültür algılamasıyla belirlenir olmaktadır. Dolayısıyla önceden sınıfsal temellere dayanan siyaset şimdi kültürel temellere dayanmaktadır. Verilen kavgada halk için değil, halkı ilgilendirmez konular içindir artık. Gel gelelim halk bu konunun içine daha çok girerek giderek sefalete yuvarlandığını, uygulanan politikaların oyuncağı olduğunu göremez.

Merkeze çekilmiş partiler işte bu konuda ayrışmaktadırlar. Buna değişim derseniz evet buda bir değişimdir. 2015 yılında yapılacak seçimi değişenlerle değişemeyenlerin belirleyeceğini söyleyebiliriz. Değişim hayatın gereği. Gün gelir her şey değişir.


Yayın Tarihi: 08.09.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder