Hiçbir şey yerinde kalamaz. Güneş
sabah doğar akşam batar, dereler yer altından yer üstüne çıkarak doğar,
denizlere dökülerek batar. Su yürür ağaçlar yeşerir. Mevsim değişir ağacın suyu
azalır yapraklar düşer. Çiçekler açar, çiçekler solar. Bunların her biri bir
değişimdir. Yerinde kalmamak, yerinde saymamaktır. Bütün canlılar gibi insanda
yerinde kalamaz. Onun oluşturduğu toplumlarda öyle. Yerinde kalan, yerinde
sayan bir toplum zaman içinde erir ve yok olur. Yerinde kalmamak ihtiyaçların
itmesiyle oluşan bir durumdur. Köylülüğün bitmesi, kentliliğin artması da böyle
bir ihtiyaçtan dolayıdır. Kentlileşen toplumlar keskin ayrımlardan uzaklaşır.
Marjinal yapıların, marjinal düşüncelerin yerini makûl yapılar ve makûl
düşünceler alır. Bu gün solla sağın arasında keskin farkın olmamasının nedeni
budur. Keskin farklılığın ortadan kalkmasıyla her görüşten insanı her partide
daha çok görür olduk. Belki buna bir anlam veremeyen ve halâ şaşıran vardır.
Son kırk yılda büyük göç
dalgaları yaşayan ülkemizde nüfusun yüzde 70’i şehirlerde yaşıyor. Uzun yıllar
süren ve hızı azalsa da henüz bitmeyen göçlere rağmen, artık önemli oranda
ikinci, hatta üçüncü nesillerin şehir yaşamına uymaya başladığını görüyoruz.
Ülkemizde büyük sayıda bir kitlede, Avrupa’daki “gurbetçilerimizin yaşayarak
edindiği tecrübeleri” ülkelerinde büyük şehirlere, yada onun çevresindeki
gelişmekte olan şehirlere göç edipte, benzer şekilde, yaşayarak edindiler. Bunun
sonucu olarak şehir nüfusunda yeni bir merkez oluşumun biçimsel yapısı ortaya
çıkıyor.
İsteklere uygun arayışlarında
partilerde dahada çoğaldığını görmemek için kör olmak gerekir. Bu ideolojik
saflaşmanın bittiğinin işaretidir. Artık bütün partiler merkezde olmak
zorundadırlar. Yoksa marjinal kalarak güven aşılamaları, böylelikle oy toplamaları
mümkün değil.
İdeoloji bittimi peki? Görünen
biçimiyle partilerde ideoloji farklılığı yok mudur? İdeoloji sınıfsal temelli
bir görüşün benimsenmesiyle oluşur. Bugün onun varlığından söz etmek nerdeyse
imkânsızdır. Şimdi burada şunun sorulabileceğini tahmin ediyorum: İdeoloji
madem sınıfsal temelli görüştü, o temeli oluşturan işçi sınıfı halâ var, neden
ideolojisi yok?
Bugün işçi üzerine kurulmuş
sınıfsal temelli bir görüş makineleşme ve bilgisayarlarla önemini yitirmiştir. Bir
çok alanda robotlar, işçinin yerini almıştır. İş, kol kasıyla beyin gücüne
sınır ve zaman tanımaz bir boyuta gelmiştir. Böyle bir ortamda düşünceler
kültür algılamasıyla belirlenir olmaktadır. Dolayısıyla önceden sınıfsal
temellere dayanan siyaset şimdi kültürel temellere dayanmaktadır. Verilen
kavgada halk için değil, halkı ilgilendirmez konular içindir artık. Gel gelelim
halk bu konunun içine daha çok girerek giderek sefalete yuvarlandığını,
uygulanan politikaların oyuncağı olduğunu göremez.
Merkeze çekilmiş partiler işte bu
konuda ayrışmaktadırlar. Buna değişim derseniz evet buda bir değişimdir. 2015
yılında yapılacak seçimi değişenlerle değişemeyenlerin belirleyeceğini
söyleyebiliriz. Değişim hayatın gereği. Gün gelir her şey değişir.
Yayın Tarihi: 08.09.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder